Saray Rejiminin kendi bekasını savaş politikalarında garantiye alma çabası, son yıllarda aşina olduğumuz bir iktidar tekniği. Her geçen gün yönetim basiretsizliği içerisinde debelenen ve halk desteği eriyen AKP-MHP iktidarı, bir kez daha savaş ipine sarılmaktadır. Sermaye tekellerinin hizmetine sunduğu rant ve gasp rejiminin üstünü, savaş politikalarının yarattığı milliyetçi hezeyanlarla ört bas etmeye çalışan bu Saray oyununu, hep birlikte bozmak zorundayız. Bölgesel Kürdistan Yönetimi topraklarına yönelik gerçekleştirilen askeri saldırı, kamuoyuna servis edildiği gibi Türkiye halklarının demokratik geleceklerinin yararına değil mevcut iktidarın kalıcılaştırmak istediği tek adam rejiminin yararınadır. Bugün yoksullukla, açlıkla, zamlarla baş edemeyenler, hangi bütçeyle havadan, karadan askeri saldırıları yapabilmektedirler? Yine Ukrayna ve Rusya savaşında sözde “barış aklını” geliştirenler, sınırlarının dışına savaşı ihraç edenlerdir. Yalın gerçek şudur: AKP-MHP iktidarı, emekçilerden, yurttaşlardan topladığı vergileri, halkın refahını yükseltecek barış politikaları için değil kendi iktidarını ayakta tutacak savaş siyaseti için harcamaktadır.
Defaten ifade ediyoruz; savaşlar, halkların çıkarına değil iktidarların çıkarınadır. Ukrayna ve Rusya savaşının gerekçesi olarak gösterilen güvenlik kaygısı, Rusya halklarının değil Putin iktidarının kaygısıydı; benzer şekilde NATO’ya üyelik, Ukrayna halklarının değil Zelenski iktidarının gündemindeydi. İşte bugün sınırların ötesinde sürdürülen savaşın gerekçesi olarak dile getirilen güvenlik ya da beka kaygısı, Türkiye halklarının değil AKP-MHP rejiminin kaygısıdır. Halkların gerçek arzusu toplumsal barış ve huzur, demokratik ve refah içinde bir ülkedir. O nedenle gün, kırk yıl boyunca denenmiş ve hem yürütücüsü iktidarlara hem de ülke halklarına kaybettiren savaş politikalarında ısrar etme, destekçisi olma ya da seyirci kalma günü değildir. Demokrasi ve özgürlük ilkeleri temelinde AKP-MHP rejiminin ülkeyi uçuruma sürükleyen politikalarının karşısında durmayan-duramayan her muhalif parti ve toplumsal güç bilmelidir ki, günün sonunda mevcut iktidar kaybetse de türevlerini yeşertecek ırkçı, milliyetçi, ayrımcı ve ötekileştirici siyasal iklim değişmeyecektir. Dolayısıyla iktidarın Kürt sorunu üzerinden siyasal ve toplumsal alanı, militarist ve milliyetçi politika ve söylemlerle kendisine yedekleme oyunu boşa çıkarılmadan gerçek bir özgürlük mücadelesinden ve demokratik dönüşümden bahsetmek zor olacaktır. Hele hele salt oy kaygısıyla mevcut rejimle girişilecek milliyetçi hamaset, bırakalım iktidarı devirmeyi, değirmenine su taşıyıp ömrünü uzatmaktan başka bir işleve de sahip olmayacaktır.
Toplumsal barış ve özgür bir yaşam için dar iktidar ya da parti çıkarlarını aşan halkların demokratik ittifakını kurmak, bu ittifaka odaklanmak faşist iktidarın savaştan beslenen siyasetine en anlamlı ve sonuç alıcı yanıt olacaktır. Özünde Saray rejiminin beka savaşı olan Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına yönelik askeri saldırıların karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyor; Türkiye halklarını ve demokrasi güçlerini amasız, fakatsız savaşa karşı sesini yükseltmeye, tavır almaya çağırıyoruz.
Yürütme Kurulu