Halkların Demokratik Kongresi nedir?
Halkların Demokratik Kongresi Türkiye’de emekten, demokrasiden, eşitlikten, barıştan, ekolojik bir yaşamdan, kadınlardan, özgürlüklerden yana olanların ortak mücadele zeminidir. HDK geçmiş yıllarda verilen mücadele deneyimlerini dikkate alarak ortaya çıkartılan kazanımların üzerinden, halklarımıza güzel bir gelecek inşaa etme çabasında olan bir örgütsel mekanizmadır.
Nasıl kuruldu, süreç nasıl gelişti?
2011 genel seçimleri öncesi oluşturulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun seçimlerde başarılı bir sonuç elde etmesi bu birlikteliğin halklarımız tarafından da onaylandığını ortaya çıkarmıştır. Bu birlikteliğin bir seçim ittifakı olmadığı asıl seçimlerden sonra bu birlikteliği büyüterek ortak mücadele zeminin güçlendirmenin önümüzdeki en temel görev olduğunu ifade etmiştik. Seçimden sonra da halklarımıza verdiğimiz bu sözün gereklerini yerine getirmek için çalışmalarımıza 5 milletvekilimizin çağrısı ile başladık. Bu çalışmalar çerçevesinde halkların temsilcileriyle, inanç örgütleri, çevre örgütleri siyasi partiler, kurumlar, kadın örgütleri, bireyler, lgbtt bireyleri ile görüşmeler yaparak bir komisyon oluşturduk. Oluşturulan bu komisyon iki konuda çalışma yürüttü.
İlki örgütlenme çalışmalarıydı. 81 il 20 bölgede toplantılar yaparak delege seçilmesini sağlandı, delege seçimlerinde %50 kadın, %10 gençlik, %60 kurum %40 birey dengesi gözetildi.
Diğeri ise program ve tüzük taslağını hazırladı. Bu ön çalışmalar sonucunda 15–16 Ekim 2011 de Ankara’da 900 yakın delege ile gerçekleştirilen toplantıda Halkların Demokratik Kongresi ilan edildi, 121 kişilik genel meclis seçildi ve hazırlanan program tüzük kabul edildi. Daha sonrasında Genel Meclis kendi arasında 6 kişilik Divan üyelerini ve 19 kişiden oluşan Yürütme Kurulu üyelerini belirledi.
Kongre olarak örgütlenmek nasıl ortaya çıktı?
Halkların Demokratik Kongresi faaliyetlerinin temeli olarak gerçekleştirdiğimiz halk toplantılarında Kongre fikri ve Kongre içerisinde tüm yapıların aynı zamanda kendi varlıklarını koruyarak yer alması fikri herkesi heyecanlandırdı. Bugüne kadar gerçekleştirilen ortak parti, birlik deneyimleri bu ortak örgütlenmelerden ortaya çıkan olumlu, olumsuz deneyimler tartışıldığında KONGRE olarak örgütlenmek genel bir kabul gördü. Aslında ilk çalışmalar başladığında blok partisi yaklaşımı daha hakimdi, yapılan tüm toplantılar tartışmalar az öncede belirttiğim gibi geçmiş deneyimler dikkate alındığında Kongre HDK’de yer almak isteyen herkesin ortak fikrine dönüşmüş oldu.
Partileşme bu sürecin neresinde?
Partileşme meselesine gelince, yapılan tüm tartışmalarda kurulacak partinin bir seçim partisi olması gerektiği asıl örgütlenme zemininin KONGRE olması, kongre bünyesinde isteyen herkesin partinin kuruluşunda yer alabileceği yaklaşımı benimsendi. KONGRE bünyesinde partinin kurulması için bir komisyon oluşturuldu bu komisyon çalışmalarını yürütüyor.
HDK bileşenlerini tamamladı mı?
HDK henüz kuruluş aşamasında 15–16 Ekim’deki kongrede kendimizi Türkiye kamuoyuna deklere ederken aslında bunun bir başlangıç olduğunu da belirtmiştik. Biz bu kongre çalışmalarının daha da genişlemesi gerektiğini düşünüyoruz ve bunun içinde çalışmalarımız devam ediyor. Yani kongre yeni katılımlara açık isteyen her kurum parti veya birey gelip kongre çatısı altında çalışmalara dahil olabilir.
Örgütlenme çalışmalarının temelini neler oluşturuyor?
HDK olarak, yola çıkarken siyasal olanı toplumsallaştırma, toplumsal olanı siyasallaştırmanın örgütsel olarak kendimizi güçlendirmemiz açısından önemli olduğuna vurguladık bunun için halklarla buluşmak ve birlikte mücadele edebilmenin olanaklarını yaratmak zorunlu bir görev olarak önümüzde durmaktadır. HDK’nin örgütlenmesinde meclisler ve daimi komisyonlar iki önemli alanı oluşturmaktadır. Tüm bölgelerde ve illerde halkların meclisler aracılığıyla sürece katılmasını sağlamak ve yerellerde örgütlü bir gücü açığa çıkarmak oldukça önemli. Yerelde bulunan tüm dinamiklerin farklılıkların kendisini ifade edebileceği demokratik bir zeminin, yönetimin ancak yerelin inisiyatifi ve iradesi ile olması mümkün olacaktır. HDK’nin örgütlenmesinde önemli bir alanda, komisyon çalışmalarıdır. Bu komisyonlar HDK’nin Türkiye’de yaşanan tüm toplumsal sorunlara ilişkin politikalarını tartışmak, tartıştırmak ve bunun üzerinden çözüm önerileri geliştirerek bu çözüm önerileri çerçevesinde HDK’nin genişlemesi, güçlenmesini ve tüm bunların kamuoyunda gündeme getirilmesini sağlamaktır. Bu iki çalışma alanı bizim için olmazsa olmazdır. Yine HDK’nin örgütlenmesi açısından çok önemsediğimiz kadın ve gençlik de kendilerini meclisler tarzında örgütlemektedir.
Ne tür zorluklar yaşıyorsunuz?
HDK da yer alan tüm kurumlar, örgüler, siyasi partiler kendi varlıklarını koruyarak bu zeminde ortak mücadeleyi esas almaktadır. Bu aynı zamanda bazı zorluklarında yaşanmasına neden olmaktadır.
Bugüne kadar ki birliktelikler daha çok dayanışma amaçlı oluşturuluyordu. Devamlı birlikteliklerden ziyade çeşitli konularda ve durumlarda bir araya gelişler oluyordu. Ancak HDK da aynı zamanda ortak bir duruş yanı sıra bir kültür oluşturmaya çalışıyoruz.
Henüz sürecin çok başında değil miyiz?
Elbette. Dolayısıyla henüz HDK’nin bir kimlik oluşturamamış olmasının da yaşanan zorluklarda etkisi oluyor. Eski alışkanlıklarımızın da etkisi olabilir; bazen burayı bir platform gibi ele alma durumu ortaya çıkabiliyor. Oysa HDK ortak mücadele zeminimiz.
Evet, HDK’nın ortak kararı haline gelmeyen durumlarda bileşenler kendi adına işler yapabilir ve yapmalıda ancak HDK olarak yaptığımız işlerde bileşenlerin değil HDK’nin öne çıkması önemlidir. Tabi belirttiğim gibi bu bizim önümüzde engel olan bir sorun alanı değil, ancak HDK kimliğinin oluşmasında bu durum önemli bir noktadır. Zaman içinde bu durumunda aşılacağını düşünüyorum. HDK çalışmalarının bize en büyük katkısı da bir konuda birbirinden farklı siyasi ve felsefi görüşlere sahip olan birey veya grupların birlikte çalışma kültürü yaratması. Bu konuda hala yaşadığımız bazı zorlanmalar var. Herkes kendi durduğu noktadan olayları ve olguları ele alıyor ve kendi bakış açısına göre müdahale ediyor. Bu durum da bazen birlikte iş yaparken sorunlar yaşanmasını da beraberinde getiriyor.
Buradan bizim çıkardığımız sonuç ortak tartışma zeminlerini çoğaltarak birbirimizi daha iyi anlamak, hassasiyetleri gözetmek ve empati kurarak ortaklıklarımızı büyütmektir.
Yola çıkarken de şöyle ifade etmiştik zaten HDK da ayrılıklarımızı değil ortak yanlarımızı güçlendireceğiz. Sorunları kendimize engel görmeyeceğiz, bir yandan mücadelemizi yürütürken diğer yandan önümüze çıkan engelleri kaldıracağız. Bu anlamda kısa sürede önemli bir yol katettiğimizi düşünüyorum.
Son olarak?
Sonuç olarak Dünya’da, Ortadoğu’da ve kendi coğrafyamızda yaşanan gelişmelere baktığımızda tam da bizim zamanımız diyebiliriz. Dünya’daki, Ortadoğu’daki değişimin nasıl olacağını belirleyecek olan halkların örgütlü mücadelesidir. Bu nedenle bizim bu değişim sürecine müdahale edebilmemiz örgütsel olarak kendimizi bir güç haline getirmekle mümkün olacaktır. HDK olarak Türkiye’nin değişmesi konusunda kendimize bir rol biçmemiz önemli. O nedenle Türkiye’de yaşanan tüm sorun alanlarına ilişkin çözüm yaklaşımlarımızı daha etkin bir dille ifade etmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin demokratikleşmesini, Kürt halkının eşitlik, özgürlük ve statü, kadınların eşitlik ve özgürlük, ekolojik bir toplum, halkların ve inançların eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirmek, emekçilerin hak ve özgürlük mücadelesini yükseltmek ve kendimize güzel bir gelecek kurmak için söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz olduğunun bilincindeyiz.
Şimdi mücadele zamanı!