Sayın Öcalan'a Yönelik Tecride Derhal Son Verilsin

01.08.2016

HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü Öcalan'a yönelik tecrit ve Amed'de başlayan "Öcalan'a Özgürlük Nöbetleri"ne ilişkin olarak 1 Ağustos'ta İstanbul'da düzenledikleri açıklamada hükümeti darbelere son vermek kararındaysa Öcalan'ın özgürlüğünü öncelik vermesi gerektiği konusunda uyardılar.

İmralı Adası'nda tutsak olan Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın sağlık ve güvenliğine ilişkin olarak kamu oyundaki endişelerin giderilmesi için Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi'ni Öcalan'ın durumunu denetleyerek kamuoyunu aydınlatması için göreve çağırıyoruz. Sayın Öcalan'ın maruz bırakıldığı mutlak tecrit koşullarına son verilerek avukatları ve yakınlarıyla görüşmesine konulan yasa dışı engellerin kaldırılması için Adalet Bakanlığı ve Hükümeti uyarıyoruz.

Sayın Öcalan'ın gerek HDP İmralı Heyeti, gerekse ailesi ve avukatlarıyla görüşmesinin, Çözüm ve Müzakere sürecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sonlandırıldığı Nisan 2015'ten bu yana gülünç ve inandırıcılıktan uzak gerekçelerle engellenmesi sağlık ve güvenliğine ilişkin bir kaygı kaynağıydı. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Sayın Öcalan'ın darbecilerin hedefleri arasında yer aldığına, silahlı bir grubun İmralı'ya yönelik saldırı hazırlıkları sırasında yakalandığına ilişkin haberler bu kaygıların daha da yaygınlaşıp derinleşmesine yol açmıştır. Adalet Bakanlığı'nın “bir sorun yok” şeklindeki açıklamasıysa kaygıları gidermek bir yana daha da artırmaktadır.

Adalet Bakanlığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca, “bir kişinin insan onuruyla bağdaşan koşullarda alıkonmasını, tedbirin infazına yönelik yol ve yöntemin kişiyi, alıkonmanın doğasında kaçınılmaz olarak bulunan sıkıntı düzeyini aşacak yoğunlukta ıstırap ve zorluğa maruz bırakmamasını” sağlamakla sorumludur. Oysa Bakanlık Sayın Öcalan'a yönelik tecridi sürdürerek Sözleşmeyi ihlale devam kararlılığında olduğunu göstermekte ve onun sağlık ve güvenliğine ilişkin soruların yanıtlarını gölgede bırakmaktadır.

15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında ve halen Cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleriyle, ordu komutanlarının kişisel güvenliklerinin dahi tehdit altında olduğu sürekli olarak tekrarlandığına göre, Sayın Öcalan'la ilgili olarak çok daha büyük tehditlerin sürmekte olduğunu düşünmek gerekir.

15 Temmuz darbe girişimine yol açan en belirleyici koşulun Çözüm Süreci sonlandırılarak Kürt Halkına dayatılan savaş olduğuna kuşku yoktur.  Gerçekten, darbelere karşı kalıcı sürekli ve belirleyici önlemler için çaba gösterecek her hükümetin, işe savaşa son verecek önlemleri alarak başlaması kaçınılmazdır. Bu çerçevede Sayın Öcalan'ın bütün müzakere dönemi boyunca yaptığı “sürecin zayıflaması darbe mekaniğini güçlendirir” uyarısının değeri bir kez daha anlaşılmış olmalıdır.

Bu çerçevede HDK adına, darbeyi besleyen savaşın durdurulması ve tekrar müzakere yoluna dönülebilmesi için Sayın Öcalan’a yönelik tecrit sistemine son verilmesinin barışa giden yoldaki ilk ve en önemli halka olduğunu vurguluyoruz. Demokrasi karşıtı kurumların ve vesayetlerinin hızla tasfiye edilmesinin en önemli yolu Sayın Öcalan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesinde oynadığı rolü kendisine teslim etmek ve 2013-15 arasındaki diyalog sürecinin hakiki bir müzakere sürecine evrilmesinin koşullarını hazırlamaktır. Bu konuda devleti ve hükümeti uyarmaya devam edeceğiz.

Halklarımızın bu doğrultuda başlattığı “Öcalan’a Özgürlük Nöbetleri”nin hem uyarıcı hem koruyucu bir rol oynadığını gözlemliyoruz ve mümkün olan her yerde ve zeminde bu acil eylem planının hayata geçirilmesi için çaba göstereceğimizi duyuruyoruz.

Türkiye’nin bütün demokratik güçlerini, savaş ve darbe karşıtı bütün kesimlerini Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlüğünün barış ve çözüm için anahtar değerinde olduğunu bir kez daha değerlendirerek Kürt halkına yönelik katliamcı, imhacı, inkarcı zihniyetle mücadele için harekete geçmeye çağırıyoruz.

Gülistan Kılıç Koçyiğit/Ertuğrul Kürkçü
Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüleri