TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Artvin Cerattepe ilçesinde yürütülmek istenen maden
faaliyetlerinin toplumsal ve doğal yaşama vereceği zararların, Artvin halkının
doğasına sahip çıkma mücadelesinin ve karşılarında buldukları polis
müdahalesinin ortaya çıkardığı zarar ve hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Anayasa’nın
98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’ inci maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz
Mahmut
Celadet GAYDALI Ertuğrul KÜRKCÜ Erdal ATAŞ
Bitlis Milletvekili İzmir Milletvekili İstanbul Milletvekili
GEREKÇE
Doğal
yaşamın tahribatı ve buna bağlı olarak ağaç ve orman yıkımları akabinde gelişen
karbondioksit salınımındaki hız, küresel ısınmanın en büyük etkenlerinden
biridir. Dünya ülkeleri, Paris iklim
zirvesiyle birlikte yeni bir yaklaşım geliştirmek ve çevresel mahvoluşları
önlemek üzere bir araya geldiğinde, küresel ısınmanın öncelikli olarak
yavaşlatılması daha sonra durdurulmasına yönelik önemli kararlar aldı. Küresel
ısınma ile mücadelede ülkelere, karbon salınımının azaltılması başta olmak
üzere doğal yaşamı ve ekolojik dengeyi koruyup geliştirme noktasındaki görevler
konusunda ortaklaşıldı.
Bugün
Türkiye’de özellikle AKP hükümetleri döneminde belli sermaye çevrelerini güçlendirmek
amacıyla, toplumsal ve doğal yaşama büyük zararlar veren, ekolojik dengeyi
bozan, sayısız HES, termik santral, ve maden faaliyeti hayata geçirilmektedir. Bu
konuda Bakanlar Kurulu çok sayıda acele kamulaştırma kararı almış, dava konusu
olan usulsüz ÇED raporları hazırlanmıştır. Özellikle belli sermaye gruplarına
bu faaliyetlerin ihaleleri verilmekte, bu firmalara yönelik denetimler Soma ve
Ermenek maden faciaları öncesinde yapılanlara benzer bir şekilde sadece kağıt
üzerinde kalmaktadır. Yırca’da olduğu gibi gece yarısı operasyonu ile binlerce
zeytin ağacı yasal süreçler tamamlanmadan iş makinaları ile yerinden sökülmekte,
yerli halkın buna karşı yürüttüğü protesto eylemleri ise şiddet ile bastırılmaya
çalışılmaktadır. Bu durumun son ve en güncel örneği Artvin Cerattepe ilçesinde
yürütülmek istenen maden faaliyetleri, ilçelerinde maden faaliyetleri istemeyen
halkın yürüttüğü protesto eylemleri ve bu eylemlere yönelik polis
müdahalesidir.
Artvin’in
Cerattepe ilçesinde yapılmaya çalışılan maden faaliyeti ile birçok ağaç yok
edilme tehdidi ile karşı karşıyadır. Bu tehdit sadece çevreyi değil aynı
zamanda ilçede yaşayan insanların da yaşam alanlarını kapsamaktadır. Artvin’de
yapılması düşünülen maden çalışması hükümete yakınlığı ile bilinen Cengiz
İnşaat tarafından üstlenilmiştir. 2014 yılında 7 bilim insanının hazırladığı
raporda “Artvin halkının bir tercihle karşı karşıya olduğunu, ruhsat alanının
ve şehir merkezinin ya bu haliyle korunacağını, ya da madenciliğe açılacağını,
ikisinin bir arada olamayacağını, alınması düşünülen tedbirlerin esasen riski
ortadan kaldırmasının mümkün olmadığını” açık bir şekilde belirtmiştir.
Artvin
halkı tercihini doğadan ve çevreden yana kullanmış olmasına rağmen mevcut kolluk
güçleri günlerce halkın üzerine gaz ve copla müdahalede bulunmuş, sayısız
gözaltı işlemi yapmıştır. Tarihsel, kültürel ve doğal yaşamına sahip çıkmak
isteyen Artvin halkına yönelik polis müdahalesi ile ilgili olarak İçişleri
Bakanının “vurun geçin” talimatı sonrasında polis müdahalesinin yaşandığı, protesto
eylemine katılan halkın hükümete yakın medya kuruluşlarında “terörist” olarak
kriminalize edildiği bir durum ile karşı karşıyayız.
Jeofizik
Mühendisleri Odası yaptığı açıklamayla yapılacak maden işletme faaliyetleri sonucu
Çoruh Vadisinin etrafındaki botanik bahçelerinin yok edileceği, doğa koruma
alanlarının tahrip edileceği, binlerce ağacın kesileceği, yörenin morfolojik
özelliklerinden kaynaklı olarak heyelan riskinin artacağını, maden faaliyetlerinin
içme suyunun sağlandığı kaynaklara çok yakın olduğunu açıklamıştır.
Ankara’dan
merkezi olarak, yerel halkın iradesi, tarihi, kültürü, doğası yok sayılarak
alınan kararların yarattığı yıkımın Artvin Cerattepe örneği üzerinden İhale süreci başta olmak üzere verilen
idari izinlerle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlüklerin tüm boyutları ile
araştırılması hem demokrasinin hem de toplumsal ve doğal yaşam ile ekolojik dengenin
korunup geliştirilmesi açısından meclisin önünde duran hayati bir
sorumluluktur.