Eskiden “ekmek aslanın ağzında” derdik. Oysa şimdi ekmeğimizi kazanmak için adeta bir aslan sürüsüyle dövüşmek gerekiyor… Milyonlarca işçi, açlık sınırının altında yaşıyor, sigortalı ve güvenceli bir işin sadece hayalini kuruyor. Uzun saatler ve kötü koşullar altında, iş kazalarıyla burun buruna çalıştığımız bir ayın sonunda söz verilen ücretin tamamını alabiliyorsak ve sigorta primlerimiz tam yatırılıyorsa kendimizi şanslı hissediyoruz. Emeklilik planı zaten yapmıyoruz, yeter ki işten atılmayalım ve maaşlar yatsın…
Çoğu zaman en temel haklarımızı kullanabilmek için hatta yasaların uygulanması için bile mücadele etmemiz gerekiyor. Yaşamak direnmekse işçiler nefes alıyor, işçi sınıfı yaşıyor. Çünkü Türkiye’nin dört bir yanında hakları için mücadele eden işçiler fabrikaların, şirketlerin veya resmi kurumların önünde direniş ve eylemlere devam ediyor. Bazen bir çadır bazen bir sandalye, bazen kalabalık bir halayda bazen tek başımıza…
Yaşamak için çalışmak zorunda olan herkes, mesleği ve eğitimi ne olursa olsun bu kavganın içinde… İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çalışan araştırma görevlileri iş güvencesi için “doktoralı işsiz olmamak” için mücadele ediyor. Söz konusu işçiler olunca zaten uygulansa dahi eksik olacak kanunlar toptan askıya alınıyor. Tekirdağ Çorlu’da Daiyang SK fabrikasında Birleşik Metal-İş greve devam ediyor resmi makamlar yasaya aykırı şekilde devam eden grev kırıcılığını koruyor. İşçiler her türlü baskı ve şiddete rağmen greve ve açlık grevine devam ediyor. Başka bir usulsüzlük de İstanbul Ecza Kooperatifi’nde devam ediyor. Patron Çalışma Bakanlığı’nın verdiği Toplu Sözleşme Yetkisini kabul etmiyor. İşçiler yemek boykotu, kitlesel eylemler ve fiili grevle kararlıklılarını gösteriyorlar. Yurtiçi Kargo’da Nakliyat-İş’e üye işçilere karşı patron tehdit, rüşvet, baskı, şubeleri kapatmak hatta işçilerden sendikaya üye olmadıklarına dair belge istemek gibi her türlü yöntemi kullanıyor. İşçiler bir yandan çalışma arkadaşlarını sendikaya üye yaparken bir yandan da kargo şubelerinin önünde eylemlerine devam ediyorlar.
Ülkenin dört bir yanında sendikasız sigortasız çalıştırılan inşaat işçileri eylemlerle haklarını arıyorlar. UPS’nin ardından başka bir çokuluslu kargo şirketi olan DHL’de TÜMTİS’in işten atılmalara ve sahte/sarı sendikacılığa karşı mücadelesi devam ediyor. Bursa’da Bosch fabrikasında işçilerin özgürce sendika seçme mücadelesi devam ediyor. Hey Tekstil işçileri bir yılı aşkın süredir, İstanbul’da eylem yapılmadık yer bırakmadılar. Sokaklar, mağazalar, alışveriş merkezleri, sermaye kuruluşları hepsi hakkını arayan işçilerle tanıştı.
Direnişler birbirinden öğreniyor, birbirine güç veriyor. İTÜ Asistanları “Biz Hey Tekstil işçilerinin öğrencisiyiz” diyorlar. Deri işçisi Emine Arslan’ın verdiği dersler hala akıllarda, deneyimleri Deri-İş’in Kuzu Deri ve Ismaco direnişlerine güç veriyor. İşçiler toplumun ezilen diğer kesimleriyle de buluşuyor. Kentsel dönüşüm mağdurları grev çadırına yemek getiriyor. Grevciler tutuklu gazetecilerin arkadaşlarını ziyarete gidiyor. Sermaye düzeni bizi işyerlerimize hapsetmek istiyor. Biz hak arayışlarımızı işyerleriyle sınırlı tutmamalıyız.
HDK bugüne kadar direnişçi işçilerin sorunlarını hem kamuoyuna hem de TBMM gündemine getirdi. Blok milletvekilleri direnişçi işçilere ilişkin yazılı ve sözlü soru önergeleri hazırladılar. İşçilerin katılımıyla mecliste basın açıklamaları düzenlediler. Grev ve direnişleri ziyaret ettiler.
Direnişlere ve grevlere yönelik kitlesel dayanışma faaliyetleri düzenlemeliyiz. İşçi sınıfı hareketinin nabzını tutmalıyız. Sınıftan öğrenmeli ve direnişlerin birbirleriyle buluşmasını sağlamalıyız. Çünkü dayanışma ezilenlerin inceliğidir. İşçi direnişleri arasında bağımsız bir meclis veya bir koordinasyon kurmayı önümüze hedef olarak koyabiliriz. Ayrıca sendikaların örgütlenme faaliyetlerine güç vermeli demokratikleşmeleri için çaba sarf etmeliyiz.