Demokratik Bölgeler Partisi(DBP) Parti Meclisi Üyesi Sêvê Demir,
Halkların Demokratik Partisi ve Kongreye Jınên Azad (KJA) aktivisti Fatma
Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır Silopi’de devlet güvenlik
güçleri tarafından hedef alınarak otomatik silahlarla taranmaları sonucu hayatlarını
kaybetmiştir. Bizler HDK olarak, özgürlük yolunda katledilen kadın
yoldaşlarımızın anıları ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyoruz.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Cizre, Sur, Nusaybin, Silopi
ilçelerinde kadınların örgütlü direnci kırılmaya çalışılıyor, güvenlik güçleri
çocuklardan sonra kadınları hedef almaya sürdürüyor. Çünkü Saray ve AKP
iktidarı, örgütlü kadınların gücünün kendi iktidarını sarsacak temel güç
olduğunu çok iyi görüyor. Özyönetim mücadelesinin öncü kadınları olan bu üç kadın
siyasetçinin katledilmesi ile verilen mesaj, devletin saldırganlığını kadınlar
üzerinden siyasi cinayetlerle sürdüreceğinin en açık göstergesidir. AKP
Hükümeti’nin oluşturduğu “Çöktürme Planı” gün be gün hayata geçirilerek
kentlerdeki işgal, kuşatma, sokağa çıkma yasaklarına direnen, direnişe ruhunu
veren kadın gücü hedef alınarak kentler insansızlaştırılmaya, teslim alınmaya
çalışılıyor.
Bugüne kadar abluka altında katledilen Kürt kadınlarının yanında,
"şafak operasyonları" adı altında Türkiye'de katledilen Günay, Dilek,
Dilan, Yeliz ve Şirin'in infazı da kadına yönelik bu katliam politikasının
bir sonucudur.
Bundan 3 yıl önce 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te Kürt Özgürlük
Mücadelesinin önemli isimlerinden Sakine Cansız ile Fidan Doğan ve Leyla
Şaylemez katledilmişti. Tam da 21 Mart 2013 tarihi Newroz’unda Sayın Öcalan
tarafından Türkiye’de halkların bir arada yaşama umudunu güçlendiren ve barışın
yolunu gösteren tarihi manifestonun açıklanmasından önce hayata geçirilen bu
suikast, çözüm ve müzakere sürecini engellemeye dönük, devletin derin güçleri
ve uluslararası güçlerin de içerisinde olduğu bir komplo ve katliam olarak
tarihimize geçti. Bu katliamın aydınlatılmasında ne Türkiye Cumhuriyeti devleti
ne de Fransa hükümeti olayların açığa çıkarılması amacıyla herhangi bir yol
almadı. Demokratik bir çözümün gerçekleşmesi adına katliamın aydınlatılması
yerine üstünün örtülmesi hem Türkiye’de hem de Fransa’da başka katliamların
geliştirilmesinde katliamcı güçlere daha fazla cesaret verdi.
Kürdistan’da uygulanan savaş konseptine karşı hayata geçirilen
kadın isyanının önünde hiçbir silahlı güç duramaz. Kadınların sahiplendiği,
kendisini mücadelenin merkezine koyduğu hiçbir direniş yenilmemiştir,
yenilemez.
Biz HDK olarak, halklarımızı, Paris katliamının
aydınlatılması için mücadele etmeye ve Kürt kadın siyasetçilerini de hedef alan
kadına yönelik katliamlara, siyasi cinayetlere karşı durmaya, örgütlü örgütsüz
tüm kadınları bu savaş gücü karşısında demokratik tepkilerini yükseltmeye
çağırıyoruz.
Ertuğrul
Kürkçü & Sebahat Tuncel
Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüleri
09.01.2016