Hükümetin, Sayıştay’ın denetim raporlarını devre dışı bırakarak Meclis’e sunduğu 2013 Bütçesi, AKP’nin ülkeyi nasıl yönetmek istediğine dair çok önemli bir örnek daha oluşturuyor. AKP Hükümeti, denetim ve şeffaflığa ilişkin eleştiri ve uyarıları duymuyor veya ciddiye almıyor. Ancak diktatörlüklerde görülebilen bir yaklaşımla mali ve idari konularda hesap vermeyi ret ediyor.
Şeffaflık, halka açık olma, yasakları, yolsuzlukları ve yoksulluğu kaldıracağı iddiasıyla halktan oy alan AKP, şike yasası, kamu ihale kanunu, Deniz Feneri davası gibi gelişmelerde uyguladığı yöntemleri, artık devlet yönetme ve bütçe onaylatma yöntemi haline de getirmiş bulunuyor. Eleştirileri bastıran, halkın katılımını ve denetim hakkını yok sayan ve demokratik olmayan uygulamalarla Meclis çoğunluğuna dayanarak yöneten bir anlayış kendini bir kez daha açığa vuruyor.
Denetim olmadığı için meşruiyeti de tartışmalı olan 2013 bütçesi emekten ve halktan yana değil, sermayenin ve egemenlerin çıkarlarına endekslenmiş bulunuyor. Bu bütçe AKP’nin hizmetinde bulunduğu sermayeye kaynak aktardığı bir bütçedir.
Ekonomisi düşük ücretlerle, iş cinayetleriyle, güvencesiz çalışmayla, kamu olanaklarının peşkeş çekilmesiyle büyüyen Türkiye’de insanca yaşam ve çalışma koşulları hiç de iç acıcı değil. Halkın, işçi ve emekçilerin, ezilen ve sömürülen milyonların, eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal güvenlik, barınma ve sağlıklı gıda haklarının gözetilmediği bir bütçeyle karşı karşıyayız. Tarım ve hayvancılık alanlarında eskisinin de gerisine düşen, iş ve istihdam gibi ihtiyaçları yok sayan, hatta daha da kısıtlanmasına yol açacak rantı gözeten ve teşvik eden bir bütçeyle karşı karşıyayız.
Sadece çalışanları değil, onların ailelerini ve milyonlarca yurttaşı ilgilendiren asgari ücret konusunda insanca bir artış sağlamayı, açlık sınırı olan ücretin üstüne çıkmayı bile öngörmeyen bir bütçenin, halkın, işçilerin, emekçilerin, ezilen ve sömürülen milyonların bütçesi olduğu iddia bile edilemez.
Bu bütçeyle adaletsiz vergi sistemi sürdürülüyor. Artan dolaylı vergilerin, dinmeyen zamların, yok derecesinde bulunan sosyal harcamaların bu haliyle devam edeceği görülüyor. Bölgeler arası eşitsizliği, gelir dağılımındaki adaletsizliği, yokluğu ve yolsuzluğu arttıran AKP Hükümeti, işçi ve emekçileri sadece düşük ücretlerle değil, tüm zorunlu tüketim maddelerine uygulanan yüksek vergilerle de soyup soğana çeviriyor.
AKP Hükümeti, bu bütçeyle yoksulluğu, işsizliği, gelir dağılımındaki uçurumu ve adaletsizliği, eşitsizlikleri ve bunlara bağlı olarak baskıyı ve zorbalığı, şiddeti ve saldırıları daha da arttıracağını gösteriyor.
2013 bütçesi, sadece matematik sonuçlarıyla değil, zihniyeti itibariyle de AKP’nin bundan sonra nasıl bir ülke ve yönetim tahayyül ettiğini gösteriyor.
Devletin denetimden kaçırdığı ve yasal olmayan faaliyetlerini finanse ettiği örtülü ödeneğe ayrılan ve son dört yılda ikiye katlanmış olan payın dudak uçuklattığı bir bütçeyle karşı karşıya bulunuyoruz.
Temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiği; kendileri gibi olmayanların din, vicdan ve inanç özgürlüğünün yok sayıldığı; anadilinde eğitim ve öğrenim hakkının bulunmadığı, yurttaşlar arasındaki eşitsizliğin ve ayrımcılığın ayyuka çıktığı günümüzde, AKP’nin bu bütçesi, mevcut durumu sürdürmeye, silahlanmayı ve çatışmayı arttırmaya, savaş hazırlıklarına yönelik bir bütçe olarak dikkat çekiyor.
İstihbarat teşkilatına, emniyet güçlerine, askerlere ayrılan bütçe payları arttırılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’deki farklı inanç ve kültürleri gözetmeyen eşitsiz yapısı ve hizmet anlayışına rağmen 11 bakanlığın bütçesini geride bırakan bir paya ulaşıyor. Halktan toplanan vergiler ve yağmalanan kamu olanakları bol kepçe dağıtılıyor.
Kürt sorununda eşit haklara dayalı demokratik ve barışçı bir çözüm için adım atmak yerine, çatışmayı ve silahlanmayı sürdüren, kamu kaynaklarını 30 yıldan fazladır savaşa yatıran; Suriye’ye yönelik askeri müdahale hazırlıkları için Türkiye’yi NATO’nun ve emperyalist ülkelerin hava ve kara kuvvetlerindeki karargahı haline getiren, İncirlik ve diğer üslerin sökülüp atılması yerine, Kürecik Üssü, patriot füzeleri ve THAAD saldırı füzelerinin konuşlanmasına ve tahkimine kafa yoran AKP Hükümeti, bu bütçeyi de bir savaş bütçesi olarak tasarlıyor.
Halkların Demokratik Kongresi olarak, insanların sağlık, eğitim, ulaşım, sağlıklı gıda, barınma ve sosyal hakları için mücadelemizi sürdüreceğiz. Kamu hizmetlerinin ayrımsız olarak ve ücretsiz sunulduğu; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alındığı bir kamu düzeni taleplerimiz için mücadele edeceğiz. Silahlanmaya, savaş yatırımlarına ve harcamalarına, örtülü ödeneğe, imtiyaz yaratan tüm harcama kalemlerine karşı mücadelemizi devam ettireceğiz.
Tüm yurttaşların eşit ve özgür yaşadığı, iş sahibi olduğu, hiç kimsenin geceleri aç yatmadığı, açıkta kalmadığı, insan onuru ile bağdaşır bir yaşam anlayışının egemen olduğu bugünü ve geleceği garanti altına almayan hiçbir bütçe halkların bütçesi olamaz.
HDK Yürütme Kurulu
14 Aralık 2012