Yüzleşin! Hrant'la, soykırımla...
Yüzleşin! Hrant'la, soykırımla...
Tam 8 yıl geçti. 8 yıl önce bugün, kardeşimiz, Ermeni halkının yiğit evladı Hrant Dink'i aramızdan aldılar. Sadece Ermenilerin değil, halkların, özgürlüğün ve adalet talebinin sesi olan Agos Gazetesi’nin önünde katlettiler Hrant Dink'i.
Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devleti halklar için bir hapishane. Devlet, Ermeni soykırımının üzerinde yükseliyor. Biliyoruz ki devletin bir soykırım geleneği var. Ve yine biliyoruz ki bu devletin bir de siyasi suikast geleneği var. Hrant Dink'i soykırım geleneğiyle siyasi suikastlar geleneğine sahip olan devlet öldürdü. Planmalar yaptı, tetikçileri ayarladı, yargı sistemini çalıştırdı, kan dökmeye doymayan medyasına propaganda yaptırdı, çeteleri Hrant Dink'in haksız bir şekilde yargılandığı mahkemelerin önüne getirdi.
Bugünlerde cinayeti devletin tüm kurumları birbirine üstüne yıkmaya çalışıyor. AKP paralele, paralel AKP'ye, Genelkurmay çetelere, Erdoğan münferit bir olaydır diyerek belirsizliğe yıkmaya çalışıyor.
Bugün artık biliyoruz ki hepsi yalan söylüyor. Hepsi kendisini aklamaya çalışıyor.
Buna izin vermeyeceğiz. Buna izin vermedik.
Çünkü biliyoruz ki hepsi oradaydı. Bazıları planladı, bazıları tetikçi ayarladı, Genelkurmay hedef gösterdi, merkez medyanın milliyetçileri Hrant'ı yıprattı, "kan dökülecek" diyerek yemin eden Veli Küçük’ler, kiliselerin önünde tehdit içeren basın açıklamaları yapan ırkçılar, MİT, jandarma, emniyet, rapor tutanlar, cinayetin gerçekleşeceğini bilmesine rağmen raporları saklayanlar, görmezden gelenler, valiler, emniyet müdürleri, Ermeni Konferansını "arkadan hançerlediler" diyerek suçlayan Cemil Çiçek’ler, Talat Paşa Komitesi, Teşkilatı Mahsusa uzantıları... aralarındaki farklar ne olursa olsun söz konusu olan soykırımın gizlenmesi olduğunda bütün anlaşmazlıklarını, ihtilaflarını geri plana atan devlet odakları Hrant Dink cinayetinin sorumlusudurlar.
Cinayeti çözmek namus borcumuzdur diyen Erdoğan, Hrant Dink'in öldürülmesi sürecinde ihmali bulunan, kardeşimiz Hrant'a yönelik kampanyaya katılan, hakkında ölüm kararı anlamına gelen yargı kararlarına imza atanları, kamu görevlilerini, bırakalım yargılamayı, terfi ettirerek cinayetin üstünün örtülmesi için elinden geleni yapmıştır.
Hrant Dink'i bir kaç tetikçi öldürmedi. Cinayetin arkasında devletin bütün kademelerinden unsurlar var.
Ama bir noktada yanıldılar.
Hrant Dink'i hedef tahtasına koyanların, Ermeni bir gazeteciyi öldürmek isteyenlerin tüm planları, barışın ve kardeşliğin diliyle herkese dokunan Hrant Dink'in fikirleri ve kişiliği karşısında darmadağın oldu.
Hrant'ın arkasında milyonlarca insan harekete geçtik. Hrant'ın katillerinin peşini bir an bile bırakmadık. Mahkeme önlerinde, 19 Ocaklarda, "Hrant için, adalet için" haykırmaktan bir an bile vazgeçmedik. Katilleri, cinayetin arkasında tüm gölgesiyle apaçık duran devleti sürekli hatırladık, sürekli hatırlattık.
Bugün 19 Ocak.
Bugün yine Türkiye'nin her yerinde Hrant Dink'i anıyoruz.
Biliyoruz ki Hrant Dink'i anmak barışı anmaktır, kardeşliği hatırlamaktır, soykırıma, şiddete maruz kalan halkların sesi olmaktır, özgürce, birbirini sevgiyle kucaklayarak bir arada yaşamaya duyulan özlemi ifade etmektir.
Hrant Dink'in mirası budur.
Bu mirasa neden sahip çıkmak zorunda olduğumuzu, Hrant Dink için adalet mücadelesi vermenin neden önemli olduğunu son bir haftada devletin Cize'de çocukları öldüren geleneğini düşünerek görmek mümkün. Hrant Dink cinayetinin şüphelilerinden birini Cizre'ye emniyet müdürü olarak atayanlar, hem Hrant Dink cinayetinin hem de çocukların katlinin sorumluluğunu taşımaktadırlar.
Sorumlulardan hesap sorana kadar, halkların eşit koşullarda kardeşliğini sağlayana kadar mücadele etmek hepimizin Hrant Dink'e borcudur.
Bugün, yine Agos'a, vurulduğu yere…
Sebahat Tuncel & Ertuğrul Kürkçü
19 Ocak 2015