Başbakan son dönemde gençlikle yatıyor, cinsellikle kalkıyor. Açıkçası, memleketin ve dünyanın yoğun gündemi içerisinde vakit bulup da biz gençlerle bu denli ilgilenebilmesini hayretle karşılıyoruz. Gençleri yetişkin bireyler olarak görmeyen, nasıl yaşayacaklarını, kiminle kalacaklarını dikte eden bir Başbakan olabilir mi? Gençleri, yurttaşları ‘her türlü kötülükten korumaya’ girişen Başbakan içselleştirdiği despot baba rolünü üzerinden çıkarmalı, muhafazakar ahlak anlayışını herkese dayatmak hevesinden bir an önce vazgeçmelidir. Muhafazakar değerlere göre yaşamayı hukukileştirmekten, yasalaştırmaktan bahsetmek ise çok tehlikelidir. İhbar uygulamasıyla toplumdaki kutuplaşmayı artıracak, herkesin özgürlük içerisinde birarada yaşaması önünde ciddi engeller oluşturacak bu yaklaşım karşısında, evlerimize, yaşantımıza, giyeceğimize müdahale edilmesine asla izin vermeyeceğiz.
Erdoğan’ın açıklamasında vakıfların daha çok yurt yapmasını teşvik edeceğini vurgulaması da gözlerden kaçmamalıdır. Temel bir hak olan ücretsiz barınma hakkımızı hayata geçirmeyip sorunu vakıfların özel girişimlerine havale etmek sosyal devletin gereklerini yerine getirmekten kaçmaktır. Erdoğan’ın, hükümetin işi yurtların ya da evlerin içerisinde ne yapıldığını denetlemek değil, öğrencilerin barınma haklarını garanti altına alacak adımları atmaktır.
Gençlikle uğraşmaya devam etmekte ısrarlı olduğu anlaşılan Erdoğan yeni bir ‘Gezi’ mi istiyor bilemiyoruz! Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan “Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” başlıklı karar da gösteriyor ki gençler üzerindeki kontrol, denetim ve baskı mekanizması her koldan sistematik olarak işliyor. Üniversite içerisinde kınama cezası gerektiren eylemlere bildiri dağıtmak dahil edilerek izinsiz olarak bildiri dağıtmak, afiş ve pankart asmak yasak hale getiriliyor. Yönetmeliğin 8. Maddesinde yapılan değişiklik ile birlikte bir eyleme katılmak ve başka birini eyleme davet etmek suç olarak kabul ediliyor. "Soruşturmanın yapılış şekli" başlıklı 14. maddeye eklenen bir ifade ile öğrencilerin soruşturma süreçleri tamamlanmadan cezalandırılması kolaylaştırılıyor.
Özetle, 31 yıldır öğrencilerin kabusu olan YÖK AKP iktidarında da asli vazifelerini yerine getirmeye devam ediyor. “Öğrencileri daha rahat nasıl tutuklayabiliriz?” zihniyetiyle hazırlanmış bu değişiklikler asla kabul edilemez. Erdoğan kampüslerimiz üzerindeki baskıcı uygulamalarını, yaşamlarımız üzerindeki ahlak denetçiliğini, özgürlüğümüzü kısıtlama isteğini sürdürdükçe direnişi de kaçınılmaz olarak karşısında bulacaktır. Hatırlamak zor olmasa gerek, biz direnmeyi “iyi biliriz.”
HDK İstanbul Gençlik Meclisi
8 Kasım 2013