Kriz Var! Aynı Gemide Değiliz!

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Türkiye'de yaşanan ekonomik krize karşı “Halklarımızı krize karşı birlikte mücadeleye dayanışmaya çağırıyoruz” şiarıyla Taksim’de bulunan Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Sedat Şenoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, HDK bileşenleri ile çok sayıda kişi katıldı.

HDK Yürütme Kurulu adına ortak basın metnini okuyan Ahmet Kavuk'un ardından açılış konuşmasını HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu yaptı. 

 

Kriz, ilk başta bir yıkım düzenidir. Biz bu krizi doğanın her yerinde görüyoruz. Biz bunu toplumun her yerinde görüyoruz.
Kriz var ama krize karşı dünya emekçilerinin kesintisiz bir mücadelesi de var. Krize karşı mücadele yeni yaşama karşı da bir mücadeledir. Bizler de bu mücadeleye kendi meclisimizden bir katkı sunmak istiyoruz.
Bu sadece HDK’nin ve onun bileşenlerinin katkısıyla çözülecek bir problem değil. Diyoruz ki halkımız, işçiler emekçiler krizin kısa vadede sonuçlarını sermayeye yıkan önlemler aldırabilir. Uzun vadede ise alternatif bir yaşam, örgütlenme ve dayanışmacı ekonomi modelleri ile bu süreçten çıkma arayışı içerisindeyiz." diyen Şenoğlu, sözlerini şöyle noktaladı: 


AKP bu krizin dolaysız sorumlusudur. Küresel boyutta kriz var, bölgesel boyutta kriz var, ülkede kriz var. Kriz yıkım, kaos düzeni demektir.
21. yüzyılın başından itibaren dünyayı değiştirme arayışı ve örgütlenmesi sürüyor. Ülkemiz Gezi gibi bir tarihsel deneyime sahip. Kapitalist sistemin faşist iktidarlarına karşı büyük bir toplumsal ayaklanma dalgasının bir parçasıydı. Yığınlar yeni bir dünya, yeni bir hayat ve yaşam arıyorlar. Biz kampanyayla sadece ekonomik krizin sonuçlarının teşhirini değil, alternatif yaşam ve görüşünü yaratma arayışındayız. HDK'nin temel stratejisine hizmet etmesini amaçlıyoruz. Krize karşı mücadele, yeni yaşamın inşa mücadelesidir." 

 

Basın toplantısına katılan HDP Eşgenel Başkanı Sezai Temelli ise "Adaletsizlik göstergelerini görmek istiyorsanız yarın Figen Başkan’ın Ankara Sincan’da duruşması var. Gelin bir kez daha Türkiye’deki adaletsizliğe tanıklık edin. Ne denli büyük bir adaletsizliğin mahkeme salonlarında yankılandığını, mahkeme salonlarında yaşandığını bir kez daha görün." sözleriyle başladığı konuşmasına, "Türkiye’de adaletsizliği görmek istiyorsanız, öyle çok uzağa gitmeyin daha dün KCK ana davasına dair Yargıtay ilanı her yerde paylaşıldı. Adaletsizliği ne boyutlara geldiğini adaletsizliğin siyasi komplolardan nasıl beslendiğini gelin görün. Evet, adaletsizlik her yerde. Tabi ki ekonomide de çok büyük adaletsizlik var. Çok ciddi bir adaletsizlik var ve bu adaletsizliğin en temel nedeni, diğer adaletsizliklerde de olduğu gibi bugünkü iktidardır. Adaletsizliklere, adaletsizlik katıyor. Hukuksuzluğa hukuksuzluk katıyor. Savaş ekonomisiyle, şiddet ekonomisiyle, savaş politikalarıyla, şiddet politikalarıyla, ayakta durmaya çalışıyor. Bakın, ekonomik göstergeler aslında her akşam televizyonlarda gördüğümüz, dolar şu oldu, borsa bu oldu değildir. Ekonomik göstergeler topluma ait göstergelerdir. Bunlara dönüp baktığınızda hem adaletsizliğin boyutunu hem de ülkenin içine sürüklendiği durumu görmeniz mümkün.
Bugün resmi işsizliğe bakın yüzde 13. Bu resmi rakam. Gayri resmi rakamlara baktığınızda ya da çeşitli güvenilir kuruluşların yaptığı araştırmalara baktığınızda işsizlik devasa boyutta. Yüzde 20’lere yaklaşmış boyutta ki, Bugün hem Avrupa ülkeleri açısından hem OECD ülkeleri açısından bir rekor. Enflasyon resmi rakamlara göre düşüyor ama çarşıya pazara çıktığınızda zam furyasından geçilemiyor. İngiliz turizm firması iflas etti. Bu iflasın bile en büyük bedelini Türkiye ödeyecek. Neden? Yanlış turizm politikası yüzünden, ucuz turist politikası yüzünden bugün dünyada nerede bir iflas varsa bunun en ağır bedelini işte bu iktidar yüzünden, Erdoğan rejimi yüzünden, Türkiye halkları ödüyor. Dışarıda 150 bin turisti varmış firmanın 80 bini Türkiye’de. İşte 2008’de küresel kriz çıktığında teğet geçti diyenler, o krizi yönetemedikleri için bugün her alanda kriz derinleşiyor. O yüzden de diyoruz ki bir an önce toplumun bütün kesimlerinin yan yana gelerek demokrasi ittifakında buluşarak her yerde büyük dayanışmalar göstererek bu krize karşı bu iktidara karşı mücadelesini yürütmelidir. Dayanışma gücünü ortaya koymalıdır. Mahallesinde, iş yerinde, meclislerini oluşturarak, o dayanışma ağlarını kurarak bu iktidara karşı bu mücadeleyi, hep birlikte yükseltmeliyiz. Unutmayalım, soysuz bir siyasetle, soylu yalanlarla, damat ekonomisiyle gidecek bir yolumuz yok. Ancak ve ancak faşizme karşı yan yana gelerek omuz omuza gelerek bu büyük adaletsizliğe dur diyebiliriz." diyerek son verdi.  

 

HDK bileşeni SYKP Eşgenel Başkanı Cavit Uğur da "Sadece İstanbul’da 1,6 milyar AKP’li müteahhittin borcu varlık fonuna devredilmiştir. Kimin parasını kime devrediyorsunuz? Bugün emekçilerin sırtından alınmış vergilerle AKP’li müttehitler kurtarılmaya çalışılıyor. Bunları kabul etmek imkansızdır. Türkiye’de gerçekten bir hukuk rejimi olmuş olsa insanlar her yerde buna isyan ederdi. Bu iktidarın varlık nedeni bu sömürü düzenin sürdürülmesine dönüktür.
Türkiye’de gıdaya ulaşma krizi var. Tarım alanları, suları, toprakları zehirleniyor. Endüstriyel tarıma peşkeş çekiliyor. İnsanlar geçimlik tarım yapamaz hale geldiği bir sistem içinden geçiyoruz. İşçiler, asgari ücretli iş bulunca şanslı sayıyorlar. Bütün bunlara rıza gösteremeyiz. HDK’nin ortaya koyduğu program ve kampanyayı destekliyoruz. Kürdistan'dan batıya elimizdeki imkanları birleştirmek, toplumsal dayanışma ağı kurmak gerekiyor. Yeni bir toplumsal inşa mümkündür" diye konuştu.

 

ESP Eşgenel Başkanı Şahin Tümüklü ise, HDK'nin kampanyasına verdikleri önemin altını çizerek şunları ifade etti: 

 

Ezilenlerin çıkış yolu, krizin yarattığı sonuçlar karşısında, taleplerinin daha cüretli bir şekilde dile getirilmesidir. Toplumun çıkışsız olmadığını göstermek durumundayız. En temelde politik özgürlüğün kazanılması, özgürleşmenin ve adaletin inşa edildiği eşitlikçi bir dünya mücadelesi önümüzde duruyor. HDK'nin kampanyasını bu minvalde çok önemsiyor ve değerli buluyoruz. Kampanya çalışmalarında yer alacağız. Rolümüzü ve sorumluğunu biliyoruz, buna uygun başarıya ulaştırmak görevimizdir.

Kapitalizm insanları, doğayı öldüren bir sistemdir. Çok uzun bir süredir bu krizin sonuçlarını yaşayanlar olarak bir gudubet devlet sistemiyle karşı karşıyayız. Kürt sorununda merkezinde durduğu bir saldırı politikasıyla karşı karşıyayız. Bunların saldırıların karşısında ne istediğinizi daha net bir şekilde ortaya koymalıyız. Kongremizin belirlemiş olduğu hedefler çok yerindedir. Elimizden geleni yapacağız. Aksi takdirde her dönemde bununla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz."

 

Basın toplantısının kapanış konuşmasını ise, Eşsözcümüz Gülistan Kılıç Koçyiğit yaptı. 

 

"Bizler yaşamın içerisinde bir kriz yaşıyoruz. Belki sayılarla bu kriz ifade edilebilir. Ama bütün bu sayılar bu krizi açıklamakta yetersiz kalır. Biz bugün krizi çocuğuna defter alamadığı için kendisini yakmak zorundan kalan babadan biliyoruz. Bizler bugün pazara gidip de bir şey alamayan Ayşe teyzeden biliyoruz.

Onun için bugün krizi çok yönlü yaşıyoruz. Sayıştay bir raporunu açıklamak istiyorum size. Sarayın bir günlük harcaması 4 buçuk milyon. Her birimizin vergileriyle toplanan paralar bir hortum tarafından talan ediliyor. Bu yönüyle alın terimizin karşılığını alamıyoruz. Bu sistemden çıkış yolunun mümkün olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de sendikaların yürüttüğü kampanyalar elbette var. Bizim kampanyamız da bu yönüyle buna bir destektir. Bize çok söylendi ‘aynı gemide miyiz’ diye. Hayır bizler aynı gemide değiliz. Biz yoksulların gemisindeyiz. Bütün ezilenler olarak birleşirse bu düzeni değiştireceğiz. Bizler, kadından, doğadan, emekten yana bir düzenden yanayız."

 

Basın toplantısı, HDK'nin kriz broşürleri ve bildirilerinin basına takdimi ile sona erdi.