HDP'nin yürüttüğü “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında HDK, DTK, DBP ve HDP'nin oluşturduğu heyet Mersin'de ziyaretlerde bulundu. "Demokratik Siyasete ve Kurumlara Yönelik Saldırılar Karşı Dayanışmayı Büyütüyoruz" şiarıyla düzenlenen halk buluşmasına HDK Eşsözcüsü İdil Uğurlu, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz katıldı.
BAYINDIR: KÜRTLER ÖZGÜRLÜĞE YÜRÜYOR
Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) temsilcileri ile halkın yoğun katılım gösterdiği konferansta, heyet alkışlarla karşılandı. Konferansta ilk olarak söz alan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, 1 Haziran’la birlikte demokratik siyaset ve kurumlarına yönelik saldırılara karşı alanlarda olduklarını söyledi. Ortadoğu’da derinleşen krize değinerek, bunun kapitalist kriz olduğu değerlendirmesinde bulunan Bayındır, “Avrupa, Afrika ve Asya’ya kadar siyasi, ekonomik değişiklikler yaşanıyor. Bizim asıl mücadelemiz bunlara karşı. Çünkü kapitalist sistem halklara karşı bir sistem. Şimdiye kadar kapitalist sisteme karşı alternatif bir sistem açığa çıkmadı. Ortadoğu’da siyasi ve toplumsal tek alternatif Demokratik Modernitedir. Rojava’da 2011’de hayat bulan alternatif model, kadın öncülünde başladı ve devam ediyor. Ortadoğu ve dünya halklarına umut veriyor. Bu umut, Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifi ile gerçekleşti” dedi.
Kürt halkının 21. Yüzyılda özgürlüğe doğru yürüdüğünün altını çizen Bayındır, “Kürt halkı 21. Yüzyılda büyük bir fırsat yakaladı. Ancak varlığını Kürtler üzerinde inşa eden devletler, bu dönemde de Kürtleri parçalamaya devam ediyor. Askeri, siyasi ve toplumsal saldırılarını sürdürüyorlar. Rojava’ya saldırılarını sürdürüyor. Ortadoğu’da Rojava statüsünü yok etmek istiyor. Farklı amaçlar öne sürüyor ama temel amacı Kürt halkının statüsünü ve özgürlüğünü ortadan kaldırmak istiyor. Ekonomik, siyasi bütün imkanlarını Kürt karşıtı politikalara harcıyor” diye belirtti.
‘AKP BÜTÜN GÜCÜNÜ KÜRT SALDIRILARINA HARCIYOR’
Türkiye’nin Federe Kürdistan’ın Heftanîn bölgesine yönelik operasyonuna dikkati çeken Bayındır, operasyonlarla Federe Kürdistan Bölgesi’nin statüsünün yok edilmek istendiğini söyledi. Türkiye’de de Kürtlere yönelik baskı ve saldırıların sürdüğünü vurgulayan Bayındır, “AKP-MHP faşist iktidarı 2015 sonrasında her alanda bütün gücünü Kürt saldırılarına harcıyor. AKP-MHP faşist iktidarı da biliyor ki, Kürtler Ortadoğu’da özgürlük ve statü sahibi olacaktır. Bu statü Ortadoğu halklarına da umut verecektir. Kürt halkının yarınları özgürlükler olacaktır. Bu nedenle her alanda Kürtlere yönelik kirli politikalar yürütüyorlar. Her şeye rağmen bizler güçlüyüz, inançlıyız” diye konuştu.
‘KÜRT HALKINI TESLİM ALMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Saldırıların yanı sıra iktidarın Kürtlere yönelik uygulamaya koyduğu özel savaş yöntemlerinin taciz ve tecavüzle sürdürüldüğünü ifade eden Bayındır, şöyle devam etti: “TSK, devletin tüm kurumları Kürt toplumuna yönelik kirli politikalar yürütüyor. Bugün taciz tecavüz kültürünü Kürt gençleri üzerinde uygulamaya çalışıyor. Kürt halkına onursuzluk dayatılıyor. Bu politikalarla Kürt halkını teslim almaya çalışıyorlar. Bu şekilde iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Halkımız, kurumlarımız, diline, kültürüne, toprağına sahip çıkmalı. Kürt halkı bu politikalara karşı uyanık olmalı. Her alanda, evimizde, sokaklarda, buna karşı tepki göstermeliyiz. Bu politikalara güçlü bir cevap vermeliyiz, birlikte mücadele etmeliyiz.”
KÜRTLER GÜNDEM BELİRLİYOR
Kürt partilerinin ulusal birliğin sağlanmasıyla Kürt dili, kültürü, varlığının korunması ve özgürlüğünün sağlanması için bir araya geldiklerini hatırlatan Bayındır, şunları söyledi: “Güney Kürdistan’da bazı parti ve kurumlar, ne yazık ki ittifaka karşı politikalar yürütüyor. Buradan uyarıyoruz: Kürt halkı önemli bir dönemeçte. Kürt halkının özgürlüğe bu kadar yakın olduğu bir süreçte. Bu yanlıştan dönün. Kürtler bırakın bugün Türkiye’nin siyasetini belirlemesini, Amerika’nın, dünyanın gündemini belirleyen bir konumda. Dünyada böyle bir noktadayız. Her alanda yüz yıldır direniyoruz, haklıyız. Kürt halkı geleceğini belirleyecek, özgürlüğüne ulaşacaktır. Kürt partileri ve kurumları da buna denk bir çaba içerisinde olmalıdır.”
UĞURLU: SAVAŞA KARŞI BARIŞI SAVUNACAĞIZ
Kürt sorununun çözümsüzlüğüne değinen HDK Eşsözcüsü İdil Uğurlu da sorunun çözümünün “Ortadoğu’ya nefes aldırmak” olduğunu söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin Kürt sorunun çözümsüzlüğünde en büyük engel olduğunu anımsatan Uğurlu, bu nedenle tecride karşı mücadele yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
İpek Er’in tecavüz faili Musa Orhan’ın salıverilmesine tepki gösteren Uğurlu, şunları söyledi: “Devlet hem tecavüzün yolunu açtırdı hem de serbest bıraktı. Katilleri, tacizcilerin önünü açtı. Eşitsiz İnfaz Yasası ile kadın katillerini, uyuşturucu baronlarını suç mahalline geri gönderdi. Ama Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız, gazeteciler, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ı ölüme mahkum etti. Pandemiyi muhalefete karşı silah olarak kullandı. Saraydan bir talimat verildi, yargı ona göre karar verdi.”
‘ÜÇÜNCÜ YOLU AÇMAYA KARARLIYIZ’
İktidarın politikalarına karşı örgütlü mücadele vurgusunda bulunan Uğurlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bunların akıl hocalarını gördük. Ama örgütlü bir halkın karşısında kimse duramaz. Bütün baskılara rağmen direnen bir Kürtler, Süryaniler, Araplar, Aleviler var, kadınlar var, gençler var. Bu yoldan Üçüncü Yolu açmaya kararlıyız. Bu topraklara barışı, özgürlüğü, ekolojik bir yaşamı inşa etmeye kararlıyız. Yolumuz zor, yüz yıldır yürüdüğümüz bir yolun devamını getireceğiz.”
GÜVEN: KÜRTLER YENİDEN DOĞDU
DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ise, İstanbul’da başlattıkları kent buluşmalarını İzmir’den sonra Mersin’de sürdürdüklerini dile getirerek, “Kürtler göçe zorlandı, köyleri yakıldı, koruculuk dayatıldı. Ama halkımız nerede olursa olsun, kültürünü, dilini korudu. Bu kadınların, annelerin sayesinde oldu” dedi.
Kürt halkının yüz yıldır büyük acılar yaşadığına sözlerine ekleyen Güven, “Skys-Picot ve Lozan’ın üzerinden 100 yıl geçti. Kürtler kendi kararlarını kendisi veriyordu. Kürtler parçalandı, asimilasyonun önü açıldı. Kürtleri de diğer halklar yok etmek istediler. Ancak Kürtler kendi topraklarında yeniden doğdu. Bir fidan gibi yeniden yeşerdi. Hiç bir zaman yok olmadık, her dört parçada da kendimizi koruduk. Her yerde Kürdüz, dilimiz de var, kimliğimiz de var. İsteseniz de istemeseniz de var. Her türlü bedeli de ödedik. Oturup düşünüyorlar, ‘ne yaptıksa yok edemedik’ diyorlar. Düşünen biz değil, onlar” diye konuştu.
‘SİYASET TIKANDI’
Türkiye’de siyasetin tıkandığını ifade eden Güven, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Birçok iktidar geldi geçti. Hepsi gitti, Kürt halkı yerinde, ayakta mücadele ediyor. Yeni oyunlar var. Yeni bir Lozan, Skys-Picot oyunu var. Biz de söylüyoruz, eskisi gibi bize yaklaşamazsınız. Kürt halkı adına karar alamazsınız. Artık bu mesele Türkiye’yi aştı, Ortadoğu meselesidir. Artık Sayın Öcalan’ın felsefesi üniversitelerde ders olarak veriliyor. İngiltere’de 4 milyon üyesi olan bir sendika Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için kampanya başlattı. Bunlar çok önemli. Devlet değiliz ama devletten daha çok gücümüz, bilgimiz var. Devlet nedir? Demokratik değilse, Türkiye gibi zulümden başka bir şey değildir. Ancak Demokratik Ulus modeli Ortadoğu’da hayat bulursa, herkes nefes alacaktır.”
‘ÖCALAN’A KOŞTULAR’
Kürtlerin, iktidarın tüm saldırılarına karşı mücadeleye devam ettiğini belirten Güven, şöyle dedi: “Devlet de soruyor. ‘Yapmadığımız zulüm kalmadı, köylerini yaktık, dışkı yedirdik, cenazesini kargoyla gönderdik, kaldırımlara gömdük. Hala nerden bu gücü buluyorlar’ diyorlar. Biz Sayın Öcalan’ın felsefesinin önemli bir felsefe olduğunu biliyoruz. 40 yıl boyunca şahsına dair bir şey yapmadan, halkına feda edilen bir yaşam var. 21 yılı tecritte geçen bir yaşam: ’21 yıl boyunca beni bırakın, gençlere bakın’ diyor. Bu şartlarda barışı sağlamış. Bu Ortadoğu için bir şanstır. Devlet zamanı geldi nefesi orada aldı. Kobanê döneminde de Sayın Öcalan’a koştular. Ama bugün tecritle ayakta kalmaya çalışıyorlar.”
‘ÖCALAN’IN BARIŞ PROJESİNDEN KORKUYORLAR’
AKP’nin Öcalan’ın barış projesinden korktuğunu ifade eden Güven, devamla şunları söyledi: “İktidarın barış, ortak yaşam projesi yok. Hiç bir projesi olmayanlar, olanları derdest etmeye çalışıyorlar. Bu tecridi Kürt kadınları, Kürt halkı olarak kabul etmedik. Sayın Öcalan şahsında bir bütün halka uygulandığını biliyoruz. Seyit Rıza, Şeyh Said’i yok ederken de böyle düşündüler. Başı dağıtırsak, gövdeyi yok ederiz dediler. Onların torunları dünyanın her yerinde ayaktalar, hiç bir şey bitmedi, biten onların iktidarları oldu. Kürtler ayakta kaldı. Şimdi sadece bu tecridin sadece Kürtlerin meselesi olmadığını herkese anlatmamız gerekiyor.”
AKP GİDİNCE KİM GELECEK?
Demokrasi güçlerine ortak mücadele çağrısını yapan Güven, şunları söyledi: “Tüm bunlara karşı birleşmek gerekiyor. O gün AKP-MHP’nin bittiği gün olacaktır. Buna gücümüz var. Yeter ki bir araya gelelim, ortak paydada buluşalım. Bu sorunları birlikte çözelim. Herkes AKP gitse de biz de rahat bir nefes alsak diyor. AKP gitti, DEVA mı, Gelecek mi, İyi Parti mi gelecek, ana muhalefette olan CHP mi gelecek?. Onların projeleri ne? Sürekli soruyoruz ama cevap alamıyoruz. Kürt sorununa dair hiç bir öngörüleri yok. Kürdistan’da afaki konuşmalar yapıyorlar. ‘Anadil haktır’ diyorlar. Kürtçe selamla işi çözeceklerini sanıyorlar. Ama hepsinin torbası boş. Kürt halkının bu söylemlere karnı tok. AKP’nin içinden çıkanlar AKP’den farklı bir siyaset yürütmez.
HALKLARIN ZAMANIDIR
CHP’nin bir çözüm üretmesi mümkün değil. Çağrımız, bu sözlerin altını doldurun. Kürt sorunu konusunda 5 ana maddeyi ortaya koyun. Bunu başarırsanız, amenna diyeceğiz. Ama öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Gerçekten bir projeleri yok. Hamaset yaparak, kimse bunlara inanmayacak. Bizim el ele vermemizin zamanıdır. Eğer bunu yapacaksa, halklar yapacaktır. O zaman hakların zamandır. HDP yürüyor, barolar yürüyor, sendikalar yürüyor. O zaman gelin hep beraber bu sorunun çözümü için cesur davranalım. CHP gibi ürkek yaklaşmayalım. Sorunu çözmek mümkün.
DEMOKRASİ KAYBEDİYOR
Biz yollardayız, DTK’nin kapısına mühür vuruldu, çalışma arkadaşlarımız çeşitli hukuksuz gerekçelerle tutuklandılar. DTK, HDK, TJA, HDP ve DBP olarak; biz bu kapatmalara, milletvekilliklerin düşürülmesine, yabancı değiliz. Kaybeden Türkiyenin demokrasidir. Hepimizin bunu korumaya, Türkiye’yi demokratik bir ortama taşıma sorumluluğumuz var. Bunu yapmak mümkün. Demokrasi bloğu oluşturmakla sorumluyuz. O zaman seçimler daha demokratik olur, Türkiye daha demokratik bir atmosfere kavuşur. Çok büyük acılar yaşadık, bu acılara rağmen ayakta kalmayı başardık. Özgürlüğümüz için bütün bedelleri göze alıyoruz. Ne olursa olsun, Türkiye demokratikleşecek, Kürdistan özgürleşecek.”
Yapılan konuşmalar ardından basına kapalı devam eden toplantıda, halkın görüş ve önerileri alındı.
(MERSİN/MA)