Kızıldere Unutulmadı!

10.04.2013
12 Mart darbesinden sonra yakalanan  ve hızla idam kararları verilen Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan’ın idamlarını engellemek için, THKP-C kurucularından Mahir Çayan başta olmak üzere,dönemin en etkili gençlik örgütü DEV-GENÇ yönetici ve üyeleriyle birlikte, THKO üyeleri Cihan Alptekin, Ömer  Ayna 27 Mart 1972 de NATO’nun Ünye deki  üssünden iki  İngiliz Gorden Banner ve Charls Turner ile Kanadalı John Law isimli görevlileri kaçırmışlardı.

Tokat’ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde NATO  kuvvetlerinin desteği ile Tümgeneral Tefik Türün tarafından yapılan operasyonda  Mahir Çayan, Ömer Ayna, Hüdai Arıkan Sinan Kazım Özüdoğru, Cihan Alptekin Nihat Yıldırım, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy, Sebahattin Kurt, Saffet Alp katledildiler.
Halkların Demokratik Kongresi Ankara yürütmesi tarafından gerçekleştirilen anma etkinliği döneme tanıklık edenler ve katliamda kardeşlerini kaybedenlerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Saygı duruşu ile başlayan etkinlikte dünyada ki sosyalist sınıf mücadeleleri i ve liderlerin görüntülerinin ardından Türkiye’de ki mücadele tarihine kısa bir bakış içeren bir video gösterisi ile devam etti.  
Kızıldere de katledilen Saffet Alp’in Ablası Fikret Alp tarafından yazılan mektup HDK Ankara Yürütmesinden Gülistan Aydoğdu tarafından okundu.  Fikret Alp mektupta “Kızıldere tabi ki çok büyük acıdır. Ancak bize asıl ışık tutan tarafı Devrimci dayanışma ruhu dur. Bir örgütün THKP-C nin en üst düzey yöneticileri, başka bir sol örgütün THKO liderlerini idamdan kurtarmak için ölümden kaçınmamış ve öldürülmüşlerdir.   Dünya sol tarihinde buna benzer kaç örnek vardır bilmiyorum,  ama biliyorum ki Türkiye sol tarihimizde başka örneği yok. 2005 ten Nihat Erim’in yayınlanan anılarında;  Kızıldere operasyonunda sağ kalanların, Operasyona katılan devlet güçleri tarafından öldürülmüşlerdir” diyordu.  

Sinan Kazım Özüdoğru nun ağabeyi Emin Özüdoğru Cenazeleri ni nasıl aldıklarını ve Ankara’ya getirdiklerini anlatırken İlk günkü acısını yaşıyordu.” Yıllar geçse de kardeşim Kazım’ın bir ayağının olmadığını unutmayacağım. Elimizden alınarak kanlı giysileri ile defnedilmesini unutmuyorum. Bu hangi insanlığa hangi vicdana, hangi inanca sığar? Bunun hesabını bana kim verecek “diyordu.

Etkinlikte Milletvekilimiz İdris Baluken Abdullah Öcalan tarafından yazılan ve Sırrı Süreyya tarafından getirilen, Kızıldere katliamı nedeniyle Türkiye sol hareketine gönderdiği mektubu okudu.
Milletvekilimiz Ertuğrul Kürkçü ise konuşmasında Kızıldere katliamı ile başlayan Türkiye’deki sol harekete dikkat çekti. Daha sonra Kürt hareketi ile Türk sol, sosyalist hareketinin birlikte yol yürümesinin zeminin nasıl oluştuğunu anlatan Kürkçü, o zamandan başlayan ortak mücadele sonrasında Kürt özgürlük hareketinin daha kararlı, dirençli, direngen mücadelesinin Türk soluna örnek oluşturduğunun altını çizdi. Kürt hareketinin doğudan başlattığı bu mücadelenin şimdi Batıya doğru yayılmasının vakti gelmiştir diyen Kürkçü, bunu gerçekleştirecek olanın da Halkların Demokratik Kongresi olduğunun altını çizdi.



Abdullah Öcalan'dan


Değerli Arkadaşlar
Saygıdeğer Yoldaşlar

Kızıldere'nin üstünden geçen yıllar ne Anadolu coğrafyasında hakça, eşit yaşam sürmek isteyen halk çocuklarının ne de tüm dünyanın her bir karışı kadar eski olan özgürlük ve eşitlik mücadelesine canını adamış diğer evlatlarının izini silemedi. Buradan geçmişe bakmanın en hazin yanı en devrimci, en güçlü, en arzulu olan yoldaşlarımızın, arkadaşlarımızın yanımızda olmayışıdır.

Anadolu coğrafyasında kardeşlik ve barış adına sözünü söylemiş, bambaşka coğrafyalara gidip özgürlük ve eşitlik için, barış içinde ve onurlu yaşam için savaşanlar, onlarca değil yüzlerce yıllık bir özgürlük arzusunun sesi oldular.

Sesleriyle, sözleriyle, yazılarıyla, eylemleriyle ortaya koydukları anlayış kapitalist modernite karşısında hem öncü niteliği taşıdı, hem de oluşturdukları devrimci dil toplumun tüm direnen parçalarında ortak bir duygu haline geldi.

Hepimiz biliyoruz ki modernitenin üç atlısı kapitalizm, ulus devlet ve endüstriyalizm Anadolu ve Mezapotamya tarihinin etnik, mezhepsel, milli kırımlarının sebebiydi. Kızıldere'de ölenler, kırımların, açlığın ve eşitsizliğin fikriyatına ve sistemine, kapitalist moderniteye karşı reddedişin öncüsü oldular. Onlar geçmişte de söylediğim üzere halkların bahçesi olan Ortadoğu'yu halkların mezarlığı haline dönüştürmeye çalışanlara verilecek en güzel cevabı canlarını ortaya koyarak verdiler.

Ben, Ortadoğu'nun tüm halkları için aynı samimiyet ve arzuyla yaşayan, ölen ve ömrü her daim kapitalist modernitenin iktidar ve sömürüsüne karşı durmak için mücadeleyle geçenlerin uğruna mücadele ettiği düşünceye sahip çıkıyor, kapitalizmin kırımcı, kıyımcı, halkların düşmanlığı ve bölgemizin mezarlaştırılması üstüne kurduğu politikalarına inat toplumsal barış ve eşitliği savunuyorum.

Kapitalist modernite, ulus devlet ve onun karanlık geçmişine karşı, Ortadoğu coğrafyasının alnı ak insanlarının Kızıldere'de devrettikleri bayrağı, tekçi ulus devletçiliğin soykırımcı pratiğine ve burjuva mantığına karşı inançla taşıyanları selamlıyorum. Hakim tekçi ulus anlayışı haricindeki ulusların yokluğu üstüne kurgulanan ve Kürdistan ile Anadolu halklarının esirliğini esas alanların devrinin sonuna geliyoruz. Olgunlaştırmaya çalıştığımız bu Anadolu barışını, bu uğurda mücadele ederken hayatını kaybeden başta Mahirler, Denizler ve İbrahimler olmak üzere bütün devrimcilerin anısına ithaf ediyoruz.

Halkların düşmanlığı üstüne kurulu bu düzene karşı duran tüm devrim şehitlerini, mezarlarının yeri bile bulunamayan çocuklarının hatırası ile yaşayan tüm insanları, sömürge mekanizmalarına mahkum olmayı reddeden tüm devrimci kadınları selamlıyorum. Bölge halklarının ortak yazgısı olan kıyımcı ve kırımcı kapitalist moderniteye karşı alacağımız zafer ve ardından gelecek kardeşçe yaşam için herkesi bu onurlu barış, halkların kardeşliği, eşitliği ve demokratik özgürlüğü yürüyüşüne davet ediyorum.

Bu duygularla Kızıldere devrimci şehitlerini saygıyla anıyorum.