Sedat Şenoğlu: HDP kendi gündemini yaratmalıydı, bu başarıldı

20.06.2020

HDP'nin 'Demokrasi Yürüyüşü'nün Hakkari kolunda yer alan HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, “Hakkari'de emekçi bir ailenin konuğu oldum. Ben yürüyüşün bütün anlamını o ailede gördüm" dedi. Şenoğlu, "HDP kendi gündemini yaratmalıydı. Türkiye'nin demokratik ve özgürlük güçleri kendi gündemlerini yaratmalıydı. Bu başarılmış oldu".

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu, HDP'nin 15 Haziran'da Hakkari ve Edirne'den başlayarak Ankara'da tamamlanan "Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü"nün Hakkari kolunda yer aldı. 

Sedat Şenoğlu, Ankara'da final eylemi öncesinde gözlemlerini ve değerlendirmelerini ETHA'ya anlattı. 

AKP-MHP bloğunun dayattığı gerçek dışı gündemlere karşı HDP'nin kendi gündemini yarattığına dikkat çeken Şenoğlu, bunun başarıldığını ancak henüz başlangıç olduğuna vurgu yaptı. HDP'nin yaptığı siyasi hamlenin toplumsal örgütlenmeye dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Şenoğlu, "Çağrıların somut karşılığını bulan bir örgütlenmeye dönüşmek zorunda. Çünkü gerçek güç budur. Halkın örgütlü gücünü hiçbir şey durduramaz" dedi.

HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 

'YÜRÜYÜŞÜN ADI KARŞILAŞACAKLARIMIZI GÖSTERİYORDU'

Başladığı günden itibaren yoğun bir ablukaya alındınız... Pandemi nedeniyle sınırlı katılım planlanıyordu, ancak yoğun bir ilgiyle karşılaştınız. Bu iki durumu özetler misiniz öncelikle?

Beklenen bir şeydi. Yürüyüşün adı, karşı karşıya kalacağımız şeyi gösteriyordu. 5 gün boyunca gittiğimiz her yerde Hakkari'den son durak Adana'ya kadar her yerde, darbeci zihniyetin, faşist anlayışın her türlü baskısına, provokasyonuna, tezgahına, hukuksuzluğuna tanık olduk. Ne kadar isabetli bir başlık diye düşündüm yürüyüş boyunca. 

Darbeye karşı demokrasi demek, kararlılık demektir. Bizde bu kararlılık vardı. Engelleri aşma iradesi vardı. 5 gün boyunca aşa aşa ilerledik. Sadece yürüyüşe katılanların gücüyle başarılmadı. Halkların gücüyle engelleri aşa aşa geldik. Halklarımız, ezilenler, kadınlar ve gençler, demokrasi ve özgürlük taleplerini savunan ve sahiplenen özgür bir ülke düşü kuran herkes bize büyük bir güç verdi. Biz onlardan güç aldık. Çünkü onlar da her yerde gözleriyle, zafer işaretleriyle, alkışlarıyla, katılımlarıyla, polisin engellerini aşma tutumu ortaya koydular. Gittiğimiz her yerde çok büyük bir umut, güç ve kararlılık aldık. Halklarımızın iradesiyle yolumuza devam ediyoruz.

'HDP KENDİ GÜNDEMİNİ YARATMALIYDI, BU BAŞARILDI'

Bu iki tabloya göre yürüyüş amacına ulaştı denilebilir mi?

Yürüyüşe başlarken gördük ki, HDP kendi gündemini yaratmalıydı. Türkiye'nin demokratik ve özgürlük güçleri kendi gündemlerini yaratmalıydı. Bu başarılmış oldu. AKP-MHP bloğunun gerçek dışı, ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi sahte gündemlerine karşı, halkın kendi öz gündemlerini yaratma mücadelesiydi. Yürüyüş bunun çok güçlü başlangıcı oldu. Bu yürüyüş, sadece HDP kitlesine çağrı değildi. Bu yürüyüşün çağrısı, halklara, kadınlara, gençlereydi. Biz bunun çok güçlü şekilde sahiplenildiğini gördük, tanıklık ettik. Halklarımız eşitlik istiyor. Demokrasiyi, Kürt sorununda demokratik çözümü, barışı istiyor. Halklarımız aş ve iş istiyor. Bunu her yerde dile getirdiler. Halklarımız adalet ve eşitlik istiyor. Bunu her yerde yansıttılar.

'HDP BEKLENTİLERİ ÖZNELEŞME PRATİĞİYLE AŞABİLİRDİ'

Son kongre sürecinde HDP'ye yönelik kimi eleştiriler yöneltilmiş, HDP'nin kendisi de özeleştirel yaklaşarak, kitlesiyle arasında bir mesafenin oluştuğunu kimi değerlendirmelerinde de dile getirmişti. Bu anlamıyla bu yürüyüşü pratik bir özeleştiri olarak görebilir miyiz?

Evet görebiliriz. Kongre sürecindeki tartışmaların sonucunda ortaya çıkan kararlar yeni bir yola işaret ediyordu. Şu ünlü sözde olduğu gibi: 'Ya yeni yol bulunacak, ya yeni yol açılacak'tı. HDP bunu yapmak istiyordu. Pandemi süreci bunu bir yanda kitleyen, ama başka bir yandan da acil hale getiren bir gündem yaratmış oldu. Pandeminin daha fazla açığa çıkarttığı büyük toplumsal sorunlar, siyasi sorunlar... Bunlar ancak büyük bir özeleştiriyle, yüzü HDP'ye dönük demokratik güçlerin beklentilerini karşılayan bir çıkış ve özneleşmeyle tarihsel misyonunu oynama pratiğiyle aşılabilirdi. Bu bir süreç. Gezi'nin tarihe mal olmuş sözünü hatırlatmak isterim, 'Bu daha başlangıç mücadeleye devam'. Bu bir diyalektik. Milyonlara mal olmuş yeni yaşam çizgisinin bir devamı bu. 

'BU BAŞLANGIÇ TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMEYE DÖNÜŞMELİ'

HDP'nin 15 Haziran'da başlattığı yürüyüş, kampanyanın ilk bölümü, daha bir başlangıç. Bu siyasi hamleyi, halkların kendi gündemini yaratma hamlesini, toplumu örgütlü bir hale getirme hamlesine dönüştürmek zorunda. Halkların, ezilenlerin, emekçilerin, kadınların gündelik hayatının her yerine sirayet etmiş toplumsal örgütlenmeye, çağrıların somut karşılığını bulan bir örgütlenmeye dönüşmek zorunda. Çünkü gerçek güç budur. Halkın örgütlü gücünü hiçbir şey durduramaz. 

Şimdi HDP'nin bundan sonraki kampanyası Eylül'e kadar sürecek. Halkla buluşmanın, kaynaşmanın, halkın kendi iradesini açığa çıkarmanın, kendi sözünü dolaysızca söylemesinin çalışmaları yapılacak. Elbette tek başına üç aylık mesele değil. Çok uzun erimli bir yürüyüş bu. Ama Türkiye'nin siyasi yönünü özgürlük ve demokrasiye çevirecek büyük bir yürüyüş bu. HDP, bu yürüyüşle başlangıç yapmış oldu.

'YÜRÜYÜŞÜN BÜTÜN ANLAMINI O AİLEDE GÖRDÜM'

Yürüyüşte sizde iz bırakan en çarpıcı an neydi?

Hakkari'de emekçi bir ailenin konuğu oldum. Eşlerden erkek olan tüberkülozla pençeleşen bir emekçi. Eşi ise gözlerinde, yüreğinde hakikatin yükünü taşıyan dağ gibi bir kadın. Üç tane de dünya tatlısı çocukları var. Yoksullar. Ama sonuna kadar da HDP'liler. Kendi özgürlük tutkusuna sonuna kadar bağlılar. Devletin açlıkla terbiye etme, Hakkari'yi terk ettirme politikasına karşı bütün zorlukları büyük bir inançla göğüsleyerek, yoksulluğa açlığa göğüs gererek, kendi topraklarında kalma iradesini gösteriyorlar. Bir gün geçirdim bu aileyle. Bütün dünya meselelerini konuştuk. Umudu, özgürlüğü, kurtuluşu konuştuk. Benim için en çarpıcı şey buydu. Ben yürüyüşün bütün anlamını o ailede gördüm.

(Semiha Şahin/ETHA)