Cins mücadelesini anlamlandırmak ve tanrıçalık çizgisi.

 

"Seninle yaşamak için aramızda adem ve havadan beri ekilen kara çalıların sökülmesi, yükseltilen duvarların kaldırılması gerekir. Bunun için, ilk sınıf, ilk hakim yalancı ve zalim erkekliğin yenilmesi ve uygarlığın çaldığı ateşin alınması gereklidir."

Kapitalist modernitenin yaşamın tüm alanlarında talancı, sömürgeci, yıkan ve değiştiren bir sistem olduğunu biliyoruz. Fakat bu gerçekliği daha iyi kavramak için devletçi uygarlık sistemin doğuşuna bakıp en az 5 bin yıllık erkek egemen sistemin kendini var ettiği ve kadın şahsında alt ettiği toplumu anlamlandırmak gereklidir. Tarihe baktığımızda ana tanrıçanın varlığında hayat bulan neolitik toplumda, kadın çizigisinin, hayat çizgisiyle eş değer durumda birlikte yaşayan gelişen biçimde ilerlerken sistemin " Anatanrıçaya" vurduğu darbelerde yalnızca kadını değil doğayı ekonomiyi cinsiyetleri kırıma uğratırken tahakküm sistemini yükselttiğini görüyoruz ve bütün bunlardan yola çıkarak açıkca kadının tarihinin insanlık tarihi olduğunu söyleyebiliyoruz. Bu nedenle bu ilk sömürgenin inşaasının tüm baskı sömürü sistemlerinin inşaasını oluşturduğu kesindir. Bu bağlamda toplumsal özgürleşmenin ancak ve ancak kadının özgürleşmesiyle çözülmesi mümkündür.

Cins mücadelesi demokratik ulusa ulaşmanın mücadelesidir ve rojavada hakikatleşmiştir

Bu mücadelenin yürütülmesi noktasında kürt özgürlük hareketinin ve enternasyonel kadın dayanışmasının kazanım, çözümleme ve tecrübeleriyle diyebiliriz ki çözüm; demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın uygulanması özgür eş yaşamın esas alınmasıyla erkeği devlet ve iktidar zemininden alıp tarihsel ve toplumsal değerlere entegre ederek egemenlik sistemini etkisizleştirmeli. Sınıfsız sömürüsüz eşit bir dünya düzeni için kadının mücadele merkezine alınmasıyla inşa edilecek demokratik ulus hakiki kurtarıcımızdır.

Görüyoruz ki Rojava devrimi cins mücadelesinin somut pratiği ve demokratik ulus paradigmasının uygulama sahasıdır. Bu devrimde kadınların özneleştiği toplumsal dönüşümün merkezinde yer aldığı bir model varken kadınının özgürleşmesi Rojava'da yalnızca bir ideolojik hedef değil yaşamın her alanında örgütlenen bir hakikat olmuştur. Starlaşan genç kadınlarla, kadın meclisleri, mahalle komünleri, eşbaşkanlık sistemi jinwar gibi kadının kolektif yaşamı inşaa ettiği pratik örnekler bu mücadeleyi nasıl sürdürmemiz gerektiğine dair pratiklerdir. Rojava’da cisimleşen kadın özgürlük paradigması, cins mücadelesinin küresel anlamda bir ilham kaynağı haline gelmiştir. Bu model, sadece Ortadoğu’nun değil, tüm dünyanın ataerkil sistemden kurtuluşuna giden yolda bir rehberdir.

İştarlar'dan Pandoralar'a düşürülen, artık öldü denilen, köle olan kadın, ilk ve son sömürge ; kürt kadın özgürlük hareketi öncülüğünde enternasyonel dayanışmayla Arinler'in Beritanlar'ın Saralar'ın şahsında tekrar tanrıçalaşmıştır. Ve biz direngen genç kadınlar olarak erk yapıyla mücadele içinde olduğumuz her alanda kampüslerde, evlerde, sokaklarda, kayyımlara, iktidarlara karşı verdiğimiz direnişinimizin çizgisi asla şaşmayacaktır

jin jiyan e!