"Bizim istediğimiz birlik beraberlik. Kardeş kardeş yaşamak istiyoruz. Biz böyle olaylar istemiyoruz. Biz kalkıp da bugüne kadar kimseyi incitmedik." Bu sözler Malatya’da Doğanşehir İlçesi’ne bağlı Sürgü beldesinde yaşayan Kürt Alevisi Hasan Hüseyin Evli’ye ait.
Hasan Hüseyin Evli, ailesine karşı linç girişiminde bulunan, tekbir getirerek, İstiklal Marşı okuyarak, ‘‘Sürgü Alevilere mezar olacak; Sürgü Kürtlere mezar olacak; Alevilere ölüm, Kürtlere ölüm; Sivas katliamı gibi yapacağız; Madımak'taki gibi yakacağız sizi’’ sloganları ile evini taşlayan ve ahırlarını ateşe verenlere söylüyor bunları.
Bu ev baskını, Alevi yurttaşlarımıza geçmişteki Maraş, Çorum ve Sivas katliamlarını hatırlatıyor. Çünkü aynı zihniyet ve aynı dil kullanılıyor. Saldırının bahanesi de çok benzer... Aile davulcuya, oruç tutmadıkları ve sabah erken işe gidecekleri için evlerinin önünde davul çalınmasını istemediklerini söylüyor.
Bu saldırı ve Alevi yurttaşlara yönelik tahammülsüzlük AKP Hükümeti’nin yarattığı ortamdan ve politikalardan cesaret alıyor.
Sivas katliamı davasında bazı katillerin zaman aşımıyla aklanmasının ardından ‘hayırlı olsun’ diyen Başbakan; Antep, İzmir, Erzincan, Didim gibi kentlerde Alevilere ait evlerin işaretlenmesi karşısında “Çocuklar yapmıştır” diye İçişleri Bakanı; Cemevleri konusunda Diyanet’ten fikir soran Meclis Başkanı ve bazı bakanlar; inanç özgürlüğünü yok sayıp Alevilerin ibadet şekli ile ilgili tartışma sürdüren ve camilere çağrı yapan yetkililer; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin, Cemevlerini ibadethane olarak kabul etmeme kararı bu saldırıyı hazırlayan ve cesaretlendiren adımlardır.
Tekçi anlayış, farklılıkları kabul etmeyen ve ortadan kaldırmaya çalışan yaklaşım bu ülkede nefretle işlenmiş toplu cinayetlere hep imza atmıştır. Devlet destekli ırkçı ve bağnaz şiddet toplumları hep karşı karşıya getirmiştir.
Türkiye halkları, farklı inanç ve kültürlerden insanlarımız bu anlayışlara karşı barışı, kardeşliği, eşit haklara sahip olarak birlikte yaşamayı her zaman öne çıkaracaklar ve bunun mücadelesinden vazgeçmeyeceklerdir.
Halkların Demokratik Kongresi olarak bu saldırı ve benzeri girişimleri, nefret suçlarını, ırkçılığı ve ayrımcılığı kınıyoruz. Saldırganların işledikleri nefret suçuna, bu şiddet ve linç kültürüne karşı sessiz kalmayacağımızı ilan ediyoruz.
Saldırıyı ‘‘mahallede bireysel kavga’’ diyerek ört bas etmeye çalışan AKP Hükümeti’nin bu sorumsuzluğu kabul edilemez. Nefret suçlarına ve ayrımcılığa sessiz kalmak yeni saldırılara davetiye çıkarmak demektir. Hükümet linç girişimcilerini kollamak yerine ırkçı ve ayrımcı nefreti mahkûm etmelidir.
HDK Yürütme Kurulu