HDK'li Kamu Emekçilerinin Kamu Emekçileri Hareketinin geleceğine dair tutum belgesi açıklandı!

HDK Emek Meclisi’nin Kamu Emekçileri Hareketinin geleceğine dair tutum belgesinin oluşturulması için bir dizi toplantılar gerçekleştirildi. Yerellerde başlayan seri toplantılar sonrası birincisi 22 Haziran 2019 ve ikincisi ise 19 Ekim 2019 tarihinde İstanbul’da yapılan genel katılımlı toplantılar ile oluşturulan Tutum Belgesi, 09 Kasım 2019 tarihinde yapılan HDK Emek Meclisi Toplantısı’nda kararlaştırıldı. Oluşturulan tutum belgesi aşağıdadır.

TUTUM BELGESİ

Kapitalizm geçmiş egemenlik-sömürü ilişkilerini içerleyerek toplumun tüm hücrelerine yayacak derecede derinleştirerek iktidarını sürdürmektedir. Dayattığı yaşan hattını liberalizm ideolojisiyle “Başka bir yaşam mümkün değildir” inancını yayarak toplumsal hegemonyasını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu sömürü ve egemenlik ilişkisine karşı ezilenler ideolojik mücadele ile birlikte yeni bir yaşamı kurmak için tarihsel olarak mücadele etmişlerdir. Toplamda dünyada yürüyen bu mücadele ülkemizde de sürmüştür. Bunun önemli bir bileşeni de kamu emekçiler hareketi olmuştur.

1980’lerin sonunda başlayan işçi sınıfının başlatmış olduğu mücadele hattı, üniversitelerde yeniden başlayan öğrenci hareketleri mücadelesi ve dernekleşme mücadelesi ile toplumsal mücadelelerde bir örgütlenme hattı ortaya çıkarmıştır. Bu süreçte geçmiş mücadele gelenekleri dernek ve sendika deneyimleri olan Kamu Emekçileri Hareketi de geçmiş sınıf ve devrimci mücadelenin deneyimine sahip çıkarak, “Hak verilmez alınır” şiarıyla fiili meşru bir mücadele hattı yaratma noktasında dernekleşme ve sendikalaşma tartışmaları ile sürece dahil olmuşlardır. Ve bu mücadelenin somut hali ise KESK olmuştur. O günden buyana yürütülen mücadele hattı ile;

·       Kamu emekçiler hareketi memurluktan emekçiye, yasallıktan fiili-meşruluğa, sadakadan sendikaya yol alan bir mücadele birikimini yaratmıştır.

·       Oluşturduğu emekçi kimliği ile Ulus devletin memurluğa biçtiği; Türk dışında etnik kimliklerin reddini, asimilasyon, milliyetçilik ve anti -komünizm, biat/örgütsüzlük ve sosyal misyonu gibi yaklaşımlarını reddetmiştir.

·       Kamu emekçilerinin oluşturmuş olduğu hat ve kuruluş tartışmaları süreçlerinde emek mücadelesi ile demokrasi-barış-özgürlükler mücadelesi ortaklaştırmıştır. Bu özelliği ile kamu emekçileri demokrasi mücadelesinin önemli bir dinamiği olmuştur. Aynı zamanda fiili eylemlik hattı ile demokrasi mücadelesine önemli olanaklar sunmuştur. Kürt sonunun barışçıl çözümüne ilişkin de dönemsel politikalar ve mücadele hattı ile katkı sunmaya çalışmıştır.

·       Geniş örgütsüz kesimleri örgütlerken aynı zamanda sendikal zeminde gelişen devletçi- bürokratik- uzlaşmacı-milliyetçi-eril emek ve sınıf karşıtı anlayış ve sendikalarla mücadele etmiş, aynı zamanda yarattığı kurumsallıklarla kendi içyapısında demokratik bir işleyişi geliştirmeye çalışmıştır.

·       Kamu emekçiler hareketi içinde yoğun bir iç ve dış mücadele ile gelişen kadın hareketi yarattığı birçok kurumsallıkla (eşit temsil, kadın meclisleri, kadın sekreterlikleri, eş başkanlık vb.) sınıf mücadelesinde önemli kazanımlar sağlamıştır. Geliştirilen bu mücadele hattı ile Türkiye de gelişen kadın özgürlük mücadelesinin de önemli bir bileşeni olmuştur.

Halen emek ve demokrasi mücadelesinin önemli dinamiklerinden bir olan kamu emekçiler hareketi ve kurumsal yapısı olan KESK; bu gün itibariyle dünyada ve ülkede ortaya çıkan sendikal mücadelenin, sınıf mücadelesinin sorunları ve kendi içinde barındırdığı bazı sorun alanlarını aşma sorumluğu ile karşı karşıyadır. Bunlar;

·       Bugün emek rejiminde yaşanan değişimler, parçalı istihdam biçimleri bugün dar anlamda sadece kamuda çalışan memur ile sınırlı örgütlenme anlayışının aşılması gerektiğini, kamu hizmetlerinin niteliğinde yaşanan değişiklik ve istihdam biçimlerindeki parçalılığa rağmen memurlara daralmış bir sendikal örgütlülük sürece cevap olmamaktadır. Ayrıca KESK kuruluşunda bu yana savuna geldiği ortak örgütleme anlayışa da uygun değildir.

·       Sendika yönetimlerinde var olma ve kendini dayatma talebi giderek birçok sendikal dinamiğin geri çekilmesine, yine işyeri temsilciliği yerine delegeliğin öne çıkması gibi sorunlara neden olmuştur. Ayrıca sınırlı gruplara dayalı yönetimler işyeri dinamiklerinin geri çekilmesine ve erimesine neden olmuştur.

·       Birbirini tekrarlayan kazanıma dönüşmeyen, sürekliliği olmayan eylemlilikler emekçilerin eylemlere katılımını engelleyen nedenlerden birine dönüşmüştür.

·       Eylemler sonrası yaşanan soruşturmalar, sürgünlere ve en son KHK’larla yaşanan ihraçlara karşı kararlı ve sürekliliği olan eylemlilik ve etkinlikler gerçekleştirilmediği için sendikaya olan güven örselenmiştir.

·       Günlük rutin işlerin yürütülmesi ile daralan sendikal hareket yaşanan süreçlerin aşılması için politika belirleme ve buna uygun örgütlenme ve eğitim planlamasının yapılması için tartışmaları yürütmemesinden kaynaklı sendikal harekette ciddi bir geriye çekilme yaşanmıştır. Yapılamayan tartışmalardan kaynaklı olarak yeni dönemin dinamikleri öne çıkamamıştır. Devletinde izlediği istihdam politikaları(mülakat,arşiv kaydı vb..)nicel anlamda da bir daralma yaratmış,  Sendikal kadrolarda bir yaşlanma durumu ortaya çıkmıştır..

·       Devlet ve hükümet sendikacılığın işyerlerinde işverenlerce kurulan hegemonya sendikal taleplerde gerilemeye neden olduğu gibi, siyasal ortamın da baskısı ile sendika siyaset ilişkilerinde ciddi bir gerileme yaşanmıştır. Bu durum ülkenin demokrasi ve barışına ilişkin konularında söz söylemede sansür geliştirmiştir.

·       Özellikle 4688 sayılı yasa ile fiili durumdan yasallığa doğru bir eğiliminin artmasına neden olmuştur. Sınırlama durumu; yasallığı, uzlaşmacılığı, bürokrasiciliği ve giderek kitlelerden kopuşu hızlandırmıştır.

Önümüzdeki dönem açısında önümüzde duran önemli görevler;

·       Kamu hizmetlerinin aldığı biçim ve yeni çalışma rejimini de göz önünde bulundurarak geniş katılımlı tartışmalar yürütmek, bu tartışmalar ışığında yeni dönem dinamiklerine göre örgütlenme ve eğitim çalışmaları yürütülmelidir.

·       Ortak örgütlenme için tartışmalar yoğunlaştırılmalı, kararlar alınmalı en önemlisi de pratik çalışmalar yürütmelidir.

·       Kamu hizmetlerinin niteliğini, toplum ve devlet ilişkisi ve emekçilerin bu hizmetlerle ilişkilerine dair tartışmalar yürütülmelidir. Sadece nitelik, ücretsiz, ulaşılabilir ve anadilinde başlığı ile yürütmek yetersizdir.  Toplum savunması, öz yeterlilik, hizmettin üretiminde yarattığı ata-erkil zihniyet, iktidar, hegemonya, ekolojiye yansıması başlıklarını da tartışmak gerekir. Her şeyden önce özyönetim perspektifi ile yerelleştirilmiş hizmet anlayışı ile ele alınmalıdır.

·       Emek mücadelesinin sürekliliği ve dinamikliği için düşünsel odağın oluşturulması gerekir. Bunun için daha önceleri alınan Emek Akademisi kurulması kararının hayata geçirilmelidir. Emek Akademisi çalışmaları ile kapitalizmin ideolojik saldırısına karşı ideolojik bir hattın geliştirilmesi gerekir. Bize ait kavramların gasp edilmesi karşı çalışmalar yürütülmelidir.

·       Sendikal kriz her ülkenin kendi koşullarına göre değişmekle birlikte aynı zamanda küresel ve çağcıl bir krizdir. Kesin olan şudur ki, endüstriyel kapitalizm döneminin çalışma ilişkilerine göre biçimlenmiş sendikal yapılar, gerek örgütlenme gerekse de mücadele anlayışı itibariyle yeni süreci karşılayamamış ve sermayenin bu saldırı dalgasıyla baş edememiştir. Bu durum sendikal harekette duraklamaya, daralmaya ve giderek bir krize yol açmaktadır. Bu sendikal anlayışı aşan yeni arayışların tartışılması gerekmektedir.

·       Genel olarak gençlerin özel olarak öğrencilerin örgütlenmesinin geliştirilmesi gerekir. Ayrıca sayısı milyonları bulan emeklilerin örgütlenmesine ilişkin hızlıca bir çalışma yürütülmelidir.

·       Anayasa tartışmalarına müdahil olunmalı, özellikle sendikalara ilişkin sınırlayıcı, iç işleyişi belirleyen yasal düzenlemelere karşı fiili meşru hatta ısrar edilmelidir.

·       Fiili meşru hatta mücadele hattı yeniden kararlaştırılmalıdır. Buna uygun ilişki ve eylem-etkinlik çalışmaları yürütülmelidir.

·       Kamu emekçilerini sendikalardan ve örgütlenmede uzaklaştıran baskı, soruşturma,  güvenlik soruşturması, mülakat ve KHK’lara karşı kararlı ve sürekli bir mücadele yürütülmelidir.

·       Yönetimlere katılım konusunda yaşanan şube ve özellikle genel merkez yönetimlerde temsille sınırlama anlayışını aşmak için, karar organları olan meclisleri işler hale getirmek ve doğrudan katılımın önünü açacak mekanizmanın geliştirilmesi gerekir.

·       Dünyada ve Türkiye’deki politik duruma ilişkin ortak tartışmalar yürütmek ve geçmiş birikimde göz önünde bulundurularak önümüzdeki dönem emek-demokrasi-barış- özgürlükler alanına ilişkin bir tutum belirlenmelidir. Bunun eylem ve etkinliği geliştirilmelidir.

·       Ulus devleti aşmayan, kalkınmayı merkezine oturtan sınıf hareketinin gündeminde ekoloji yer almamıştır. Geleneksel yapısı ile erkek egemen niteliğini aşmayan emek hareketi aynı zamanda güçlü eril ögeleri barındırmıştır. Bu durum emek hareketinde olması gereken demokrasi, kadın özgürlükçü ve ekolojik zemini kaydırmıştır. Önümüzdeki dönem açısında da yeni bir emek hareketi yapılandırmasında kadın hareketi öncülüğünde ve kadın direnişçiliği/anti patriyarkal eylem çizgisi esas alınmalıdır.

·       Toplum ve emek karşıtı tüm milliyetçi, gerici ve eril zihniyetle mücadele edilmeli, buna uygun örgütsel yapılar kurulması için tartışmalar yapılmalıdır.

 

Biz HDK’li kamu emekçileri olarak;

·       Kamu emekçiler hareketinin birikime sahip çıkarak önümüzdeki dönem bu mücadeledeki sorumluluğumuzu yerine getirmek için kararlılığımızı ifade ediyoruz.

·       Yukarıda sözü geçen konularda HDK’nin genel perspektifine uygun olarak çalışma yürüteceğiz. Belirlenen ilkelere bağlı kalarak ortak yürütme iradesi ortaya koyarak HDK Emek Meclisinin etkili kılmaya çalışacağız.

·       HDK’li Kamu emekçileri olarak bir araya gelişimiz birlikte yol yürüdüğümüz diğer dinamiklerin karşısında olmayı ifade etmemektedir. Tam tersine yeni yaşam için HDK formunda bir araya gelenlerin bu ortaklığı HDK düzlemi dışında kalanlarla daha güçlü bir paylaşıma ve ortaklığa dönüştürmeyi hedeflemekteyiz. HDK düzleminde bir araya gelmek dışlamayı değil güçlü yeni birlikteliklerin oluşmasını hedefler.

·       Emek hareketi için yaşamsal önemi bulunan tartışmaların sendika kongre süreçlerine daraltılması ve araçsallaştırılması eğilimini yanlış yaklaşım olarak görmekteyiz. Esas olan bu tartışmalarla önümüzdeki dönem emek hareketinin mücadele perspektifini inşa etmek ve eylem çizgisini güçlendirmektir.