Tarih 13 Kasım 2013. Ev işçisi Rukiye Şimşek'i, Bostancı'da çalıştığı dairede, cam sildiği sırada dengesini kaybederek düşmesi sonucu bir iş cinayetinde kaybettik. Fakat bu kayıp adli raporlara iş kazası olarak geçmedi. Çünkü Rukiye Şimşek, sigortasız güvencesiz çalışan yüzbinlerce ev işçisi kadından sadece birisiydi.
Rukiye Şimşek her gün başka evlere temizliğe gidiyor, iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı evlerde, süresi belirsiz mesailerle; geçinebilmek ve çocuklarına daha iyi koşullar sunabilmek için güvencesiz ve kayıt dışı çalışıyordu.
Ev işlerinde çalışan kadınların sayıları bilinmiyor. Çünkü onları tanımlayan bir “işçi” sıfatına sahip değiller, İş Kanunu kapsamı dışında bırakıldılar ve onların derdini dert edip istatistik hazırlayacak bir Bakanlıkları da yok. Aile Bakanlığı, tüm çalışan kadınları evde-esnek çalışmaya mahkum edecek bir istihdam paketi hazırlamakla meşgul.
Kayıt dışı çalışan ev işçisi kadınlar işçiden sayılmadığı için, 8 saatlik iş günü, doğum izni, hafta tatili, kıdem tazminatı vb. haklarından mahrum. Ev işçisi kadınlar sigortasız; asgari düzeyde sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Emekli olma, iş güvenliği, örgütlenme hakkı gibi en temel işçi haklarından yoksun kaldığı gibi, ölümü halinde geride kalanların hiçbir sosyal hakkı olmayacak.
Ev işçilerinin medyada gündeme gelmeleri, ancak iş cinayetleri sonucunda yaşamlarını yitirmeleri ve trajik hikayelerin ortaya çıkmasıyla mümkün oluyor. Cam silerken pencereden düşüp iş cinayetine kurban gidenler, ev sahibi tarafından günlerce rehin tutulanlar, hamile olduğu halde kurşunlananlar, tecavüze uğrayanlar gündem olabiliyor ancak. Ama bu trajik hikâyelere giden yolda, kadınların gündelik gerçeklerinin ne olduğu gözardı ediliyor.
Resmi olmayan verilere göre 2011'de Türkiye'de en az 51 ev işçisi kadın, önlemlerin alınmaması nedeniyle iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdi. Birçoğu ev işine bağlı meslek hastalıklarına yakalandı. 400'den fazla ev işçisi kadın taciz ve tecavüze uğradı. 3000 ev işçisi kadın iş kazası geçirdi.
Bu trajik ve vahim tabloya rağmen AKP hükümeti, ev işçisi kadınların sorunlarının çözümünü özel istihdam bürolarına havale ederek, geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesini önermekte, bir başka deyişle 'kiralık işçi' uygulamasını dayatmaktadır. Kiralık işçi uygulamasına zemin yaratan Hükümet, ev işçisi kadınların sorunlarını sürekli olarak erteleyen bir tutum sergilemekte ve yeni iş cinayetlerine kapı aralamaktadır.
Bu cinayetlerin ve mağduriyetlerin son bulması, güvenceli iş koşullarının yaratılması ve acilen önlem alınması ile mümkündür. Hükümet, ILO 189 sayılı 'Ev İşçileri Sözleşmesi'ni acilen onaylamalı ve iç hukukta İLO sözleşmesine uygun düzenlemelere gitmelidir.
Ev işçilerinin çalışma koşulları düzenlenmeli, sosyal güvenceye kavuşturulmalı, sendikalaşma ve örgütlenme hakkı tanınmalıdır. İş kazası ve meslek hastalıkları yaşanmaması için, çalıştıkları işyerlerinde, önleyici tedbirlerin alınması zorunlu tutulmalı ve bu koşullar denetlenmelidir.
Halkların Demokratik Kongresi KADIN MECLİSİ