27 Şubat tarihinde İstanbul'da, "Örgütleniyoruz, Direniş ile Büyüyoruz" şiarı ile toplanan HDK Kadın Genel Meclisimiz aşağıdaki saptamalarda bulunmuştur.
Örgütleniyoruz, Direniş ile Büyüyoruz!
HDK Kadın Meclisimiz; HDK 1.Dönem Genel Meclis üyemiz, yaşamını sosyalizm ve kadın özgürlük mücadelesine adayan Sultan Seçik'in acı kaybından büyük bir üzüntü duyarak, başta işkencecilere karşı olmak üzere, yaşamın her alanındaki dik duruşunun mücadelemize ışık olduğunu vurgulamaktadır.
Saray ve AKP iktidarı Türkiye ve Kürdistan'da çok kapsamlı bir plan çerçevesinde, başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklar ve İnançlar, hak arayanlar, işçiler, yoksullar, LGBTİ'ler, Aleviler, ekolojistler ve kadınlar üzerinde bir savaş politikası işletmektedir. Buna bağlı olarak; basın yayın ve gazeteciler üzerindeki baskı ve yasaklamaların devam ettiği, son olarak da savaş medyasının karşısında halkın doğru haber alma imkanlarından olan İMC TV’nin kapatılmasının bu planın bir parçası olduğu ve bunun kabul edilemez olduğunu belirtmekteyiz.
Bir soykırım planı çerçevesinde, başta Saray ve AKP olmak üzere devletin bütün birimlerince hazırlanan “Çöktürme ve Master Planları kapsamında, Kürdistan'daki abluka bölgelerinin bombalandığını, Sur, Silopi, Cizre gibi Kürtlerin yaşadığı topraklarda yüzlerce kadın ve çocuğun katledildiğini, ablukaların ve sokağa çıkma yasaklarının bilfiil bu plan çerçevesinde yürütüldüğünü görüyoruz. Unutulmamalıdır ki; bu plan kapsamında Cizre'de 200'e yakın yurttaşımız günlerce yaralı halde enkaz altında bekletilmiş, acımazsızca katledilmişlerdir. Üstelik, Ekin Wan örneğinin bir benzeri tekrar Cizre'de yaşatılarak, kadın bedeni büyük bir aymazlık içinde teşhir edilmiştir. Bizler HDK Kadın Meclisleri olarak bu teşhirin, devletin yükselen kadın direnişine yönelttiği öfkesi olduğunu biliyor ve direnişi giyindiğimizi bir kez daha deklare ediyoruz. Bütün bu savaş konsepti içinde, direnen kadınlara özel olarak açılan savaşta kaybedilen; Seve, Pakize, Fatma, Günay, Dilek, Dilan, Yeliz ,Şirin ve Özgecan şahsında da erkek şiddetini ve katliamlarda kaybettiğimiz arkadaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Aynı şekilde; bir diğer özyönetim talebi ve Gezi ruhunun devamı olan Artvin-Cerattepe Direnişini sahipleniyor, sermayeye karşı doğanın ve onurun savaşımını yürüten, polis şiddetine karşı barikatlarda, alanlarda, eylemliliklerde en önde duran kadınları selamlıyoruz.
Özellikle Alevi kadınlara, genelde bu devletin dayattığı inanç sistemi içinde olmayan tüm kadınlara karşı geliştirilen; ayrımcı, taciz içeren dili teşhir ederek, asimilasyoncu politikalara, sahte açılımlara karşı halkların ve inançların eşitliği ve özgürlüğü doğrultusunda direnişimizi yükseltiyoruz.
Erkek egemen iktidar bize yaşam hakkı tanımazken kadın katliamlarını sonlandırmak bir yana dursun yaygınlaşmasını ve sistematikleşmesini sağlamaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, kadın cinayetlerini "algıda seçicilik" olarak görürken kadınlar işkence yöntemleri ile katledilmeye, cinsel şiddetin meşru görülmesi sonucu intihar ederek yaşamlarına son vermeye devam etmektedir. Henüz lise öğrencisi olan Cansel Buse Kınalı'nın, tecavüzcüsü olan öğretmenin korunması sonucu intiharı da apaçık bir katliamdır. Erkek devletin kadınları korumazken öz savunmalarını yapan kadınları müebbetle yargılaması da kadına karşı tutumunun açık beyanıdır. Nevin, Çilem ve Yasemin katliamlara, tecavüzcülere karşı yaşamlarını savunan kadınlardır, DİRENİŞLERİ MEŞRUDUR, HAKTIR!.
Kadına karşı "müjde" diye duyurduğu torba yasalarla da emek sömürüsünü katmerlendiren Saray ve AKP iktidarı, kadını anne kılmanın yanı sıra; ucuz emek gücü olarak da sömürmekte, esnek, güvencesiz ve sigortasız çalışmayı kadına tek seçenek olarak sunmaktadır. Kıdem Tazminatı yasaları, Özel İstihdam Büroları aynı zamanda kadın işçilerin yaşamlarını oldukça zorlaştıracaktır. Kadın Meclisimiz, emeğin özgürleşmesi için mücadelesini sürdürecektir.
Bütün bu tablo karşısında HDK Kadın Meclisleri olarak; direnişi büyütmek, örgütlenerek birlikte örgütlemek, kadın aklını, rengini siyasete kazımak ve kadın özgürlükçü bir toplum yaratmak ana hedefimizdir. Mahallelerde kuracağımız kadın meclisleri, özyönetimleri ile, HDK Kadın Meclisleri aracılığıyla erkek egemenliği ve kapitalizme karşı direnişimizi büyüteceğiz.
Yaklaşan 8 Mart üzerine;
HDK Kadın Meclisimiz bütün bir yıl boyunca yürüttüğü kadın özgürlük mücadelesini 8 Mart’ta alanlara taşıma hazırlığını sürdürüyor. "Erkek-Devlet Şiddetine Karşı Yaşamı Savunuyoruz” şiarı ile; kadın kurumları, platformlar, feministler, sosyalist kadınlar, her inançtan, her dilden tüm kadınlar ile birlikte miting alanlarında, EMEĞİMİZ, BEDENİMİZ, YAŞAM HAKKIMIZ, BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK mücadelesi için HDK Kadın Meclisi imzası ile yer alacağız.
Kürdistan'da kadınlara ve halklara karşı yürütülen savaşa karşı BARIŞ şiarımızla 1 Mart'ta, Kürdistan'da; Seve, Pakize ve Fatma'nın katledildiği yer olan Silopi'de başlayacak 8 Mart eylemliliklerini destekleyeceğiz; Türkiye'de de 8 Mart mitinglerinde kitleselleşerek, direnişin yükseltilmesi ve baharın umutla örülmesi için alanlarda, mücadelede olacağız!
Yaşasın Kadın Dayanışması
Jin Jiyan Azadi
HDK Kadın Meclisleri