Türkiye’de Mahpuslar Covid-19 ve Eşitsiz İnfaz Yasası’nın Tehdidi Altında!

07.05.2020

Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan Covid-19 (Koronavirüs)’un Türkiye’deki ilk vakası resmi açıklamalara göre 11 Mart tarihinde kayda geçmiştir. Devletlerin pek çok önlem aldığı pandemi ile mücadele sürecinde hapishanelerde tutuklu bulunan mahpuslar hala en riskli gruplar içinde yer almaktadır. Fransa, İran, ABD, Bahreyn, İngiltere ve Galler, Endonezya, Myanmar gibi bazı ülkelerde önlem amacıyla aralarında siyasi mahpusların da olduğu on binlerce mahpus serbest bırakılmıştır.

Türkiye’de ise hapishanelerde alınması gereken önlemlere ilişkin yasanın hazırlıkları tüm talep, çağrı ve uyarılara rağmen şeffaf bir şekilde yürütülmemiş ve neticede süreç ayrımcı bir yasal düzenleme ile devam ettirilmiştir.

7242 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiş ve 15 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. AKP-MHP iktidar bloğuna muhalif partilerin, STK’ların, insan hakları kurumları ve hukuk örgütlerinin tüm çabasına rağmen yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olarak ilgili düzenlemede siyasi mahpuslar kapsam dışı bırakılmıştır. İlgili yasa düzenlemesi ile “kasten öldürme, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, zimmet, rüşvet, dolandırıcılık, nefret ve ayrımcılık, ihaleye fesat karıştırma, çocuk kaçırma” gibi suçlardan hükümlü olan mahpuslar serbest bırakılmıştır. Yasa düzenlemesinin belirttiğimiz bu kapsamının ne gibi bir hukuki ve toplumsal yarar amacıyla yapıldığına dair bir gerekçe sunulmamıştır. Kamuoyunca bilinen mafya liderlerinin bir oldu bitti ile serbest bırakılması iktidarın bu kişileri daha önce olduğu gibi muhaliflerine karşı para militer oluşumlarda kullanacağı kaygısını uyandırmaktadır.

İlgili düzenleme Koronavirüs salgını gerekçesi ile yapılmış olsa da düzenlemenin içeriği salgın sebebiyle önlem alınma gerekliliğinin dışında ayrımcı bir nitelikte olup hak ve özgürlükleri sınırlandırma odaklı bir düzenlemedir. Şöyle ki, tahliyelerdeki eşitsizliğin yanında yapılan yeni denetimli serbestlik düzenlemesinde de eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir, yayınların mahpuslara ulaşımı sınırlandırılacaktır, disiplin cezaları gerekçesi ile mahpusların duruşmaya katılımı idare yetkisi ile engellenebilecektir, İnfaz Hakimliği’nin yetkisi genişletilerek disiplin cezalarının yasal denetim alanı kısıtlanmıştır. Özetle pandemi süreci odaklı, yaşam hakkını esas alan bir infaz yasası düzenlemesi değil pandemi sürecini fırsat bilerek siyasi mahpusları dışlayan, hak ve özgürlükleri sınırlandıran bir infaz düzenlemesi ortaya çıkmıştır.

Türkiye hapishanelerinde Koronavirüs salgınının yayılmasını engellemek için gerekli sosyal mesafenin uygulanması imkansız denecek kadar zordur. Dünya Sağlık Örgütü, 60 yaşın üzerindeki insanlar ve her yaştan kardyovasküler rahatsızlığı, diyabet, kalp ve akciğer rahatsızlıkları, zayıf bağışıklık sistem, kronik solunum rahatsızlığı ve kanser bulunan insanları en yüksek risk grubu olarak görmektedir. Ancak hapishanelerde yüzlerce hasta mahpusun bulunması ve siyasi mahpusların kapsam dışında tutulması sebebiyle hasta mahpusların serbest bırakılmamış olması Anayasa’nın 10. Maddesinde yer alan ‘kanun önünde eşitlik” maddesine aykırıdır.

Hapishanelerde mahpuslar için salgın ile mücadelede yaşamsal önemi bulunan temizlik malzemeleri idare tarafından sağlanmadığı gibi satışa sunulduğunda da bu ürünler piyasa fiyatlarının çok üzerinde bedellerle fahiş fiyatlara satılıyor. Yine maske ve diğer koruyucu ekipmanlara ulaşım ise hiç mümkün değil, hasta tutsakların ise tedavileri zorlaştırılıyor ve tahliye talepleri karşılıksız bırakılıyor. Bu süreçte mahpusların aile ve avukat görüşleri kısıtlanmış, bunun yerine telefon haklarının arttırılacağı belirtilmişse de  bu hak hapishane idarelerince keyfiyete bağlı olarak kullandırılmakta dolaysıyla gerek hapishane gerekse de mahpus bakımından eşitlik ilkesine aykırı olarak uygulanmaktadır, bu uygulamanın denetiminin olmaması ve mahpusların aile ve avukatları ile sağlıklı ve gerekli iletişimi sağlayamamaları mahpus yakınlarını tedirgin etmektedir. Bu sebeple Koronavirüs salgını nedeniyle aile ve avukatları ile görüşmeleri yasaklanan veya kısıtlanan tüm mahpuslara tanınmış olan 20 dakika yakınları ile telefonla görüşme hakkının kesintisiz kullandırılması, bu sürenin arttırılması ve mahpusların avukatları ile telefon görüşü yapmasının yolunun açılması gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmeler ve İnsan hakları sözleşmeleri ile Türkiye Cumhuriyeti yasaları kapsamında tutuklamanın istisnai bir tedbir olduğu dikkate alınarak tüm tutuklular için  suç tipine göre değerlendirme yapılıp tahliye veya ev hapsi benzeri adli kontrol tedbirlerinin hayata geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz. Tekrarla,   siyasi mahpusların serbest bırakılmasının gerekliliğinin altını çiziyoruz.   5275 sayılı İnfaz Kanunun infazda eşitlik ilkesi göz önünde bulundurularak, mahpuslar ile ilgili yasal düzenlemenin eşitlik ilkesine uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtiyoruz.

Ayrımcı bir tutum ile yürürlüğe giren 7242 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun ile yapılan yasa değişikliklerinin Anayasa’ya aykırılığına dair Anayasa Mahkemesi’nin ivedilikle karar vermesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafsız bir kurum olması gerektiğini hatırlayarak kanun önünde eşitlik, yaşam hakkı, sağlığa ulaşım hakkını da dikkate alarak karar vermelidir.

Uluslararası insan hakları kurumlarının da ayrımcı ve eşitlik ilkesine aykırı yasal düzenleme ile hapishanelerde yaratılan güvensiz ve güvencesiz ortama ilişkin dayanışma ve eylem planları sunmasının binlerce mahpus bakımından hayati önemde olduğuna inanıyoruz.

Halkların Demokratik Kongresi

Yürütme Kurulu

Almanca için tıklayınız

İngilizce için tıklayınız

Fransızca için tıklayınız

İspanyolca için tıklayınız