Madımak Katliamı ile yüzleşmeyenler utanç ve lanetine ortak olacaklar

01.07.2016

23 yıl önce bugün Pir Sultan Abdal’ın anısını yaşatmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından gelerek Sivas’ta buluşan sanatçı, yazar, aydın, gazeteci, dansçı, bilim insanlarının kaldığı Madımak oteli, polisin, askerin, savcının, valinin gözleri önünde ateşe verildi. Tekbir çığlıklarıyla çevrelerini kuşatan güruh, konukların yanan otelden çıkmalarını önlendi. Dönemin DYP-SHP koalisyon hükümetinin başı Tansu Çiller’in himayesi altında, dönemin Refah Partili Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun teşvikiyle bütün gün süren kurban ayini son bulduğunda 33 canımız artık aramızda değildi. Madımak katillerinin hiçbiri hak ettikleri cezaya çarptırılmadı. Avukatları ise o günden beri devlet yönetiminde giderek daha çok yükseldiler. AKP iktidarında da bakanlıklarda, yüksek yargıda, medyada, borularını öttürmeye devam ediyorlar. Madımak’ta can verenlerin ailelerinin adalet arayışı umutsuzca sürüyor.

Madımak katliamı kendisiyle sınırlı bir facia değildi. Öncesinde 1920’lerin Koçgiri, 1930’ların Dersim, 1970’lerin Maraş, Sivas, Çorum ve Malatya katliamları vardı. Selçuklu ve Osmanlı Sultanları’nın devlet dininden olmayanları kılıçtan geçirme geleneği tek parti devrinde de, çok parti devrinde de sürdü. “Laik” cumhuriyetin Osmanlı’dan devraldığı, iskan yoluyla nüfus mühendisliği günümüzde AKP’nin mezhepçi rejiminin ellerinde yeniden hayat buluyor. Suriyeli  mülteciler için kamp yeri ararken Maraş ve Sivas’taki Alevi köylerinin orta yerine göz dikmeleri nedensiz değil. Aleviler, kendi tarihsel yurtlarında azınlık durumuna düşürülmeye, güvensizlik içinde yaşamaya zorlanıyor, inanç ve kimliklerinin icabını yerine getirmekten, ibadet haklarını dilediklerince yaşamaktan caydırılmaya çalışılıyor. İlköğretimde zorunlu din dersi uygulaması tek mezhep dayatmasını her geçen gün daha çok kurumsallaştırırken, Cem evlerine yasal statü talebi savsaklanıyor. Madımak Oteli’nin utanç müzesine dönüştürülmesi isteği reddediliyor.

Aleviler Suriye’de de AKP’nin, Vahabi-Selefi mezhepçiliğinin bir uzantısından başka birşey olmayan Orta Doğu siyasetinin hedefi. Başta IŞİD ve el-Nusra olmak üzere cihatçı çeteler Humus, Lazkiye ve Tartus’u yakıp yıkar, Alevileri boğazlar ve kurşuna dizerlerken ikmal ve operasyon ağlarını Türkiye üzerinden besliyor, AKP’nin destek, himaye ve hoşgörüsüyle ayakta tutuyorlar. AKP iktidarı Suriye’de Kürtlere ve Alevilere yönelik yoketme harekatınlarında yer alan Vahabi-Selefi çetelerininin artıklarını Cizre, Sur, Silopi, Yüksekova ve Nusaybin’deki kirli operasyonlarda da istihdam ediyor. Yıkılan kentlerde insan avına çıkan “Esedullah” çetelerinde Orta Asyalı ve Orta Doğulu katillerin istihdam edildiği bir sır değil.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adına, Madımak Katliamı'nın 23. yılında, hakka yürüyen her bir canımızın yakınlarının ve Alevi toplumunun yasını paylaşıyoruz. Anadolu ve Mezopotamya'da bütün inanç ve kimliklerin özgür ve barış içinde yaşama hakkını savunmaya devam ederken, halklarımızı, her yerde eşit yurttaşlık talebiyle alanlara çıkan Alevilerle omuz omuza saf tutmaya çağırıyoruz. 

Gülistan Kılıç Koçyiğit-Ertuğrul Kürkçü

Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüleri
2 Temmuz 2016