"Şili, İran, Sudan, Rojava Kadın İsyanıyla Yeni Yaşama”

Yaklaşan 10. Genel Kurul sürecimizde HDK İstanbul İl Meclisimiz, “Şili, İran, Sudan, Rojava Kadın İsyanıyla Yeni Yaşama” şiarıyla Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi. 

Siyasal süreci kadın cephesinden değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu dile getiren HDK Merkezi Kadın Koordinasyonu üyesi Emel Temel, kadın kazanımlarına yönelik topyekûn bir müdahale yaşandığını, kriz söz konusu olduğunda birebir muhatabın kadınlar olduğunu, hali hazırdaki savaş konseptinin muhatabının yine kadınlar olduğunu vurguladı. Hem siyasal süreci bütünen değerlendirmek hem de yarını nasıl örgütleyeceğimizi bilmek ve buna göre  adım atmak gerektiğini dile getiren Temel:

“Bulunduğumuz coğrafya itibariyle bir faşizan yönetimle yüz yüzeyiz, savaşlarla çalkalanan bir Ortadoğu’yla yüz yüzeyiz. Bundan çıkışı ise bizler, bizim örgütlü gücümüz olacaktır. Bugün Türkiye’den faşizm kendini kurumsallaştıramıyorsa, dalga dalga her yere yayılamıyorsa, bizim örgütlü mücadelemiz, direnişimizdir. Hala yön veren bir tarafta bulunuyır olmamızdır. Gücümüzü hafife almayalım” diye konuştu.

 Temel, Libya’nın işgalinin söz konusu olduğu bu dönemde bir karşı irade haline gelemezsek dünyanın daha yaşanmaz bir hal alacağını söyledi.

Kanal İstanbul Projesi’yle, Kaz Dağları’nın talan edilmesiyle,  Hasankeyf’in yok edilmesiyle yaşanan ekonomik yıkımı hatırlatan Temel, “Saldırılar, akla gelebilecek her alanda sürüyor. Bugün Rojava’ya yönelik saldırılar, petrol gelirinin dağılımıyla mı ilgilidir sadece? Elbette hayır. Kürt halkının direnişi ve devrimi kırılmak istenmedir” diye konuştu.

Tüm dünyada halk ayaklanmaları gerçekliğinin altını çizen Temel, bu hareketlerinin öncüsü rolündeki kadınların ümit verici olduğunu vurguladı.

Konferansa katılan ESP’li Çiçek  Otlu, 90’lardan itibaren kazanılmaya başlanan kadın kazanımlarını gasp etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu, kadın alanını tümden yok etmeye çalışan AKP zihniyetinin kadınları örgütsüz kılmaya çalıştığını, eşbaşkanlık/eşit temsiliyet gibi önemli kadın kazanımlarının tam da bu yüzden hedefe konduğunu vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi’ni ilk kabul eden ülke olmakla övünen Türkiye’nin her haliyle, her icraatıyla bir erkek devlet olduğunun altını çizen Otlu, göz boyamak için yayımladıkları genelgelerin dahi kadına yönelik şiddeti örtbas etmeye çalıştığını söyledi. Otlu, konuşmasını “Hedef alınan sadece sosyalistler, devrimciler değildir artık. Geçtiğimiz günlerde katledilen genç kadın Ceren Özdemir’in görüntülerinde gördüğümüz, arkasına dönüp endişeyle bakışı, bugün her kadının direnişine, isyanına bir gerekçedir aslında” sözleriyle noktaladı.

HDP İstanbul Eşbaşkanı Elif Bulut, en karanlık günlerde bile sokakları, meydanları terk etmeyen kadınların bu rüzgarı tersine çevireceğini, bugün gelişen kadın hareketinin bu olanaklara sahip olduğunu belirtti. Her iktidarın kendi “makbul kadın” sterotipini kadınlara dayattığını dile getiren Bulut, kadınların hem evdeki hem de ülkenin başındaki iktidardan kurtulmak suretiyle bu dayatmalardan kurtulabileceğini söyledi.

Referandum sürecinde kız çocuğu olan AKP’lilerin tedirginliğini çok net olarak gözlemlediklerini vurgulayan Bulut, bu ailelerin de durumun farkına varmaya başladıklarını, çocuklarının geleceği için endişelendiklerini dile getirdi.

İran’daki Beyaz Çarşamba eylemlerinde ağır cezalara rağmen direnen kadınları, ABD’de yeniden yükselen kadın direnişlerini hatırlatan Bulut, “IŞİD’e karşı ve Rojava Devrimi için savaşan kadınlar da var. Bizler de varız. Onlar, iktidarlarını devirecek şeyin kadınların birlikte mücadelesi olduğunu biliyor; bizler de daha çok zeminde bir araya geleren onların korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz” dedi.

SYKP’li Gülseren Pusatlıoğlu kadınların dünyanın her yerinden ve benzer saiklerle seslerini yükseltmesinin bir anlamı olduğunu belirterek, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar baskı altında tutulursa daha az sarsılacağını bilen iktidarların giderek zorbalaştığını vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun, nafaka hakkı, kürtaj hakkı gibi konularda AKP’nin kadınları eve ve bakım işlerine hapsetmeye yönelik adımlar atmaya cüret etmesini böyle okumak gerektiğini dile getiren Pusatlıoğlu, birleşik mücadeleyi nasıl öreceğimiz ve zenginleştireceğimize, bağımızı nasıl güçlendireceğimize  yönelik mekanizmaları konuşmak durumunda olduğumuzun altını çizdi.

Konferansta İstanbul İl Meclisi Eş Sözcüsü Gurbet Aydoğan seçilirken, İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Cengiz oldu.