HDP Bornova Adayı: Bornova halkı HDP'nin kendi partileri olduğunu görecek

15.02.2014
Türkiye'de ötekilerin, ezilenlerin ve kadınların sesini duyurmak için ilk kez 30 Mart günü seçime girecek olan HDP'nin adayları oldukça iddialı. İzmir'in Bornova ilçesi eşbaşkan adayları 12 Eylül askeri darbesinin izlerini taşıyor. Eşbaşkan adayları yaşamlarını, mücadelelerini ve HDP'de bulunma nedenlerini anlattı. Yunanistan göçmeni olan Nevin Aytekin, Aydın doğumlu ve 1974 yılından bu yana Türkiye'deki siyasette ses çıkaranlardan. "Egeliyim, göçmenim" diyerek konuşmasına başlayan Aytekin, anadilini bilmediğini anadiller konusunda çok hassas olduğunu söylüyor.

1974 yılında Aydın'dan İzmir'e gazetecilik okumak için geldiğini ifade eden Aytekin, "12 Eylül'den sonra bize kesilen faturalar oldu. Herkesin geçtiği uygulamalardan ben de geçtim ve tutuklandım. 5 yıl cezaevinde yattım. Bu durumda okulumu da okuyamadım. 1993 yılında çıkan bir afla okula geri döndüm ve diplomamı aldım. Ama yaşım geçmiş artık, gazetecilik yapacak durumda değildim. Daha sonra politikayla uğraşmaya devam ettim." dedi. Özgürlük, demokrasi ve barışı büyütmek için HDP'de olduğunu ifade eden Aytekin, "Kadın olduğum için kadınların yaşadıkları sorunları, şiddeti ve cinsiyetçi bakış açısını bildiğim için HDP'deyim. Yıllardır halklar ötekileştirilip birbirine düşman edildi. Sürekli bir nefret, sürekli bir şiddet dilli var. Barış dilinin, dostluk dilinin, kardeşlik dilinin yerleşmesi için, bunun mücadelesini vermek için HDP'yim" dedi.

Yaşanılan şehrin sadece insanlara ait olmadığını dile getiren Aytekin, insanlarla birlikte yaşayan hayvanlarından haklarının var olduğunu ve bu haklar için HDP'de mücadele ettiğini söyledi. Bornova'da çevre sorunlarının had safada olduğunu dile getiren Aytekin, taş ocaklarının var olduğunu ve bu taş ocaklarının çevreye oldukça zarar verdiğini dile getirdi. Bornova'nın yeşilliğiyle güzel bir yer olduğunu sözlerine ekleyen Aytekin, "Ancak gün geçtikçe duyuyoruz ki, merkezi olan yerleri betonlaştırmaya açmaya çalışıyor. Bunlara karşı mücadele edeceğiz. Şehrimizin betonlaştırılmasına izin vermeyeceğiz" dedi.

Belediyelerin kadınlar için kurslar açtığını ancak bu açılan kursların hobi olarak değerlendirildiğini ve kadınlara maddi anlamda bir yardımının dokunmadığını ekleyen Aytekin, "Bu açılan kurslar sadece hobi olarak değil, onların gerçekten üretim yapabilecekleri ve gerçekten maddi anlamda ailesine katkı sağlayabileceği ortamı yaratmak gerekiyor. Kadınlar belli bir saatten sonra eve dönmekte zorlanıyor. Tehlikeli karanlık sokaklar var. Otobüs durakları oturdukları yerlere çok uzakta, giderken herşeyle karşılaşabilirler. Kadınlar bu tür sorunlar yüzünden de dışarı çıkamıyorlar. Kadınların gerçekten kendini güvenebilecekleri yerde, en azından gecenin belli bir saatinden sonra güvenli evlerine gitmesinin çözümünü çaresini bulmaya çalışacağız. Tabi bütün bu düşündüklerimizi bu şehirde yaşayan insanlarla birlikte yapacağız. Halkımız istekleri doğrultusunda oturup konuşup tartışıp birlikte çözeceğiz" dedi.

30 yıldır Türkiye'de bir Kürt mücadelesi var olduğunu hatırlatan Aytekin, "Bu mücadele ile birlikte, öncesinde Kürt mücadelesini doğruluğuna inanan, Kürtler özgür olmadan hiç bir şey gerçek anlamda özgür olamaz ve bu ülkeye özgürlük gelmez diyen insanlar oturdular birlikte bu mücadeyi nasıl öreriz diye HDP'yi kurdular. Bundaki amaçta hem halkımıza üçüncü bir şeçeneğin olduğunu sunmak, yani 'Artık siz AKP'ye yada CHP'ye mecbur değilsiniz. Sizin gerçekten sizden anlayan bir parti var' demek. Bu anlamda artık halkımıza bu kıstırılmışlıktan çıkınız diyoruz. Sizin gerçek partiniz olan HDP'ye oy verin diyoruz, şehir senin diyoruz" dedi.

HDP Eşbaşkan Adayı Orhan Aydın'da 12 Eylül mağduru... Diyarbakır'lı yoksul bir ailenin çocuğu olduğunu ve ailesinin kendisini zor şartlarda okuttuğunu belirten Aydın, Öğretmen okulunu bitirdiğini ve ardından çeşitli illerde öğretmenlik yaptığını dile getirerek, "1970 ve 1978 yılları arasında Kürdistan'da öğretmenlik yaptım. TÜS'ün ve TÖB-DER'in kuruluşuna katıldım. 12 Eylül darebesinden sonra 2 yıl arandım. Daha sonra yakalanarak Diyarbakır Cezaevine getirildim. Diyarbakır Cezaevine girdim. Köpeğe selam verdim ve çıktım. Orada yaşadıklarımı asla unutmayacağım. İşkenceden ölen arkadaşlarımı güzel çocukları asla unutmayacağım. Daha sonra çıktım. Çok sevdiğim öğretmenlik mesleğimi yapmama izin yoktu. 12 yıl boyunca öğretmenlik yapamadım. Zaman geçti ve çıkan bir afla ben tekrar öğretmenlik yapmaya başladım. Örgütlü mücadeleye sendikaya katıldım. Yıllarca Eğitim Sen yöneticiliği yaptım. 1999 yılından sonra İzmir'e geldim. Aktif bir şekilde yöneticiliğe devam ettim. 2002 yılında 25 yılım dolunca hemen ayrıldım öğretmenlikten ve DEHAP'a üye oldum. Daha sonra isimleri değişen çokca partide mücadeleye devam ettim. Yaşamımın içerisinde özgürlük en önde gelmiştir. Eşitlik en önde gelmiştir. Belki yavaş yürüdüm ama yürüyüşüme hep devam ettim ve devam ediyorum" dedi.

Aydın, "Halkımızla birlikte şehri yöneteceğiz. Bornova bir kez seçerse bir daha bırakmayacaklar. Bu yönetim tarzının çok iyi olduğunu görecekler. HDP'nin kendi partileri olduğunu ve kendilerine oy verdiklerini görecekler" diyerek anadil okulları açacaklarını ifade etti.

15.02.2014