HDP'den hükümete 'radikal adım at' çağrısı

11.02.2014
HDP Eşbaşkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü, gündemdeki konulara ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda ilk sözü alan Kürkçü, Meclis Genel Kurulu’nda grup toplantısı yapamadıklarını, BDP’nin bu konuda kendilerine destek çıktığını fakat bu kez de Meclis Tv’nin yaptıkları toplantıya yer vermediği belirterek, bundan dolayı gündemdeki konulara ilişkin basınla biraraya gelmek için bu tarz toplantıları rutin olarak yapmayı düşündüklerini dile getirdi.

AKP tarafından hazırlanan ve ÖYM’lerin de kaldırılmasını içeren yasa tasarısına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kürkçü, “Ne yazık ki her zaman olduğu gibi AKP’nin demokratikleşme paketleri her şeyi değiştirmiş gibi gözüküyor hem de hiç bir şey değiştirmiyor. Sonuçta elde sıfır bir demokratikleşme planıyla karşı karşıyayız. Çünkü TMK 10. maddeyi değiştirmekle birlikte ortaya hiçbir yeni durum çıkmıyor. Yeniden yargılamanın yolu kapalı. Yeniden yargılama yolunun kapalı olmasıyla da niçin böyle bir değişikliğin yapıldığını sormak gerekiyor. Bir adaletsizlik vardı da bunu değiştirmek gerekti. O eldeki adaletsizliği değiştirmeden nasıl olacak bu düzenleme ve nasıl bir sonuç doğacak?” diye sordu. Söz konusu düzenlemede tek kazanımın 5 yıl süreyle tutuklu bulunanların serbest bırakılmasına dair bir yaptırım gelmesi olduğunu ifade eden Kürkçü, ancak bunun da yargıçların neredeyse herkesi 5 yıl cezaevinde tutmayı öngören bir teşvik olduğunu görebileceklerini dile getirdi.

“AKP’yi bugün içine düştüğü krizden kurtaracak tek şey hızlı, radikal, demokratik dönüşümlerle halkın onayını yeniden kazanmaya çalışmak olabilirdi ancak bu yolun tutulmadığı, tutulmaya çalışılmadığı son derece açık” diyen Kürkçü, şu değerlendirmede bulundu: “Ne yolsuzluk nedeniyle hükümetin sıkıştığı noktasında çıkış var ne de yeni bir sinerji toplumda yaratmasına imkan var. İnternet yasasına baktığımızda da bu söz konusu demokratikleşme eğiliminin tam zıddında bir gelişme ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Hükümetin bu demokratikleşme adımları adını verdiği gelişmelerden demokratikleşme doğmayacağını çok net olarak görüyoruz. Biz hükümetten bu halk ve toplum için yapacağı bir şey kaldıysa hızlı ve radikal demokratikleşme adımları bekliyoruz. Ancak bildiklerimiz bizim bu konuda beklentilerimizi en az düzeyde tutmamıza neden oluyor.”

Ortaya çıkan görüşme tapelerinin hükümetin Roboski katliamını ortaya çıkarmak yerine bunu örtbas etmek için ne kadar büyük bir çaba içerisinde olduğunu gösterdiği belirten Kürkçü, “Demek ki, Roboski katliamından Başbakan bizzat haberdardı, Başbakan bizzat bu katliam emirlerinin bir parçasıydı, öyle olduğu için de bunun ortaya çıkarılmasını sağlayacak, kamuoyunu aydınlatacak kurumları, radyo, televizyon ve interneti bu yoldan saptırılmasını memnuniyetle karşılamışsa eğer, burada hükümetin doğrudan doğruya bu saldırıdan payı olduğunu bize gösterir. Hükümet bu saldırı emrinin bütün sonuçlarıyla karşı karşıya olduğu halde bir yüzleşmeden kaçınmaktadır” dedi.

Barış ve demokratikleşme süreçlerinin paralel giden süreçler olması gerektiğini dile getiren Kürkçü, şunları ifade etti: “Elde edilen sonuçların Kürdistan özgürlük hareketi ve Sayın Öcalan’ın çabaları sonucu elde edildiğini görüyoruz. Hükümetin yapacağı şey bunları yasalarla tahkim etmek ve yasal kanallar açmış olabilirdi. Her hangi bir yasayla bu süreç tahkim edilmedi. Müzakere ve barış süreci bugün hiçbir yasal güvence altında değildir. Aslında hukuken her türlü müdahaleye açık olan bir süreç işlemektedir. Öte yandan da elle tutulur her hangi bir ilerleme sağlanmamaktadır.”

Paris katliamına ilişkin gelişmelere de dikkat çeken Kürkçü, “Sakine Cansız ve arkadaşlarının öldürülmesi olayında Türk makamlarına ilişkin son derece açık ve net göstergeler var. Bununla ilgili olarak MİT her anlama gelebilecek bir yalanlama koydu. ‘Kesinlikle alakamız yoktur, bu belge sahtedir, biz asla böyle bir şey yapmadık’ demedi. Hükümette bu katliamın aydınlanması için her hangi bir adım atmadı. Bütün bunlarla yüzleşilmediği sürece bu sürecin içinden çıkmak ve süreci başarıyla sona erdirmek mümkün değil” diye belirtti. Hükümetin acil adımları atmaması halinde barış ve müzakere sürecinin tıkanma noktasında olduğunu söyleyen Kürkçü, “Hiçbir ilerleme olmaz ve hiçbir adım atılmazsa, demokratik ve siyasi taleplerin hiçbiri karşılık bulmazsa, bu çatışmasızlık gücünü nereden alacaktır? Hala süreçten ümit vardır. Sürecin Öcalan ile giden tarafı hala barışa asılıyor. Hükümet bu barış sürecinin neresinde duruyor, bunu ne yazık ki henüz bilemiyoruz” diye belirtti.

Türkiye’de ve dünyada yaşananlara bakıldığında, Türkiye’nin artık bu hükümet ile işlerini göremeyeceğini belirten Kürkçü, “Hükümet maddi olanaklarını hala yitirmedi ama manevi olanaklarını, halkın onayını muhafaza ettiğini söylemek çok güç. Yolsuzluk iddiaların hiçbirine somut bir cevap verilmedi. Bu sorunlarla artık ne kadar yaşanabilir? Tek yol yargıda aklanmak için hükümet yargı yolunu da kapatmak için bütün tedbirleri alıyor” dedi.

Hükümetin iktisadi ve siyasi olarak mevcut uluslararası düzenin dışına savrulmak riski ile de karşı karşıya olduğuna işaret eden Kürkçü, şu çağrıda bulundu: “Bütün bu yolsuzluklar, demokratiksizlik, ahlaki kriz, siyasi belirsizlik, iktisadi çöküntü belirtileri üzerinden baktığımızda, biz bir kere daha 27 Aralık’ta ortaya koyduğumuz erken seçim çağrımızı tekrarlamak istiyoruz. Türkiye’nin bir erken seçime ihtiyacı vardır. Erken ve demokratik bir seçime ihtiyacı vardır.”

Kürkçü’nün ardından konuşan Sebahat Tuncel ise, Türkiye’de bir sistem krizinin yaşandığına dikkat çekerek, söz konusu krizin giderek derinleştiğini ifade etti. AKP’nin tek seçeneğinin demokrasi için radikal adımlar atmak olduğunu belirten Tuncel, “Halkın ciddi anlamda bir güvensizliği var. AKP Türkiye’nin sorunlarını çözmek yerine kendilerini kurtarmaya çalışıyor. Demokratikleşme yerine baskı ve yasaklarla ortaya çıkıyor. Yasalarla hükümeti kurtarmaya çalışıyorlar” dedi. HDP olarak yürüttükleri yerel seçim çalışmalarına ilişkin bilgi veren Tuncel, yerel seçimlerin kendileri açısından son derece önemli olduğunu dile getirdi. HDP’nin çalışmalarına anaakım medyada çok fazla yer verilmediğini belirten Tuncel, “Acaba ‘Alo Fatih’ hattı burada da geçerli mi?” sorusunu sordu. Türkiye’deki halklara çağrıda bulunan Tuncel, “Çaresiz değilsiniz, alternatifsiz değilsiniz, ‘ya kırk katır ya kırk satır’ diye dayatılan anlayışına karşı artık HDP var. Türkiye halkları yeni bir geleceği birlikte kurabilir. Gelin bu bozuk düzende hep birlikte hesap soralım” diye konuştu.

Açıklamanın ardından Kürkçü ve Tuncel, gazetecilerin sorularına yanıt verdi. Bir basın mensubunun İşçi Partisi’nin yayınlandığı Öcalan görüntülerine ilişkin sorusuna Kürkçü, “Biz bu tartışmayı yersiz ve saçma buluyoruz. Abdullah Öcalan’ı itibarsızlaştırmaya çalışmak barışa hizmet etmez savaşa hizmet eder. Savaştan da Türkiye’nin hiçbir çıkarının olmadığını biliyoruz. Bu tartışmaya girmeyi bile abes buluyoruz. Biz bu konuyla ilgilenmiyoruz” diye belirtti.

İmralı’ya gazetecilerin gideceğine dair iddialara soruya yanıt veren Tuncel, Öcalan ile herkesin görüşmesi gerektiğini belirterek, “Hangi gazetecilerin İmralı’ya gideceğine ilişkin bizim elimizde bilgi yok. Öcalan’ın görüşlerini kendisinin açıklaması Türkiye kamuoyu açısından son derece önemli. Öcalan, bir barış lideri olmayı başarabilmiştir. Sayın Öcalan’ı itibarsızlaştırmaya çalışmak isteyenler, bence gidip Kürt halkına sorsunlar. Sayın Öcalan Kürt halkının kalbinde büyük bir sevgi kazanmıştır” dedi.

Erken genel seçim çağrısına ilişkin soruya yanıt veren Kürkçü, yerel seçimlerden sonra genel seçimlere nasıl gidileceği noktasında “HDP-BDP ikili gidişini” uzun bir konferansla tartışacakları yanıtını verdi.

10.02.2014