TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Türkiye’deki Alevi vatandaşların kendi inançlarını ve kültürlerini yaşarken karşı karşıya kaldıkları sorunların araştırılması ve gündeme taşınması amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
Erol DORA
Mardin Milletvekili
GEREKÇE
Türkiye’de yaklaşık 20 milyona yakın Alevi vatandaş yaşamaktadır. Ülke içerisinde nüfusu bu denli yoğun ve yüz yıllardır Anadolu’da yaşayan bir halk olmalarına rağmen yaşam hakkından din ve inanç özgürlüğüne kadar geniş bir alanda hak ihlalleri ile karşı karşıya kalmıştırlar. Günümüzde de ciddi bir yok sayılma ve temsil edilme sorunu yaşamaktadırlar.
Alevi vatandaşlar, ‘Alevi’ kimliklerinden dolayı Sivas, Maraş, Malatya ve Çorum’ da katledilmişler ve katliamların gerçekleştiği dönemlerde buna karşı bir önlem alınmamış, devlet tarafından sürekli olarak yok sayılmışlardır. Dini kimlikleri dolayısıyla katliama uğrayan Alevi halkının varlığı, katliamlara karşı yürütülen/ yürütüldüğü düşünülen yargı süreciyle de yok sayılmaktadır. Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı 1338 sayfalık raporda 1978 yılında ardı ardına yaşanan Alevi katliamlarına verilen yerin hacmi satırlarla ölçülmektedir. Alevi Bektaşi Federasyonu'nun yaptığı değerlendirme, Madımak Katliamı'nın raporda 27 satır, 1978 Eylülünde yaşanan Sivas Katliamı'nın 140 satır, Maraş Katliamı'nın ise sadece 163 satır yer bulduğunu göstermektedir. 1993 yılında gerçekleşen ‘Sivas Katliamı’nın ‘Madımak Hadisesi’ olarak araştırılmak istenmesiyle yaşananların ciddiyeti hiçe sayılmaktadır. Hükümet var olan toplumsal sorunlarla, travmalarla yüzleşmekten çok politik bir hesaplaşma alanı yaratarak Alevi vatandaşların bununla yetinmesini beklemektedir.
2012 yılı içerisinde Adıyaman’da ve Gaziantep’te Alevi vatandaşların yoğun olarak yaşadığı yerlerde mahalle başlarına ve evlere çeşitli işaretlemeler yapılmıştır. Malatya’nın Sürgü ilçesinde yaşayan, evinin önünde davul çalınmasına karşı çıkan bir Alevi ailenin evi taşlanıp camları kırılmış, evin yanındaki ahır yakılmıştır. Olaya neden olanlar hakkında başlatılan soruşturma takipsizlik kararı ile son bulmuştur.
Günümüzde Aleviliğin bir din olmadığı, bir kültür, mezhep olduğu söylemleriyle hükümetin kendisi var olan Alevi inancını yok sayma anlayışını tekrar üretmektedir. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın geliştirdiği “İslam’ın tek ibadethanesi camidir, Aleviler de Müslüman’dır, dolayısıyla Alevilerin de ibadethanesi camidir.” tezi, ‘Cemevleri ibadethane değildir.’ şeklindeki Yargıtay kararları ile bu durumun nasıl gerçekleştiği görülmektedir.
Türkiye’de yaşayan Alevi vatandaşlara karşı kendi inançlarını ve kültürlerini yaşamalarına engel olacak nitelikte yürütülen ayrımcı politikaların, hükümet ve yargı organları tarafından uygulanan yanlış kararların araştırılması amacıyla Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.