Covid-19 pandemi koşulları altında toplanan meclisimiz, içinden geçmekte olduğumuz sürece dair güncel gelişmeleri değerlendirerek, önümüzdeki döneme dair yönelimini belirledi ve çeşitli planlamalar çıkardı. Toplantımız, 27 Haziran tarihinde, 20 kadının katılımı ile online olarak gerçekleşti.
İdeolojik ve siyasal hegemonyasını her geçen gün kaybeden AKP-MHP İktidar Bloku, faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme sürecinin ilerletilmesinin önünde engel olarak gördüğü demokratik direniş odaklarını tasfiye etmeye çalışmaya devam ediyor. Hegemonya krizi içerisinde olan iktidar bloğu içerde ve dışarda herkesle savaş haline girmiştir. Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran siyasal iktidar baroları kendisine bağladığı “adalet” düzenini sakatlayan bir bariyer olarak görmektedir. Muhalefetin tüm kesimlerine dönük saldırılar odalara ve barolara dönük yeni düzenleme girişimleri muhalefeti etkisizleştirme amacı taşımaktadır. AKP-MHP İktidar Bloku bu saldırılarla faşizmi kurumsallaştırma ve yerleştirme hedefinin artarak sürdüğünün göstergesi olup, aynı zamanda faşizmin korporatizm anlayışının da görünen yüzüdür.
AKP MHP İktidar Bloğu savaşa ayrılan paralar ve güvenlikçi politikalarıyla pandemi sürecini yoksullara ödetmeye çalışırken bir yandan da savaşa ve güvenlikçi politikalarına bütçe ayırmaya devam etmektedir. Kadınların örgütlü gücüne dönük saldırılar, iktidarın yaşadığı krizin en önemli emarelerinden birisidir. Bekçiler ile ilgili düzenleme, infaz düzenlemesi ile derinleşen adaletsizlik, istismar yasası ile ilgili hedeflenen toplumsal dizayn iktidarın yeni dönem kodları olmakla birlikte örgütlü kadın mücadelesini etkisiz kılmaya dönük hamlelerdir.
Muhalefete dönük her türlü saldırıyı kendisine mubah gören AKP iktidarı kadın düşmanı siyasetini de arttırarak devam ettiriyor. Covid-19 ile cezaevlerinde korunmasız bir şekilde yüz yüze bırakılan binlerce kadın siyasi tutsak adeta ölümle baş başa bırakılmaktadır. İktidarın savaş konseptinin kadın mücadelesine yansıması baskı, gözaltı, şiddet ve katliam olarak devam etmektedir. Paris katliamı, Suriye Gelecek Partisi başkan yardımcısı Hevrin Xalef cihatçı çeteler tarafından öldürülmesi, Kobane’de kadın mücadelesi yürüten 3 kadın aktivistin öldürülmesi, şiddet ve cinayetlerin hız kesmeden devam etmesi, kayyımlarla beraber kadınlara, emekçilere, ezilenlere, halkın iradesine darbe yapan iktidar, kadın kurumlarını kapatmakta ve kurum yöneticilerini gözaltına almaktadır. Önce Rosa Kadın Derneği’ne saldırmış, bugün de DTK’ya yapılan operasyon ile tabelaları indirilmiş, yayınları toplatılmıştır. Bu operasyonda çoğunluğunun kadınların olması da iktidarın kadınları düşman gördüğünün göstergesidir. Bu düşmanlığı da işkenceyi meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bugün TJA aktivisti ve aynı zamanda HDP Yerel Yönetimler Kurulu Üyesi Sevil Rojbin Çetin, Tem polisleri ve Özel Harekatçılar tarafından işkenceye uğramıştır. İşkenceciler derhal görevden alınıp yargı önüne çıkarılmalıdır.
Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Sokakta, evde, hayatın her alanında işkenceyi bir yönetim biçimi olarak dayatanlar kaybedecek. Kadınlar, ezilenler ve direnenler işkenceye karşı yılmayacak, kazanacak.
Pandeminin başlaması ve farklı coğrafyalara hızla yayılması sonucunda, pandemi öncesi var olan toplumsal, siyasal, ekolojik ve ekonomik kriz daha da derinleşmiştir. Milliyetçiliği, muhafazakârlığı, rantı, ekolojik yıkımı ve savaş politikalarını arkasına alarak beslenen ve uygulanan patriyarkal kapitalizmin bir yaşama/yaşatma değil şiddet ve öldürme sistematiği içerisinde işlediği ortaya çıkmıştır. Süreç, yaşamı üreten faaliyetlerin, yaşatmaya ve dayanışmaya dayanan ancak sistem tarafından sürekli değersizleştirilen işlerin önemini göstermiş, yaşamı değil kârı öncelemenin ağır sonuçlarını ortaya koymuştur. Şüphesiz bu ağırlaşan krizler, hem sistemin kadın kimliği, emeği ve yaklaşımının karşıtı olarak konumlanışlarının bir sonucudur hem de cinsiyet eşitsizliğini ve kadın yoksulluğunu şiddetlendirerek kadınların hayatını daha da zorlaştırmaktadır.
Biliyoruz ki, ekonomik kriz derinleştikçe eşitsizlik artmaktadır. Ancak bunun karşısında biz kadınlar direncimizi ve mücadelemizi yükselteceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Kadının görünmeyen ama ses yükselten emeği kapitalist sistemin çarklarına teslim olmayacaktır. Kadınlar şiddetsiz, eşit ve özgür bir dünyayı kadınların dayanışmasıyla kuracaktır.
Halkların Demokratik Kongresi Kadın Meclisleri, pandemi koşullarında artan baskı, denetim, yoksulluk, şiddet ve iş yükü ile hayatları kuşatılan tüm kadınlara yalnız olmadığını hatırlatmak, hep birlikte güçlenmek için "Kadın Dayanışması Her Yerde" diyerek, temas edebileceği tüm kadınlarla birlikte Kadın Dayanışma Masalarını kurmaya başlamış, bu çalışmayı mümkün olduğunca genişletmeyi karar altına almıştır.
Halkların Demokratik Kongresi Kadın Meclisleri olarak, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın da son bulduğu eşit, özgür günlere olan inancımızla Onur Haftası’nı kutluyoruz.
Tüm bunlarla beraber adil yargılanma hakkı için ölüm orucunu sürdüren Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal’ın adil yargılanmaları önündeki tüm engellerin kaldırılmasını ve serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.
Halkların Demokratik Kongresi
Kadın Meclisleri