SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET

01.07.2017

Sivas katliamının üzerinden 24 geçti. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yapılan Pir Sultan Abdal etkinlikleri kapsamındaki etkinliklere katılan ve aralarında aydın, yazar, şair, ozan ve sanatçıların bulunduğu  Madımak Oteli  ateşe vererek 35 kişi diri diri yakıldı.

Aradan 24 yıl geçmesine rağmen yürekler hala acı içerisinde, Madımak hala yangın yeri.

Sivas'ta yaşanan vahşi katliam kontrgerilla tarafından planlandı ve uygulamaya sokuldu. Katliamın yaşandığı tarihte DYP ve SHP koalisyon hükümeti vardı. Toplanan gerici- faşist güruhlar polis ve ordu gözetiminde katliamı gerçekleştirdi. O gün Çiller Başbakan, Demirel Cumhurbaşkanı, Erdal İnönü başbakan yardımcısıydı.

Katliam, gelişmekte olan Kürt halk hareketi ile Batı'daki demokrasi güçlerinin ve Alevilerin yakınlaşmasının önünü kesmekti.

Katliamdan sonra  Tansu Çiller, “Çok şükür dışardaki vatandaşlarımıza bir zarar gelmedi” diyerek memnuniyetini dile getirmişti.

Katliamın sorumluları belli olduğu halde cezalandırılmadı. Katliamın baş sorumlularından sayılan ve kırmızı bültenle arandığı iddia edilen Cafer Erçakmak Sivas’ta valiliğe 200 metre uzaklığındaki evinde eceli ile öldü.

Sivas katliamı davası zaman aşımına uğratılarak katliamcılar cezasız bırakıldı. Mahkeme kararından sonra dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu karar vatanımıza milletimize hayırlı olsun” diyerek sevincini açığa vurmuştu.

Sivas'ın hesabı verilmediği ve yüzleşilmediği için devlet katliam politikalarını sürdürmeye devam ediyor. Gazi'den Cizre'ye, Silopi'den Nusaybin'e ve Roboski'den Sur'a, Suruç'tan Ankara'ya kadar Kürdistan vahşi katliamlarla yüz yüze kaldı. O gün katliamı gerçekleştiren odaklar ve zihniyetle bugün katliamlarını gerçekleştiren zihniyet arasında bir fark yoktur. Ortadoğu'da katliamcı, yağmacı, tecavüzcü İŞİD ile Sivas'ta katliam gerçekleştirenler aynı kumaştan dokunmuştur.

Madımak hala yanıyor Sivas katliamı davası hala adalet aramaya devam ediyor. İnsanlık suçlarında zaman aşımı olmaz. Sivas katliamını planlayanlar ve gerçekleştirenler sanık sandalyesine oturtulmalıdır. Tarafsız uluslar arası gözlemcilerin denetiminde adil bir yargılama yapılmalıdır.   Madımak Oteli utanç müzesine dönüştürülmeli, Aleviler üzerindeki inanç asimilasyonuna son verilmeli, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri karşılanmalıdır. 

Sivas için adalet arayışımız herkes için adalet talebi ile birleşerek dili, dini, mezhebi, inancı, siyasi düşüncesi, cinsiyeti, ırkı, milliyeti ne olursa olsun halklarımızın bir arada kardeşçe ve eşit koşullarda yaşadığı bir ülkeyi kazanmak için safları sıklaştırma zamanıdır. 

Birleşir ve direniş çizgisinde örgütlenirsek katliamların önüne geçebiliriz. Tıpkı 29 Mayıs 1980'de başlayıp 4 Temmuz'a kadar süren Çorum halk direnişi gibi.  Çorum'da  yaşanan katliam girişiminde 57 kişi yaşamını yitirdi. “Çorum'u Maraş'a döndüreceğiz” diyerek saldırıya geçen faşistler direniş duvarına çarptı. Aradan geçen 37 yıla sonra Çorum halk direnişini selamlıyoruz.

24 yıl önce demokrasi katledilmişti bugün de katlediliyor. Demokrasi, eşitlik, özgürlük ve adalet bir bütündür. Tam da katliamların hesabını sormak için demokrasi ve özgürlük güçleri birleşmeli ve demokratik direnişi yükseltmelidir.

Sivas katliamında ve Çorum'da kaybettiğimiz canlarımızı bir kez daha saygıyla anıyoruz. Sivas ve katliamını unutturmayacağımızı yeniden ifade etmek istiyoruz.

2 Temmuz'da halklarımızı Sivas katliamını lanetlemeye ve adalet için Sivas'ta yapılacak etkinlikte yan yana omuz omuza olmaya çağırıyoruz.