Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 15-16 Kasım tarihlerinde 5. genel kurulunu gerçekleştirecek, binin üzerinde delegenin büyük çoğunluğunun katılımı ile gerçekleşmesi beklenen kurulda karar tasarıları ve yeni tüzüğün içeriği tartışılarak karara bağlanacak. "HDK ile Barışa, Özgürlüğe, Yeni Yaşama Yolculuk" şiarıyla gerçekleştirilecek HDK kurul ile birlikte yeni bir döneme de geçmeyi hedefliyor. HDK Eş Sözcüleri Sebahat Tuncel ile Ertuğrul Kürkçü, HDK'nin kuruluşundan şimdiki zamana kadar geçtiği aşamaları ve gerçekleştirecekleri genel kurul hazırlıklarını DİHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Sebahat Tuncel, HDK'nin uzun soluklu bir çalışma olduğunu belirterek, her dönem Kürt özgürlük mücadelesi ile Türkiye demokrasi güçlerinin diyalog içerisinde olduğunu ve her zaman ortak bir çatı partisi örgütleme arayışının bulunduğunu ifade etti. ilk olarak 2002 seçimlerinde SHP çatısı altında bir seçim ittifakı geliştirildiğini ancak birlikteliğin seçimlerden sonra sonuç alınamayınca dağıldığını vurgulayan Tuncel, "Bunda Türkiye demokrasi güçleri ile Kürt özgürlük hareketinin birbirilerini çok iyi tanımamalarının da rolü vardı" dedi. Çatı partisi tartışmalarının zaman içerisinde belli bir noktaya geldiğini dile getiren Tuncel, 2011 seçimlerine gelindiğinde ise başka bir durumun başladığını, "Emek, demokrasi ve özgürlük bloğu" olarak yeni bir başlangıç yapıldığını ve blok adayları olarak seçime girdiklerini söyledi. Tuncel, bu durumun Türkiye halkları açısından umut yarattığını kaydetti.
"Blok adayları olarak biz, halka da bir söz vermiş olduk. Türkiye'de sol mücadelenin birleşememesini eleştiren kesimler açısından da önemli bir ivme oldu. O açıdan 2011'de tartışmalara yeniden başladık. 'nasıl bir ortak çalışma olabilir' sorusunu yönelttik kendimize ve yola çıktık. Ama gördük ki insanlar bir partiden ziyade, sosyal hareketlerin yan yana geldiği yeni bir birliktelik, başka bir format istiyor. 'böyle bir çalışma mümkün mü' diye tartışırken ortaya HDK çıktı" diyen Tuncel, Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri halk toplantılarında kurumların, siyasi partilerin kendi özgünlükleri ve varlıklarını koruyarak HDK içerisinde yer almasının aynı zamanda bireysel katılımların da olmasının heyecan yarattığını söyledi. İnsanların, "Başka bir siyaset, başka bir Türkiye mümkün" diyerek HDK çalışmalarındaki yerlerini aldıklarına vurgu yapan Tuncel, söz konusu heyecanın da HDK'nin geleceğini belirlediğini söyledi.
HDK'nin kurulduğu 2011-2012 yıllarında, Kürt sorununun çözümü konusunda savaş ve çatışmaların yoğunlaştığı bir sürecin yaşandığını hatırlatan Tuncel, "Türkiye'nin Kürt sorununda çözümsüzlüğü, savaş konseptini dayattığı süreçte, HDK barış hareketi olarak konumlandı. Ekoloji, kadın, gençlik, alevi halklarının eşitlik ve özgürlük taleplerinin hareketi oldu" ifadesinde bulundu.
2013 tarihine gelindiğinde ise yeni bir aşamaya geçildiğine vurgu yapan Tuncel, ilk dönem çalışmalarının tümünün barışa dair olduğunu belirtti. Tuncel son olarak, "Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 2013 tarihinde Amed Newrozu'yla yeni bir süreç başlattı. HDK açısından bu bir dönüm noktasıydı. Daha sonra bir takım sosyal hareketler yaşandı, Gezi yaşandı arkasından Rojava, Kobanê... HDK ciddi toplumsal değişim-dönüşümlere tanıklık etti. Bundan sonraki süreçte de yeni bir dönem başlıyor. 2011'den bu yana yürüttüğümüz yolculukta önemli deneyimler ortaya çıktı, toplumun değişim dönüşüm taleplerini karşılama konusunda sorunlar yaşamış olsak da... Öz eleştiri vermemiz gereken pratikler içerisinde de olduk. Şimdi toplumsal alanda ürettiğimiz politikaları, siyaseti parlamentoda yapma öncülüğünü HDP'ye vermiş olduk. Hem HDP'nin, hem de HDK'nin kendini örgütleme sürecini yaşıyoruz" dedi.
Eş Sözcü Ertuğrul Kürkçü ise, HDK'nin en önemli özelliğinin türdeş olamayan toplumsal, politik, vicdani, kültürel ve ekolojik muhalefet dinamiklerini ortak bir alanda yürür hale getirmek olduğunu vurgulayarak, "Bu zor bir iş. Neden? bunların hepsi varlık sebeplerini farklı sosyal dinamiklerden alıyorlar. Gelişme süreçleri farklı. Öncelikleri ve gündemleri farklı. Ancak hepsi aynı şeyden mağdurlar; devletin tekelciliği ve tahakkümcülüğü, kapitalizmin sömürücülüğü, yabancılaştırıcılığı ve tek tipleştiriciliği... Bunlar arasında ezilen kesimlerin ortak, tarihsel kaderleri var ama farklı düzeylerde. O nedenle HDK, tek tek grupların, kişilerin, örgütlerin yanyana gelmesinden çok toplulukların, çoklukların yanyana gelmesinden oluşuyor. Bu özelliği bizim açımızdan önemli. Bunu koruyamadığımız zaman, hareketin daraldığını görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
HDK'nin alevilerin vicdani özgürlüklerini, inançlarını savunanların mücadelesini kucaklamak, Kürtlerin özgürlük, kadınların kurtuluş mücadelesinin sesi olmak, gençliğin
geleceksizliğe karşı isyanını, her gün madenlerde insanlara hayat getirmek için hayatlarını kaybeden sınıfın; işçilerin, madencilerin mücadelesini yansıtmak durumunda olduğunu vurgulayan Kürkçü, "O nedenle biz, her şeyden önce sosyal güçlerin gelişmesine yardımcı olmak, bunların içinde hayat bulmak istiyoruz" dedi. HDK'nin tamamiyle sosyal hareketler toplamı olarak sayılmasının da doğru olamayacağını vurgulayan Kürkçü, "Belli bir istikameti var. Kapitalizmden ve bugünkü tekelci devlet yapısından özgürleşme... HDK iki hedefi bir arada yürütmeye çalışıyor" dedi.
HDP ve HDK arasındaki farkı ise Kürkçü şu şekilde açıkladı: "HDP'de aynı yöne sesleniyor. Bence en önemli fark HDK'nin doğrudan doğruya halkın mücadele güçlerinin üzerinde yükselmesi ve halkın kendi kendine öz yönetimini sağlaması yönünde bir iradeyi kristalleştirme çabasının olması. HDP'nin çabaları bunun üzerinde yükselir ama HDK, HDP'den de fazlasını içerir." HDK'nin, HDP'nin hedeflediği her şeyi sosyal olarak hedeflediğini vurgulayan Kürkçü, "Ancak onun kapsadığı alandan daha geniş bir alandaki mücadeleleri partizan olmayanı bir partiye bağlı olmayarak hareket eden bütün güçleri de içermeye çalışıyor. HDP aynı zamanda kader ortaklığı yaptığımız tek parti. Bizim için en önemli bağlantı noktası ise; Kürdistan özgürlük hareketi ile Türkiye'nin toplumsal özgürlük hareketlerinin çekişme hareketi olması noktasındaki kuvvetli bir iradeye sahip olmamızdır. Kürdistan'da özgürlük hareketinin yarattığı momentumla ilişkilenmeyen bütün muhalefet hareketleri Türkiye'de son derece cılız, çoğu zaman ulusalcı politikaların yanında kendilerini buluyorlar. Bu şu manaya geliyor; aslında kurulu düzenin bir kanadıyla eklemlenebiliyorlar, oysa HDK bu açıdan kurulu düzenden özgüleşme konusunda hem büyük bir avantaj sağlıyor hem de güçlerle birlikleştikçe kurulu düzen karşısında güçlü bir güvence oluşturuyor" değerlendirmesinde bulundu.
HDK'nin 15-16 Kasım tarihlerinde 5. genel kurulunu Ankara'da bulunan Kocatepe Kültür Merkezi'nde gerçekleştireceği bilgisini veren Kürkçü, Türkiye çapında binden fazla delegenin kurula katılacağını belirterek, "Barışın toplumsallaştırılması ihtiyacını duyan herkesi zeminimizde göreceğiz, bulacağız" dedi. Kurulun etkin bir katılımla toplanacağını vurgulayan Kürkçü, kurula Kobanê'den aralarında Ayşe Efendi'nin de bulunduğu konukların katılacağını, toplumsal mücadele örgütleri ile STÖ'lerden de temsilci ve yöneticilerin yer alacağını söyledi. 2 gün boyunca sürecek kurulda toplumsal meseleleri tartışacaklarını ve karar tasarılarını karara bağlayacaklarını belirten Kürkçü, tüzükte de bir takım değişikliklerin olacağı bilgisini verdi. Kürkçü, tüzükteki en önemli değişimin meclislerini daraltmak olduğunu dile getirerek böylece daha hızlı tolanan ve çabuk karar alan bir meclisin oluşacağını söyledi. Kürkçü, eş sözcülerini de artık meclis tarafından belirleyeceklerini sözlerine ekledi.
Son olarak, kurulda gündeme gelecek olan karar tasarılarına ilişkin de bilgiler veren Kürkçü, "Bölge, Ortadoğu, Kobanê, Rojava ekseninde mücadele, çözüm sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için, emek alanında, asgari ücret, bütçe uygulamaları ve sosyal güvenlik kanunu başlıklarında karar tasarıları olacak. Ekoloji mücadelesi ile ilgili mücadelenin yükseltilmesine dair perspektifler, 25 Kasım gelirken kadına yönelik şiddet, savaşta kadının durumu ve kadın mücadelesine dair, ana dilde eğitim alanında parasız, laik, demokratik eğitim gibi perspektiflerin açığa çıkacağı bununla şekillenecek karar tasarıları da tartışılacak" dedi.
14.11.2014