Savaş Değil Barış, Ölüm Değil Yaşam İstiyoruz!

29.02.2020

Türkiye İdlib'de bir anda genel bir savaşa dönüşebilecek bir çatışmanın içinde. Bu savaşta amaçlarına hizmet edeceği emperyalist güçleri, NATO'yu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini acil toplantıya çağırarak, arkasında durmaları için ikna etmeye çalışıyor.
 
Aynı zamanda Libya'da yürütülen bir savaş, Suriye'nin Afrin, Cerablus, El Bab, Serekaniye-Tel Abyad bölgelerinde ve Irak topraklarında uzun yıllara yayılan bir işgal hareketi var.
 
Doğu Akdeniz'de ise sık sık sıcak çatışmanın eşiğine gelen bir paylaşım savaşı öncesi gerilim yaşanıyor.
 
AKP-MHP rejimi, ülkeyi soktuğu ağır ekonomik kriz koşullarında bu savaşlara,  işgallere ve geniş çaplı operasyonlara neden ve nasıl girişiyor; ülkeye bütün çatışma bölgelerinden gelen ve gelecek olan bayrağa sarılı tabut sağanağını nasıl göze alıyor?
 
Esasen cüret gibi görünen bu çatışmalar, içinden çıkılmaz hale gelen çok kapsamlı bir çaresizliğin sonuçlarıdır.
 
Kürt halkının eşitlik ve özgürlük talebini, barışçı ve demokratik yollardan karşılamak yerine inkâr, şiddet ve tecrit politikalarıyla cevaplandırmaya çalışan güvenlik devleti siyasal ömrünü tamamladı.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan mutlak tecrit, adım adım toplumun bütününü kuşattı; demokratik hak ve özgürlükleri tamamen yok etmekle kalmadı; hukuku, adaleti, kurumları ve ekonomik kaynakları sonuna kadar tüketti. Şimdi ülke içinde başa çıkamadıkları krizi uluslararası krizler, çatışmalar ve provokasyonlarla ötelemeye, örtmeye çalışıyorlar.
 
İdlib'den onlarca yoksul aile çocuğu askerin cenazelerinin geldiği gün İmralı Adası'nda yangın çıkması bir tesadüf değildir. AKP-MHP rejimi el yükseltmekte, Kürt halkı başta olmak üzere bütün demokrasi güçlerini, toplumun tamamını ve ülkeyi Sayın Öcalan'ın hayatıyla tehdit etmektedir.
 
Bu tehdit topluma yöneltilen ateşle imtihan tehdididir. Ancak AKP-MHP rejiminin ateşle oynamasıdır ve bu rejimin ateşle imtihanına dönüşecektir.
 
AKP-MHP rejimini toplumun hassasiyetleriyle oynamaya değil, toplumun kaygılarını gidermeye çağırıyoruz.
 
Asıl davetimiz ise halklarımızadır, demokrasi güçlerinedir.
 
Tecridi kırmak için, savaşa karşı sesimizi yükseltmek, mültecileri uluslararası ilişkilerde pazarlık konusu, içeride ırkçı milliyetçiliği yükseltmenin bir imkânı olarak gören politikaları boşa çıkartmak için, ekonomik krizin yıkıcı etkilerine karşı toplumu korumak ve dayanışmayı yükseltmek için, “Demokrasi İttifakı”nı bütün toplumsal alanlardan adım adım örmek için demokrasi güçlerini ortak bir iradeyi inşa etmeye çağırıyoruz.