AKP tarafından Meclis Adalet Komisyonu'nun gündemine getirilen “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” iktidarın izleyeceği mali zulüm politikasının habercisidir.
Bu tasarıyla hükümetin güdümündeki bürokratlardan oluşturulacak “Değerlendirme Kurulu”nun kararıyla kişi ya da kuruluşların mal varlıklarına el konulması söz konusu olacaktır.
AKP'nin ve polisin “terör”, “terörizm” kavramını toplumsal muhalefeti bastırmak amacıyla kullandığı bilinen bir gerçektir. Nasıl ki TMY binlerce muhalifin tutuklanmasına neden olduysa, bu tasarı da rejime muhalif bütün kesimlerin ekonomik olarak kıskaca alınmasına imkân sağlayacaktır.
AKP, kendisine muhalefet edenleri varlıklarına el koymakla tehdit etmek istiyor
Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde gayri-Müslim yurttaşlarımıza uygulanan mal varlığına el koyma politikaları, bu tasarıyla birlikte özellikle Kürt yurttaşlarımıza ve demokrasi mücadelesinde yer alanlara karşı uygulanacaktır. BDP'yi “terörist” olarak gören ve damgalayan, BDP'li belediyelere sürekli baskın yapan zihniyet, eline bu yasa geçtiğinde belediyelerle iş yapan herkesi “teröre destek vermekle” itham edecektir. Bu yasayla;
a-) Kamulaştırma-el koyma kararına yargıç niteliğini taşımayan kişiler karar verecektir. Tasarıda bu yetki, MASAK'ın Başkanlığını yürüttüğü bir Değerlendirme Komisyonu'na verilecektir. Yani AKP, kendi egemenliği altındaki “Terörle Mücadele Mahkemeleri’ne” dahi güvenmiyor. Tümüyle hükümete bağlı bürokratlardan oluşturulan kurul yetkili kılınacak, yargı kararıyla değil siyasi kararla hedefe koydukları insanların malına mülküne, iş olanaklarına el konulacaktır.
b-) Söz konusu tasarı, bir yandan da emperyal güçlerin talebi ve zorlaması sonucunda gündeme geliyor. BM'nin 1999 tarihli ve 127 sayılı kararı bu yasa tasarısının gerekçesini oluşturuyor. Bu karar Afganistan'a yönelik işgale temel hazırlayan yaptırımlar kararıdır. Bu tasarıyla 11 Eylül hukuku Türkiye'de de hâkim kılınmak isteniyor. Emperyalist devletlerin “terör listesi”nde yer alan örgüt ve hareketlere yardım yapmak da bu yasayla suç haline getiriliyor. Örneğin Filistin kurtuluş örgütlerine, ya da herhangi bir ulusal ya da sosyal kurtuluş hareketiyle dayanışma içinde olmak suç sayılıyor.
OECD'ye bağlı bir kuruluş olan FATF (Mali Eylem Görev Gücü) 22 Şubat 2013'e kadar tasarının yasalaşmaması halinde Türkiye'nin FATF üyeliğinin askıya alınması kararını almıştır. Dolayısıyla bu tasarı aynı zamanda bir OECD dayatmasıdır.
c-) Bu tasarı yasalaşırsa, hükümetle sorun yaşayan herhangi bir şirket MASAK'ın emriyle mal varlığını dondurulmuş olarak görebilir. Tıpkı AKP'ye karşı olan bütün kesimlerin “terör” adı altında tutuklanması gibi, burada da AKP'yi rahatsız eden bütün belediyeler, şirket sahipleri, kişiler vb. MASAK sultası altına alınacaktır.
d-) Sadece şirketler değil. Muhalif parti ve kurumlarla dayanışma içinde bulunan, bağış veren, yardım ve destek sunan her kurum ya da her insan bu kapsama alınabilecektir.
e-) Keza sosyal yardım amaçlı dernekler de bu yasayla kolayca “terör”le ilişkilendirilebilecektir. Devletin yardım toplama tekeli bu yasayla güçlendirilecektir. Muhalif, halktan yana sosyal yardım kuruluşları terörize edilecektir.
Bu yasa tasarısıyla, tümüyle yasal kurumlar arasında cereyan etse dahi her türlü para ilişkisi “teröre destek” kapsamına sokulabilecektir. Tasarının amacı halktan, emekten, demokrasi ve özgürlükten yana tüm güçleri kıskaca almak, nefessiz bırakmak ve boğmaktır. Devletin tüm olanaklarını, halkın vergileriyle oluşturulmuş varlıkları, tüm kamu mallarını dilediği gibi kullanan, peşkeş çeken, dilediği örgütlere sunan hükümetler, halkın kendi içinde oluşturacağı dayanışma mekanizmalarını yasadışı ve teröre finansman olarak sunmak istiyor.
BDP-HDK milletvekilleri Meclis'te bu yasaya etkin biçimde karşı duracaklardır. Yaşamın bütün alanında bu mücadeleyi büyüterek, AKP'nin mali zulüm yasasının çıkarılmasını engelleyelim.
HDK Yürütme Kurulu
28.01.2013