HDP'nin yeni bir parti olduğunu ancak Kürt siyasi hareketi ile Türkiye'nin demokrasi güçlerinin onlarca yıllık birikimi ile kendini var ettiğini söyleyen Tuncel, "Dolayısıyla Türkiye'de genel olarak yeni bir sistem talebinin olması bir noktada HDP'nin önemini biraz daha arttırdı aslında. Bunu HDK'nin kongre çalışmasını yaptığımızda da gördük. Yerellere çalışmalara gittiğimizde HDK'nin temel çalışmalarını kabul gören noktalarından biri, yerelden siyaseti izlemesi, halkı sürece katması ve merkezi otoritelere artık güvenin kalmaması" diye konuştu. HDK'nin çok kültürlü yapısının dikkat çektiğini, birçok kesimin temsiliyetini içinde barındırdığını ifade eden Tuncel, HDP'nin de bu oluşum içinden partileşme sürecine gitmesinin önemli olduğunun üzerinde durdu.
Tuncel, HDP'nin kuruluş sürecinin, hem Gezi direnişine hem de Kürt sorununun çözümü noktasında PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan sürece denk geldiğine de dikkat çekti. Tuncel, "Devlet ve Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan arasında diyalog başladı. Arkasından Gezi isyanı yaşandı. Aslında Türkiye halkları ilk kez otoriter, baskıcı totaliter yapılara karşı itirazını çok güçlü bir şekilde dile getirdi. Belki başka süreçlerde yan yana gelemeyecek birçok kesim, Gezi'de sokağa çıktı. Türkiye'de Kürt sorunu çözülmüyor, demokratikleşmeler yaşanmıyor. Milyonlar yeni bir sistemi talep etti. Bu iki olayın kendisi de HDP'nin var olma nedenlerindendir" dedi.
Bölgeden güçlü bir demokratikleşme, Türkiye metropollerinden ise eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerinin yeni bir sistemin oluşturulması gerektiğinin göstergesi olduğuna işaret eden Tuncel, "Türkiye sisteminin nasıl çürüdüğünü görebiliyoruz. İktidardakiler sadece kendi iktidarını yaşatmak için toplumun çok geniş kısmını mağdur edecek. Bunları da yaparken, 'halk adına yapıyorum' diyecek. Aslında 17 Aralık, bu çürümüş ve sömürü sistemin sadece bir parçasını ortaya çıkardı" dedi. Ne iktidar partisinin ne de ana muhalefet partilerinin, halka cevap olamayacağını söyleyen Tuncel, "Bu sistemle hesaplaşmayı da iktidardakiler ve ana muhalefet partileri yapamaz. Çünkü sistemin parçasıdır bu partiler de. MHP de, CHP de çürümüş sistemin birer parçasıdır. Bunun alternatifi, Türkiye'nin yeniden inşasında, halkın iktidarının gerçekleştirilmesi konusunda cevap olabilecek adres HDP'dir. Türkiye'nin sorunlarına çözüm gücü olabilecek iradeyi taşıyor. Aslında hakların yerelden demokrasiye güçlü katılımını ifade ediyoruz. Bütün bu yapılanmanın toplum tarafından karşılık bulduğunu yerel seçimlerde göreceğiz" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 59 ilinde HDP, bölgede ise BDP ile yerel seçimlere gideceklerini hatırlatan Tuncel, "Bunun bazı riskleri olmasına rağmen, Türkiye'nin siyasal konjonktürünü göz önünde bulundurduğumuz zaman ne kadar önemli bir karar olduğunu görüyoruz. Aslında HDP ile Türkiye halklarına yeni bir seçenek sunmak, Türkiye halklarının alternatifsiz olmadıklarını göstermek açısından önemli bir proje" değerlendirmesini yaptı. Yerel seçimlerin aynı zamanda genel siyaseti de belirleyeceğini dile getiren Tuncel, Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi noktasında yaklaşımlarını toplumun tüm kesimleri ile paylaşarak yol alacaklarını belirtti. Tuncel, "Yerel demokrasinin geliştirilmesi, Kürt sorunun çözümü, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürlükler konusunda projelerimizi, halkla paylaşacağız, dayanışma kültürünü geliştireceğiz. Önümüzdeki ilk genel seçimde de kendisini ana muhalefet olarak gören ya da ona göre programını yapan bir noktada olacağız" diye belirtti.
Yerel seçimlere girme kararı aldıklarında "Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz" sloganı ile yola koyulduklarına işaret eden Tuncel, amaçlarının yerel yönetimleri geliştirmek ve demokrasiyi oturtmak olduğunu kaydetti. "Rantı değil, kendimizi ve kentimizi yönetmeye geliyoruz. Dolayısıyla halkın yerelden demokrasi hareketine güçlü bir katılımını sağlayacak, kendi kendini yönetecek, yerelde kendi kaderini kendisi belirleyecek bir sistemi halkla birlikte inşa etmek istiyoruz" diyen Tuncel, bölgede ise BDP'nin yönetiminde olan belediyelerin sayısını da ikiye katlama hedefinde olduklarını açıkladı. HDP'nin 40'a yakın bileşenden oluştuğunu, BDP'nin ise 10 yıllık bir deneyime sahip olduğunu ifade eden Tuncel, "BDP'nin daha önce batıda aldığı oylar bizim oylarımız olarak ortaya çıkacak. Batıda, belediye alabileceğimiz yerler de var. Önümüzdeki dönemde daha iddialı olduğumuzu, güçlü olduğumuzu gösterecek potansiyeli açığa çıkaracağız. Seçime yeni giriyoruz ancak kendimize yeni demiyoruz. Bugüne kadar var olan potansiyelimizi daha da arttırma iddiasındayız" dedi.
Tuncel, merkezi yönetim anlayışının artık Türkiye'de kabul gören bir anlayış olmadığı üzerinde de durdu. Çünkü merkezileştikçe demokrasiden uzaklaşıldığını belirten Tuncel, "İnsanlar kendini daha yabancı hissediyor. Bugün bütün kararlar Ankara'dan alınıyor. Bütün yasalar Ankara'dan çıkarılıyor ama yaşamımızın tümünü etkiliyor. Biz bunun yansımalarını direk yerelden görüyoruz. İnsanlar, artık bu siyaset tarzını kabul etmiyor. Yerelle ilgili kararlarda kendisinin söz sahibi olmasını istiyor" değerlendirmesini yaptı.
HDP olarak yerelden yönetimi, bir söylem ya da propaganda aracı olarak kullanmadıklarını vurgulayan Tuncel, "Yerelden yönetim yaşamın kendisidir" dedi. Yerel yönetimde, kültürel ve kimlik farklılığının gözetilmesi, ekoloji, yerelden yönetim, katılımcılık, ekonominin ihtiyaca göre kullanımı gibi mekanizmaların oluşturulmasının önemine değinen Tuncel, ayrıca yerelden yönetimin güçlendirilmesi için Türkiye'nin merkezi yönetim sisteminden çıkarılıp 21 bölgeye ayrılmasını benimsediklerini söyledi.
16 Ocak 2014