Demokrasi ve Barış Konferansı; Müzakere, Barışın Toplumsallaştırılması ve Demokratik Siyaset Komisyonu 7 Temmuz 2013 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği forum başarıyla sonuçlanmıştır. Forumun amacı, Türkiye’de son aylara damgasını vurmuş olan çözüm süreci, Gezi Direnişi ve demokratik bir Türkiye’yi nasıl kurabileceğimizi birlikte değerlendirmekti.
Forumda, Kürt halkının temel hak ve özgürlükleri kapsamlı Kürt sorununun 30 yıldan bu yana süren çatışma sürecinden çıkarak, çözüm ve müzakere sürecine evrildiği, gerillaların çekildiği, Hükümetin yasal ve fiili adımlar atmasının gerekli olduğu koşullarda ortaya çıkan Gezi Direnişi’nin Türkiye’nin geleceği için yarattığı yeni, güçlü ve demokratik dinamizm tartışıldı. Tartışmalar sonucunda ortaya çıkan ortak yaklaşım; Gezi Direnişi’nde dile getirilen özgürlük talepleri ile 25-26 Mayıs tarihlerinde Ankara’da yapılan Demokrasi ve Barış Konferansı’nda ortaya çıkan demokrasi ve barışla ilgili ortak beklentilerin büyük ölçüde örtüştüğü ve ortaklaştığıdır.
Kanımızca, yılın ilk aylarından itibaren içine girilen çatışmasızlık, müzakere ve çözüm süreci koşullarının sunduğu ortamda yaşam bulan Gezi Direnişi, Türkiye’nin demokratik geleceğinin ve Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik çözümün üzerinde yürüyeceği, muazzam bir zemin yaratmıştır. Ayrıca Gezi Direnişi, hem başlangıcında hem de daha sonrasında başta İstanbul olmak üzere parklarda ve meydanlardaki tutum ve etkinlikleriyle, sadece Hükümetin dayatma ve şiddetine karşı kararlı bir tutum sergilemekle kalmamış, aynı zamanda Kürt sorununun demokratik, barışçı çözümden yana olmuştur. Bunun en önemli göstergesi Lice halkının “Kalekol” yapımına karşı gerçekleştirdiği protesto eyleminde bir kişinin ölümü ve 9 kişinin asker mermileriyle yaralanması karşısında gösterilen “Diren Lice İstanbul Seninle” sloganında ifadesini bulan tutumudur.
İstanbul, Ankara, Hatay’da polis kurşunu ve şiddetiyle 4 kişinin ölümü ve onlarca kişinin yaralanması karşısında gösterilen refleksin, Lice’deki saldırıdan sonra “devlet terörüne son”, “Biji Biratiya Gelan”, “Her yer Taksim, her yer Lice” gibi sloganlarla ve güçlü protesto eylemleriyle devam etmesi, hareketin demokratik ve özgürlükçü karakterini yüksek sesle ortaya koymuştur. Üstelik Gezi direnişinde devletin başta İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında bir ayı aşkın süre boyunca süren şiddeti, farklı sınıf ve tabakalara ve politik eğilimlere mensup milyonların, “30 yıl boyunca Kürtlere yapılanı daha iyi anlamış olduk” değerlendirmelerinde karşılık bulmuştur.
Gezi eylemleri ve çözüm süreci çerçevesinde ortaya çıkan talepler özellikle beş alanda ortaklaşmaktadırlar. Bunlardan birincisi devlet şiddetine ve demokratik taleplerin şiddetle bastırılmasına kayıtsız şartsız karşı gelinmesidir. İkincisi Gezi Parkı direnişi ve daha sonra ortaya çıkan forumlarda, tıpkı çözüm süreci çerçevesinde Kürt Özgürlük Hareketi’nin defalarca belirttiği gibi, hakikat ve geçmişle yüzleşmenin önemi anlaşılmıştır. Özellikle İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun 1990larda onlarca zorla kaybetmenin gerçekleştiği Silopi ve Şırnak’ta kaymakamlık ve vali yardımcılığı, Ceylan Önkol öldürüldüğü sırada Diyarbakır’da valilik yapmış olması, Türkiye’nin tüm halkları için geçmişteki suçların aydınlanması ve cezalandırılmasının ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu ortaya çıkartmıştır. Üçüncü olarak Gezi direnişi temsili demokrasiyi ve merkezin tüm yereli belirlemesini eleştirmekte ve merkezi hükümetin yaşamın her alanında karar alarak “farklı” toplulukların kendini yeniden üretmesini engellemesine büyük bir itiraz yükseltmiştir. Benzer bir şekilde Kürt Özgürlük Hareketi de demokratik özerkliği, tüm Türkiye için isterken yereli merkeze karşı güçlendirmeyi hedeflemektedir. Çözüm sürecinden beklenenlerden biri Kürt bölgelerinde yaşayanların kendi dillerini, kimliklerini, inançlarını, doğa ve mekanlarını biçimlendirme haklarının tanınmasıdır. Dördüncü olarak çözüm süreci başladığından beri Kürt hareketi ve demokratlar barışın bölgenin kayıtsız şartsız sermayeye açılması anlamına gelmediğini belirtmiş ve bölgede barajlara, kalekollara ve TOKİ’lere karşı yürütülen mücadelenin HES mücadelesi ile ortaklığının altını çizmiştir. Gezi direnişi de hayatın her alanının devlet kararıyla alınır ve satılır kılınmasına karşı yükselmiştir. Son olarak, nasıl ki Kürt özgürlük hareketi kadınların özgürlüğünü merkeze almıştır, Gezi direnişi de ciddi bir kadın katılımı sayesinde ortaya çıkmış, kadınların ve LGBT bireylerin özgürlük taleplerinden güç almıştır. Yani iki durumda da barışın ve demokrasinin toplumlaşmasının, cinsiyet ve cinsel kimlik hiyerarşilerinin dönüşmesiyle olacağı ortaya çıkmıştır.
Forumda yapılan tartışmalarda, barışın toplumsallaşması konusunda, Gezi Parkı ve sonrasında olanların önemli örnekler olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, barış ve çözüm sürecinin Gezi Parkı çevresinde hareketlenmiş toplumsal kesimlerin ve kolektiflerin gündemine daha fazla girmesine çaba gösterilmesi ve bunun hangi biçimlerde olabileceğinin tartışılması gerekmektedir. Ayrıca Kürt özgürlük hareketinin özgürlük talepleri ile Gezi dinamiklerinin özgürlük taleplerinin ilişkisini derinleştirmek gerekmektedir. Son olarak Gezi Parkı ve daha sonra parklarda yapılan forumlarda en heyecan verici olanı, halkların ve farklı ideolojik ve sınıfsal pozisyonlarda olanların devletsiz alanlarda gerçekleştirdiği müzakere, mücadele ve muhabbetidir. Forumda bunların çoğullaşmasının da önümüzdeki en önemli önceliklerden biri olduğu söylenmiştir.
Gezi Direnişi’nde ortaya çıkan özgürlük ve demokrasi talebinin süregelen neoliberal-muhafazakar politikalara karşı bütün dünyada ortaya çıkan tepkilerden bağımsız olmadığı, paralellik taşıdığı ve etkileşim içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Bu etkileşimin çoğullaştırılarak enternasyonal dayanışma ağlarının kuvvetlendirilmesine vurgu yapılmıştır.
Gezi Direnişi’nin yeni örgütlenme ve eylem biçimlerini açığa çıkardığı ve yeni bir siyaset yapma anlayışına ihtiyaç olduğuna değinilmiştir. Gezi Direnişi’nde ve forumlarda yer alan örgütlü ve bağımsız güçlerin mücadelelerinin ve taleplerinin ortaklaştırılmasına, geniş ittifakların gerekliliğine vurgu yapıldı.
Forum’da Gezi eylemleri sırasında devlet şiddetine karşı direnenlere dönük polis operasyonlarına karşı gezi direnişçilerine özgürlük talebinin yükseltilmesi gereğine bir kez daha vurgu yapıldı.
Forum katılımcıları olarak, Kürt sorununun çözümünün, Gezi Direnişi’nin taleplerinin karşılanmasının ve bir bütün olarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin her zeminde takipçisi olacağımızı; parklardaki forumlarda ve meydanlarda devam eden hareketin büyütülmesi ve ilerletilmesi gerektiğini, barış sürecine dair taleplerin forumlarda paylaşılması için çaba içinde olacağımızı belirtiriz.
Gezi Direnişi, Çözüm Süreci ve Türkiye’nin Demokratik Geleceği Forumu,
7 Temmuz 2013