Emperyalist güçler arasında seyreden hegemonya savaşı ve bu savaşın içindeki devletlerce palazlandırılan HTŞ gibi çetelerin Suriye’nin Halep ve Tel Rıfat bölgelerinde gerçekleştirdiği saldırılar, bir kez daha halkları yerinden edilme tehlikesiyle baş başa bırakmıştır. IŞİD’in uyguladığı vahşet, Rojava ve Suriye halklarının zihnindeki canlılığını korurken, benzer akıbeti yaşamak istemeyen on binlerce insan, Rojava Özerk Yönetiminin hakim olduğu güvenli alanlara sığınmıştır. Burada da gerek barınma hakkı açısından gerekse can güvenliklerine dönük, ciddi tehdit altında bulunmaktadırlar.
HDK Göç ve Mülteciler Meclisi olarak Suriye ve Rojava’da yaşayan halkların yerinden edilmesine, bir kez daha sınır ötesi yollarda yaşadıkları ihlallerle karşı karşıya kalmalarına, emperyalist bölüşümü temsilen bölgeyi yaşanmaz hale getiren cihatçı çetelere ve onların destekçilerine karşı tutumumuzu açıklıyoruz. Mültecilerle sözde “muhacir ensar” ilişkisi kuranlara sınırda ördükleri duvarları soruyoruz. Hayatta kalmak adına bugün sınırda geçiş yapmak isteyen sivillere yönelik işkence ve katliam pratiğini kurumsallaştıranların, cihatçı çetelerle iş birliği içinde olduğunu biliyoruz. Halkların, sınırı geçişinde dayanışmasına ortak olan, kampların kurulumuna emeğini vermişler olarak Türkiye’de iltica hakkının gaspını bir kez daha teşhir ediyoruz. Antep, Kilis, Hatay gibi sınır kentlerde cihatçı tehdidinin sadece mültecilere yönelik değil, yerli haklara da yönelik olduğunun altını çiziyoruz. Sistematik ve işkence yoluyla yaptığınız geri göndermelere son verilmesi için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz.
Halep’e dönük saldırıyla bir kez daha göç yollarına düşen insanların güvenli bölgelere intikali için gerekli olan güvenlik koridorlarının sağlanması yönünde çağrımızla birlikte aşağıdaki taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz;
-İltica hakkına yönelik gasp son bulsun
-Geri gönderme merkezleri kapatılsın, Göç ve İltica Merkezleri kurulsun
-Kamplar iltica sürecinin yasal işlemlerinden kullanılabilir geçici merkezler olarak kullanılsın, acilen toplumsal ve siyasal denetim ve gözetime açılsın
-Göç yolu ve sınırda sivillere yönelik mühimmat ve sınır duvarları son bulsun, göç yolları ve sınırlar başta kadın ve çocuk göçmenlerin sağlık ve güvenliğini gözetecek şekilde uluslararası toplumsal ve siyasal gözetim ile güvenlik altına alınsın, toplumsal denetimi de sağlayacak gözlemvi heyetler kurulsun ve eşlik etsin
-Geçici koruma statüsüne son verilsin, iltica hakkına yönelik gasp son bulsun. Göçmenlerin sınırı geçişi sırasında sığınma ve iltica başvuruları başlatılsın, illere yönelik göçmen mülteci kotaları kaldırılsın.
-Göçmen ve mültecilerin iltica statüsüne kavuşması için yerel ve uluslararası hukukta gerekli düzenlemeler yapılsın. Birlikte eşit ve özgür yaşam için toplumsal ve kurumsal düzenlemelerin ivedilikle yapılsın.
-Göçmen ve mülteci kadınların ve çocukların sağlık ve güvenlik koşulları sağlansın; mevcut toplumsal ve kurumsal düzenlemeler ivedilikle yapılsın.
-Başta Suriye Filistin ve Lübnan olmak üzere nüfus mühendisliğine son verilsin. Zorunlu mübadele ve demografik değişim soykırımdır.
-Türkiye’de tüm sorumluluk ve yetkilerini İç İşleri bakanlığına devreden BMMYK sahaya acilen geri dönsün ve sorumluluklarını yerine getirecek mekanizmaları uluslararası hukuğa ve insan haklarına uygun biçimde yeniden kursun
Her savaş yeni bir göç toplumu demektir. İş gücünün ucuzlatılması güvenliksizleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesi savaş ve göçün önemli sonuçlarındandır. emeğimizi barışı ekmeği ve özgürlüğü birlikte savunmaya devam edeceğiz.
Sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz dünyayı göçmen ve mülteci halklarla birlikte inşa edeceğiz.
Halkların Demokratik Kongresi Göç ve Mülteciler Meclisi