Anadolunun her yerinde, dereler ve vadiler (su havzaları) sermaye birikimine hızlıca sokulmaya çalışılarak yaşam ve doğa yok olma tehdidi altına alınırken, kentlerde uygulamaya konulan “kentsel dönüşüm” adı altındaki sermaye projeleriyle insanlar yıllardır yaşadıkları mekanlarından, evlerinden barklarından Beşiktepe ve Önen ’in belirttiği gibi sökülüp atılmak istenmektedir. “Sadece İstanbul’da 650 binden fazla evin yıkımı, 3 milyon insanın yerinden edilmesi söz konusudur. Bu sürece karşı koyabilmemiz için önce bu süreci tüm boyutlarıyla ortaya çıkarmamız gereklidir.
Kent mekanlarının metalaştırılarak sermayenin birikim mekanı haline getirildiği günümüzde, sömürüye dayanan bir kentsellikten, insanoğlunun hak ettiği bir kentselliğe olan yolun açılması, sermayenin değil insanlığın yararına bir dönüşümün gerçekleştirilmesi, tüm sürecin sona erdirilmesinin biricik yolu olarak görülmektedir.
Bunun için kentlerin ve doğal çevrenin değişim değerini değil kullanım değerini esas alan politikaları geliştirmek ve mücadele etmek hepimizin tarihsel bir görevdir” (Önen Y. ve Beşiktepe C.,2012) .
Bu görevi üstlenmiş olan HDK ekoloji komisyonu 30 Haziran 2012 tarihli kentsel dönüşüm çalıştayında;
Kentsel dönüşümün insanları topraktan doğadan koparıp, yaşadıkları alanın onda biri (örneğin 300 bin metre karelik alanda yaşayan insanları 30 bin metre karelik alana sıkıştırarak) büyüklükteki apartman dairelerinde yaşama zorlayan uygulamalar; kültürsüzleştirme ve mülksüzleştirme projeleri olduğu ve kültürel yapıların hızla dağıtılarak gettolar oluşturulmaya çalışıldığı,
Bu projeler ile hayatımıza, yaşam ortamlarımıza kastedildiği, sitelerle sokak çocuklarının ayrıştırıldığı,
İstanbul’da Derbent’te, Esenler’de, İzmir’de 5,000 hektar alan, 26 mahalle; Ege Mahallesi, Alsancak, Roman Mahallesi, Kadifekale ve diğerleri, boşaltılıp halkın kentten sürgün edilmek istendiği belirtildi.
Yerelde bu sürgünle karşı karşıya olan halk kentsel dönüşümün kapitalist saldırı olduğunu, AKP ya da CHP belediyelerinin bu politikalarda uzlaştıkları açıkça ifade etti.
Toprak üzerinden bir rant ve iktidar alanının oluşturulduğu, bunun zihinlere yerleştirilmesi gerekliliği, KHK (kanun hükmünde kararname) ler ile bu merkezileşmiş erkin pratiğe geçirildiği belirtildi.
Kentlerde halkın evlerden sökülüp atıldığı gibi küçük imalatçılarında bu bölgelerden sökülüp atılmaya çalışıldığını buna karşı küçük esnafla birlikte küçük imalatçıların haklarını ve çalışma ortamlarını sağlıklı bir biçimde sürdürmelerini sağlamak gerekliliği,
Çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle, kentsel dönüşüm politikalarına karşı hukuki kazanımların imkansız hale geldiği, bu nedenle halkın haklarının neler olduğunu çok iyi anlatmak ve yaşam alanlarının dönüşüme değil yenilenmeye ihtiyacı olduğu vurgusuyla sürece müdahale etmek gerekliliği,
Pragmatik, yararcı bir yaklaşımdan uzak durup, yaşam ve barınma hakkı üzerinden birlikte ele ele yürünmesinin önemi,
Mahallelerde parti farklılığını öne çıkarmadan namuslu muhtar ve kitle önderleri ile birlikte olunması ve dayanışılması,
Kentlerde yaşayanların yaşam alanlarını koruma adına mücadele ve direniş içinde oldukları Anadolunun pekçok yerinden gelen temsilciler tarafından aktarıldı.
HDK olarak mücadeleyi büyütmenin, gençlere ulaşmanın ve mücadeleleri birleştirmenin önemi vurgulandı.
Açıktır ki sağlıksız koşullarda ve zar zor yaşamını sürdüren halk kentsel dönüşüm adı altında borçlandırılarak sistemin kölesi haline getirilmek istenmektedir. Çevreci olarak gösterilen TOKİ nin yaptığı evlerin Başıbüyük’te olduğu gibi çöktüğü belirtildi. Bu durumu açığa çıkarıp Anadolunun her yerinde yaşananları ve uluslar arası örnekleri her yerde paylaşılması gerektiği belirtildi.
HDK olarak;
Kadın sığınmaevi, çocukevi, yeşil alanlar, afet, kentsel dönüşüm, maden, 2B için sözümüz ve görüşümüz net olarak ortaya koymalıyız
Hazırlanmış olan projelere yönelik pazarlık yapmak, planlama yerine yaşam alanlarımızı savunmalıyız. Mahallelerde bölünmemeli, sermaye ve yandaşları ile pazarlığa oturmamalı, bölünmemeliyiz.
Biz barınma hakkı üzerinden herkese sağlıklı konut hakkını savunmak durumdayız. Yıllar önce gelip mahalleler yaratmış ve bu mahallelere yerleşmiş olanların artık hak sahibi olduğunu savunmalı ve söylemeliyiz.
HDK bu mücadelede mücadelenin birleşeceği tek merkezdir. Bunu görünür kılmalıyız.
HDK olarak kentsel dönüşüme karşı yapmaya çalışacaklarımızda, sermayenin ve iktidarın hızını aşan bir çalışmaya ulaşmalıyız. Bizler bir taraftan bu ranta karşı mücadele ederken, diğer yandan halkla buluşmalıyız.
Bir izleme mekanizması oluşturmalıyız. Bilgiye ulaşıp hızlıca yaygınlaştırmalıyız
Ekoloji alanında mücadele edenler terörist olarak suçlanmaktadır ve suçlanmaya devam edileceği açıktır. Yaratılmaya çalışılan yasalarla güçlendirilen korku ve sindirme politikalarına karşı hazırlıklı olmalıyız.
Marx’ın dediği gibi “kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser”. Halk göç ile İstanbul’a sürüldü. Şimdi de kent dışına sürülmek isteniyor. Nazım Hikmet diyor ki “tahtakurusunun adını değiştirerek, onu güzelleştiremezsin”.
• Kenti yerinde dönüştürdüğü iddiası ile ve alternatif sağlıklaştırma projesi olarak gösterilen Kentsel Dönüşüm, “Toplumsal ve kentsel yenilenme” projeleri sermayenin yeniden üretilmesidir.
• Bu projeyi desteklemek için çıkarılan Kentsel dönüşüm yasası da bir mülksüzleştirme geleceksizleştirme yasasıdır.
• Kentsel dönüşüm, sınıfların kentsel mekânda yeniden dağılımıdır. Kent mekanı içinde ve çevresinde var olan doğal alanların da kullanıma ve rant a açılma projesidir.
Kentsel dönüşüme karşı dururken;
• Evrensel hak ve değerlere sahip çıkıyoruz
• insanı özne alıyoruz.
• Sağlıklı ve güvenli yaşam alanları istiyoruz.
• Barınma hakkını kullananlardan vergi alınmaması gerektiğini ve
• Kamu kaynaklarının eşitlik ve adalet çevresinde kullanılmasını savunuyoruz.
Mülksüzleştirme ve geleceksizleştirme projelerine ve uygulamalarına karşı sözümüzü örgütlenme zeminlerinde söylemeye devam edeceğiz.
Kentsel dönüşüme karşı verile(n)cek mücadele siyasi bir mücadeledir. HDK olarak siyaseti toplumsal kesimlerin kendi taleplerini siyasallaştıracakları süreci örmeliyiz:
Barınma hakkı en temel insan hakkıdır. Kentsel dönüşüm gibi mülksüzleştirme geleceksizleştirme projeleri ve yaptırımlarına karşı verilecek mücadele halkın meşru mücadelesidir.
Kentsel dönüşüm ile ilgili ve sermayenin tehdidi altındaki doğayı suyu ve yaşamı savunacağımız çalışmaları yaparken örgütlenmeye önem veriyoruz. Mücadelenin örgütlü olarak başarılacağına inanıyoruz. Bu nedenle çalışmalarımızı örgütlenme komisyonu ve ilçe meclisleri ile koordineli yürütmeyi sürdürmeyi, gerekirse yerellerde halk komiteleri kurulmasını önemsiyoruz.
HDK meclislerinin temel mücadele alanlarından biri olarak “Kentsel dönüşüm” sorunu meclis toplantılarında sürekli gündeme alınıp mücadele büyütülmelidir.
Mücadeleyi verecek olan yerellerdir, bilenler değil. Bize dayatılan projelere karşı alternatif üretmemeli neden karşı olduğumuzu net söylemeliyiz. Yerelden bilgiyi net almalıyız. Kendi içimizde toplantılar yapmalıyız. Toplantıları kayda almalı, bilgiyi paylaşabilmeli, dokümanları, kayıtları her yere ulaştırabilmeliyiz.
Kentsel Dönüşümle ilgili pankartlar hazırlamalıyız
HDK Ekoloji Komisyonu olarak Kentsel dönüşümle ilgili bilgiyi ve uygulamaların yaşandığı yerellerdeki gelişmeleri paylaşacağımız, benzer sorunu yaşamış olanların yaşanmışlıklarını aktaracakları halk toplantıları, çalıştay ve forumlar yapmaya devam edeceğiz. İlkini yaptığımız çalıştayı Kentsel Dönüşüm tehdidi altındaki yerlerde bölge toplantıları olarak yapmayı sürdürecegiz.