HDK Diyor Ki

40 ilden 400’ye yakın delegenin katılımıyla 16 Ocak 2016 tarihinde Ankara’da bir araya gelen Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 1. Olağan Konferansı, Türkiye ve Kürdistan, Ortadoğu ve dünyanın politik ve toplumsal gündemindeki konuları ve gelişme eğilimlerini halklarımızın demokrasi, barış ve özgürlük, mücadelesi ışığında değerlendirerek HDK’nin yeninden inşası sürecini tartışmış ve aşağıdaki sonuçlarda ortaklaşmıştır.

                     

  1. Saray eski statükonun güçleriyle de ittifak halinde 7 Haziran seçimleriyle tecelli eden halk iradesini yok sayarak fiili bir başkanlık rejimi  ile yönetime el koymuş, bir darbe ile parlamentoyu ve parlamenter sistemi işlevsizleştirerek faşist bir yapı oluşturmuştur. HDK Konferansı bu bağlamda, toplumsal muhalefet güçlerinin darbe rejimi ve savaşa karşı kısmi ve parçalı direnişlerinin, taban hareketleri etrafında birleştirilmesi ve bir demokrasi cephesinin örülmesi amacıyla Türkiye ve Kürdistan'ın bütün demokrasi ve barış güçlerini, anti faşist dinamiklerini, sendikaları, emek ve meslek örgütlerini, yurttaş inisiyatiflerini, kadın, gençlik ve LGBTİ hareketlerini büyük bir hızla mücadele ortaklığında bir araya gelmeye, bu birlikteliğin somut ve ülke çapındaki ifadesi olacak bir demokrasi cephesini birlikte inşaya çağırır.

  2. Kürdistan'da yaşanmakta olan ağır ihlallerin, sivil kayıpların ve insanlık dışı zulmün asli nedeni güvenlik güçlerini “cezasızlık” koruması altına alırken, 15 bin Kürdün imhası ve 300 bin Kürdün göç ettirilmesi pahasına Özgürlük Hareketinin toplumsal tabanının tasfiyesini amaçlayan “Çöktürme Harekatı”dır. Devlet, görünüşte “müzakere ve çözüm” için diyalog yürütürken gerçekte Ekim 2013'ten itibaren savaş hazırlıklarına, Eylül 2014'ten itibaren de “Çöktürme” operasyonlarına başlamıştır. “Hendeklere” indirgenmeye çalışılan bütün bu topyekun katliam sürecine, Kürt halkı “özyönetim ilanları” ile yanıt vermiştir.  HDK Konferansı, tüm demokrasi, emek ve barış güçlerini, STK’ları, yurttaş girişimlerini, demokratik örgütleri, aydınları, sendika ve meslek odalarını, siyasi partileri, akademik çevreleri, kadın örgütlerini ve vicdan sahibi bütün yurttaşları savaş ve çatışmanın halklarımız arasında nefret ve kin duyguları doğurmasını ve toplumsal dayanışmayı çökertmesini önlemek amacıyla; barış dilinin ve söyleminin medya ve kamusal alana hakim kılınması, barışın toplumsallaşarak kökleşmesi için savaşın toplumsal, politik ve kültürel nedenlerini ortadan kaldırarak, barış içinde yaşama hakkını güvence altına alacak demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü yeni bir anayasa kampanyası da dahil bütün yöntemleri değerlendirerek barış için acilen seferber olmaya çağırır.

  3. 1 Kasım seçimleri sonrasında oluşan yeni güç dengesi Türkiye'yi aşağıdan ve yukarıdan bir siyasal  rejim değişikliğine zorluyor. Halklarımız, Erdoğan ailesinin ve himayesindeki sermaye gruplarının mezhepçi başkanlık rejimi dayatmasına da, 12 Eylül’ün baskıcı ve tekçi Anayasasının “değişmez maddeleri”ne de boyun eğmek zorunda değildir. HDK, bu süreçte halklarımızın demokratik, cinsiyet eşitlikçi, özgürlükçü, eşitlikçi, çoğulcu, özyönetimci, sosyal ve ekolojik bir Anayasa için mücadele hedefiyle harekete geçmesi; bir demokratik Anayasa hareketinin oluşması ve Anayasa yapım sürecinde belirleyici rol oynaması için aktif çaba gösterecektir. Bununla birlikte Kürdistan kentlerinde savaş, çatışma ve yaşam hakkı başta olmak üzere temel hakların tamamı ayaklar altındayken, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik ve özyönetimci bir Anayasa tartışması yapılamayacağı açıktır. Bu nedenlerle Anayasa çalışmalarının başlayabilmesi için, Kürt halkına karşı sürdürülegelen kıyıcı savaşa son verilmeli, bütün askeri ve polisiye uygulamalar ve savaş hali sona erdirilmeli, karşılıklı çatışmasızlık güvence altına alınmalıdır. HDK Konferansı, halklarımızın Anayasal taleplerini dile getirmelerinin önündeki bütün engellerin ortadan kaldırılması konusunda devlet ve hükümeti demokratik siyaset kanallarının yeniden açılması adına uyarır ve bunların ortadan kalkması adına mücadeleyi büyüteceğini hatırlatır.

  4. Türkiye'deki aşırı merkeziyetçi, bürokratik, militarist, baskıcı, tekçi, asimilasyoncu, pahalı, kaynak yutan ve Türkiye halklarının özgür yaşama arzularını karşılayamayan mevcut devlet yapısı ancak yerel dinamikleri önceleyen, statü taleplerini gören, kaynak ve yetki dağıtım gücünü yerellerle paylaşan demokratik özerklik ilkesini temel alarak bir demokratik cumhuriyete dönüştürülebilir. HDK Konferansı bu bağlamda HDK'nin bölgesel meclisi olan DTK'nın  26-27 Aralık günlerinde Diyarbakır'da gerçekleştirdiği Olağanüstü Genel Kurul'da açıkladığı “Özyönetim Deklarasyonu”nu Türkiye'nin bir demokratik cumhuriyete dönüşümü ve Kürt sorununun barışçı çözümü  doğrultusunda çok önemli ve yol açıcı bir teklif olarak selamlar ve sahiplenir. Konferans HDK'yi Kürt halkının demokratik özerklik ve özyönetim ilanlarını ve bunları izleyen mücadelelerin yarattığı demokratik dönüşüm imkanlarını değerlendirmek ve Türkiye'nin batısındaki, toplumsal, politik, kültürel, demografik, kentsel ve ekonomik koşullara özgü özyönetim modellerini tartışmak ve kararlaştırmak üzere en kısa sürede konferanslar ve çalıştaylar düzenlemeye ve bu çalışmaların sonuçlarına dayalı olarak mümkün olan her zeminde halkın kendi kendisini yönetme  mekanizmalarını harekete geçirerek cumhuriyetin demokratik bir dönüşümle  yerelden ve yeniden kuruluşu hedefiyle mücadeleye çağırır.

 

  1. HDK Konferansı “Demokratik Suriye/Özerk Rojava” perspektifi dahilinde Suriye'de bütün halkların kendilerini özgürce ifade edecekleri barışçıl, demokratik ve siyasi  dönüşüm çerçevesinde Suriye halklarının kendi kaderlerini kendi eline alacağı siyasi çözüm girişimlerine destek verir, bu bağlamda Suriye halklarının özgür ortaklık girişimi olan Demokratik Suriye Meclisi'ni (DSM) selamlar. HDK Konferansı Rojava Kürdistan'da halkların özgür iradesi üzerinde yükselen çok kimlikli ve çoğulcu kanton yönetimlerini Rojava halklarının meşru temsilcisi olarak tanır; Türkiye'yi Kürt ve Kürdistan düşmanlığına dayalı Suriye siyasetine bütünüyle son vererek, Rojava'nın kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermeye; Suriye'de mezhep karşıtlığına dayandırdığı iç savaşı körüklemekten vazgeçmeye ve demokratik çözüm yolunu desteklemeye;  Türkiye'deki Suriyeli göçmenlere uluslararası geçerliğe sahip mülteci statüsü tanımaya; Suriyeli göçmenlerin Avrupa'dan uzak tutuldukları bir esir kampı olmak için AB ile utanç verici pazarlıklara girişmek yerine göçmenlerin anavatanlarına dönecekleri koşulları yaratmak için Suriye'nin yeniden kuruluşu doğrultusunda çaba göstermeye çağırır.

 

  1. Önümüzdeki yeni toplumsal mücadele döneminde HDK kimlik siyaseti ile sınıf siyasetini birleştiren bir politik hat oluşturmalıdır. Bütün enerjisini kimlik mücadeleleriyle eş zamanlı olarak emeğin farklı alanlarda kapitalist sömürüye karşı süren mücadelelerinin birleştirilmesi ve örgütlenmesi doğrultusunda harekete geçirmeye çalışmalıdır. HDK, fabrika ve tarlalarda, okul,  hastane, büro ve imalathanelerde süregiden iktisadi ve sosyal mücadeleler kadar, yaşam alanlarında, ulaşım hatlarında süregiden kentsel hak mücadelelerinde; işsiz ve geleceksiz bırakılan gençlerin talepleri doğrultusunda; sermaye saldırılarına karşı ayaklanan köylülerin doğa ve yaşam mücadelesinde, güvencesiz ve sendikasız işçilerin örgütlenme ve güvenceye ulaşma uğraşlarında; kadına yönelik şiddete, çocuklara yönelik şiddet ve istismara karşı verilen mücadelelerde kurucu, kucaklayıcı ve halklarımızı mücadelede birleştiren bir eylem planını hayata geçirmelidir. HDK ve DTK’nin güçlü örgütlenmesi HDP’nin de toplumsal yönü güçlü bir siyasi parti olması açısından oldukça önemlidir. 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan halk desteği dikkate alındığında, HDP’nin toplumsal kesimlerin beklentilerini karşılayabilmesi için; HDK/DTK’nin siyasi ve toplumsal temelini zaman geçirmeden oturtacak güçlü bir taban-halk örgütlenmesine dayanmalıdır.

 

            Halkların Demokratik Kongresi
            16 Ocak 2016 

Hükümete sesleniyoruz: Saldırıları Durdurun, Gözaltındakileri Serbest Bırakın

İçlerinde HDP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Ender İmrek, HDK üyesi Ongun Yücel ve Taksim Dayanışması içinde yer alan siyasi parti, sendika ve meslek odalarının temsilcilerinin de bulunduğu gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını, hala devam eden gözaltılara ve polis saldırılarına son verilmesini istiyoruz.

Darbe Mısır’da can almaya başladı...

Demokratik, barışçı, özgürlükçü, eşitlikçi, çoğulcu ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir siyasal sistemde yaşama özlemiyle sokaklarda sesini yükselten Mısır halkı ile dayanışma içindeyiz. 27 Mayıs 1960’dan 27 Nisan muhtırasına kadar çeşitli darbeleri ve askeri cuntaları yaşamış bir ülkenin insanları, demokratları, emekçileri olarak, Mısır’ı geleceğe taşımak isteyen demokrasi yanlısı güçleri destekliyoruz.

Gezi Direnişi, Çözüm Süreci ve Türkiye’nin Demokratik Geleceği Forumu Sonuçları

Forum katılımcıları olarak, Kürt sorununun çözümünün, Gezi Direnişi’nin taleplerinin karşılanmasının ve bir bütün olarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin her zeminde takipçisi olacağımızı; parklardaki forumlarda ve meydanlarda devam eden hareketin büyütülmesi ve ilerletilmesi gerektiğini, barış sürecine dair taleplerin forumlarda paylaşılması için çaba içinde olacağımızı belirtiriz.

20. Yılında Madımak Hala Yanıyor…

Çözüm sürecini toplumsal barışa giden bir yol olarak gören Halkların Demokratik Kongresi olarak; uzak ve yakın tarihte yaşanan tüm katliamların açığa çıkması için tüm tarafların dahil olacağı Hakikatlerle Yüzleşme Komisyonları’nın kurularak yüzleşmenin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Biliyoruz ki toplumsal barış ve toplumların helalleşmesi ancak böyle mümkün olacaktır.

Genel Meclis Toplantısı Sonuç Bildirgesi/ 22-23 Haziran 2013

Hem çözüm ve barış sürecinin daha sağlıklı gelişebilmesi ve AKP’nin keyfiyetine bağlı olmaması, hem de Gezi Direnişi’nin taleplerine yönelik olarak AKP iktidarının saldırgan, saflaştırıcı tutumundan vazgeçip, halkların demokratik taleplerinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda bir reform paketini acilen açıklaması gereklidir. Gezi Parkı Projesi’nden tamamen vazgeçilmeli, park halkın ihtiyacına uygun olarak ve halkın önerileri doğrultusunda düzenlenmelidir. Ayrıca tutuklananlar serbest bırakılmalı, kovuşturmalar durdurulmalıdır. ...

İntikam operasyonlarını durdurun, gözaltına alınanları bırakın...

AKP Hükümeti’ne bir kez daha sesleniyoruz: Basın, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engelleri kaldırın. Taksim’i ve tüm meydanları halka kapatmaktan vazgeçin. Şiddeti durdurun, gaz bombası ve kimyasal su sıkmaktan vazgeçin. Sağlığa zararlı tüm materyalleri yasaklayın. Gezi Parkı direnişiyle ilgili olarak gözaltına alınanları derhal serbest bırakın. Tüm kovuşturmaları durdurun. Şiddet uygulayanları açığa alın ve haklarında soruşturma başlatın.

Şiddeti durdurun… Sorunlar diyalogla çözülebilir…

Şiddeti yükseltecek her adım yeni ölüm ve yaralanmalarla karşılaşmamıza, çekilen acıların artmasına yol açacaktır. 4 insanımızın kaybı ve binlerce yaralının yanına dün geceden itibaren yeni yaralılar ekleniyor. Gezi direnişini sürdürenler barışçı, demokratik ve sağduyulu mücadele tarzlarını terk etmediler. Hükümet bu tutumu anlamalı ve diyalog adımlarına kapıları açmalıdır.

Polis şiddetine son! Talepler kabul edilsin! Saat 19.00'da bütün ülkede meydanlardayız!

Halkların Demokratik Kongresi olarak; çevik kuvvet ekiplerinin ve TOMA'ların derhal Taksim'den çekilmesini ve Taksim Dayanışması heyetiyle müzakere edilerek halkın taleplerinin kabul edilmesini istiyoruz. Bu amaçla, bugün akşam 19.00'da İstanbul Taksim Meydanı'nda, Diyarbakır'da Ofis AZC Plaza önünde ve örgütlü bulunduğumuz bütün illerde sokaklara çıkarak polis şiddetini protesto edeceğiz.

Başbakan Israrından Vazgeç...

Taksim projeleri iptal edilmeli, halka şiddet uygulayanlar görevden alınmalıdır. Halkın talepleri de eylemleri de demokratiktir ve meşrudur. Şiddetin devam etmesi halinde, bundan sonra da yaşanacak acıların ve olayların tek sorumlusu AKP Hükümeti olacaktır.

Taksim Gezi eylemleri de gösteriyor ki, Türkiye’nin ihtiyacı acil demokrasidir

Sokağa çıkan, taleplerini haykıran, otoriter ve baskıcı anlayışlara karşı sesini yükseltenlerin, direnenlerin, tepki gösterenlerin buluşma zemini Türkiye’yi demokratikleştirecek iradeyi de geliştirecektir. Yasaklı meydanları özgürleştiren, polisin gaz bombalarına, TOMA'lardan sıkılan sulara, coplara, saldırılara göğsünü siper edenler bu buluşmanın özneleridir.