UNUTMAYACAĞIZ !

23.02.2019



23 Şubat, Çeçen ve İnguşların tarihindeki acı sürgünün yıldönümü... 23 Şubat 1944’te çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yaklaşık bir milyon kişi özel trenlere bindirilmiş ve meçhule gönderilmişti. Çeçenya Devlet Üniversitesi profesörlerinden Sharani Cambekov şunları anlatıyor: “Anavatanlarından sürülen bu insanlar, tarihsel belleklerinden de mahrum edildikleri bir süreç yaşadılar. 23 Şubat 1944’ten birkaç gün sonra Grozni’de el yazması eski eserler yakıldı. Dağlardaki asırlık kuleler dinamitle havaya uçuruldu. Sadece Daryal Geçidi’nde en az 300 kule yok edildi. Atalarımızın mezarları yerle bir edildi ve o mezar taşları çeşitli inşaat ve yolların yapımında kullanıldı. 23 Şubat, Çeçen halkının tarihindeki en trajik günlerden biridir. Sovyetler Birliği ve Hitler arasında 1941’de başlayan savaş, Sovyet hükümetine, başından savmak istediği halklar üzerinde baskı kurmak için bahaneler de sağlamıştı. Halklar, hain ilan ediliyor ve yaşadıkları topraklardan koparılıyordu. Stalin, 1944’ün Şubat ayında, Çeçen ve İnguşların yaşadıkları topraklardan atılmaları görevini Lavrenti Beria’ya verdi. Lentil Operasyonu, 23 Şubat 1943 tarihinde saat 02:00’da ‘Panter’ parolasıyla başlatıldı. Sabah 06:00’da Stalin’in askerleri Çeçen ve İnguşların yaşadığı evlerin kapısını çalmaya başlamıştı. Cinsiyetlerine, yaşlarına ve geleneklerine bakılmaksızın tüm kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlılar tıklım tıklım vagonlara sıkıştırılmıştı. Zalimce bir acıya mahkum edilerek tıkıştırılmış insanlarla dolu vagonlar, 23 Şubat akşamı Kazakistan, Kırgızistan ve Batı Sibirya’ya doğru yola çıktı. 20 gün süren ve karlarla kaplı “Ölüm Yolu”nda gerçekleşen sürgün yolculuğunun ilk haftasında açlık, soğuk ve hastalıktan 70 bin insan öldü. Sürgün döneminde, 200 bin Çeçen ve 30 bin İnguş’un yanı sıra Dağıstan’da yaşayan 29 bin Akkin Çeçeninden 20 bini hayatını kaybetti. İnsanlar sadece fiziksel olarak yok edilmedi. Asırlardır yaşadıkları topraklardaki anıları da ortadan kaldırıldı. Çeçen ve İnguşların el yazması metinleri, dini ve felsefi eserleri ülkenin her yerinden toplatılarak Grozni’ye getirildi. Bu paha biçilmez belgelerin tümü, Çeçen halkının tarihsel belleğinin yok edilmesi adına şehir merkezinde birkaç gün içinde yakıldı. Çeçen ve İnguş topraklarındaki köylerin, sokakların, meydanların isimleri geçmişe dair bir iz bırakmamak amacıyla değiştirildi. Çeçenler ve İnguşlar, 1944 sürgününde nüfusunun yaklaşık yüzde 65’ini yitirdi. Stalinistlerin sivil halka uyguladığı ve Batı’nın nedense bilmediği, bilemediği zulmü gösteren belgelerin çok az bir kısmı bile Çeçenlerin 1944 sürgününü niçin hiçbir zaman unutmayacağına ve affetmeyeceğine dair biraz fikir verebilir. 1956 yılında, Nikita Kruşçev, sürgüne gönderilenlerin haklarını iade etti ve ülkelerine dönmelerine izin verdi. Avrupa Parlamentosu 2004 yılında bu sürgünü ‘soykırım’ olarak tanıyan bir önergeyi kabul etti. 2006 yılında ise 23 Şubat, ‘Dünya Çeçen Günü’ olarak ilan edildi. Günümüzde hala benzer politikalarla yurtlarından edilen, kültürel ve tarihsel mirasları yok edilen halklar gerçekliği ile karşı karşıyayız. Halkların demokratik kongresi olarak; halkların eşitlik ve özgürlük mücadelesini sahipleniyor, sürgünde yaşamını yitiren tüm Çeçen ve İnguşları saygıyla anıyoruz. 

 Halkların Demokratik Kongresi

  Halklar ve İnançlar Komisyonu