3 Ağustos 2014 tarihinde insanlık değerlerini ve tarihini yok sayan bir katliama tanıklık ettik. 73. Ferman diye tanımlanan Ezidi katliamı, Irak hükümeti, Irak Bölgesel Yönetimi ve Uluslararası güçlerin gözleri önünde gerçekleşmiş ve tarih sayfalarında kara bir leke olarak yerini almıştır.
21. yüzyılda kültürel ve inançsal farklılıklarından dolayı böylesi bir katliama maruz kalmak ve yine aynı gerekçelerle tüm dünyanın buna göz yumması IŞİD barbarlığının beslendiği zemini de gözler önüne sermiştir. 4 yıl önce yaşanan soykırımda kadın, yaşlı, çocuk binlerce Ezidi yaşamını yitirmiş, hayatta kalanlar binlerce yıldır yaşadıkları topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Yine binlerce kadın ve çocuk IŞİD tarafından kaçırılarak köle pazarlarında satılmış, esir alınan kadın ve çocuklara cinsel işkence uygulanmış, din değiştirmeye zorlanmışlardır.
Tipik tekçi zihniyetin Ortadoğu coğrafyasında vücut bulduğu Ezidi katliamı ve IŞİD barbarlığı, değişik tonlarla da olsa bölgesel güçler tarafında hala sürdürülmektedir. Küresel güçler ise bu farklılıklardan yararlanarak tahakkümlerini pekiştirmeye devam etmektedirler. Demokratik değerlerin yok sayıldığı farklılıklara tahammülün olmadığı bu coğrafyada tekçi zihniyet güçle birleşince ortaya çıkan katliam ve soykırım olmaktadır.
Saldırı sonrası esir alınan Ezidilerin büyük bir kısmının akıbeti hala bilinmemektedir. Ya katledilmiş ya da köle pazarında satılmayı beklemektedir. Bir kısmının dolaylı yollardan aileleri tarafından da satın alınarak kurtarıldığı bilinmektedir. Öte yandan Ezidileri yerleşik olarak bulunduğu Şengal bölgesi ve yaşam biçimleri hala yerel, Irak ve bölge ülkeleri için bir pazarlık ve mücadele alanı olarak ciddiyetini korumaktadır.
Aynı zamanda bir Kadın kırımı olan bu soykırımda Ezidi kadınlar savaş ganimeti olarak görülmüş ve binlerce yıldır kadın mücadelesine dönük yapılan her türlü saldırı Ezidi kadınlara yaşatılmıştır. Biliyoruz ki bu saldırı, Ezidi kadınlar şahsında tüm kadınlara, eşit, özgür ve birlikte yaşam iradesiyle açığa çıkan tüm kadın kazanımlarınadır. inançları, kültürleri ve bir bütün varlıkları için mücadele veren Ezidi kadınlar, Şengal soykırımı ardından kendi özgüçleri ile mücadelelerini sürdürmüştür. 2016 yılında 3 Ağustos tarihinin ‘Kadın Kırımına Karşı Mücadele Günü ‘ olarak kabul edilmesi için öncülük yapmış, Avrupa’dan Ortadoğu’ya dünyanın birçok ülkesinde kadın hareketleri bu çağrıyı sahiplenmiş, vahşete ve kırıma karşı ortak mücadele kararlılığını sergilemişlerdir.
Bu soykırım sessizliğinde çığlık gibi düşen Ezidi kadınların direnişi kadın mücadelesi açısından önemli bir eşiği ifade etmekle birlikte, kadın mücadelesindeki birlikteliğin ve kararlılığın da sembolü haline gelmiştir. Bu birlikteliği ve kararlılığı büyütmenin sorumluluğuyla tüm kadınları fermansız, kırımsız, eşit, özgür ve insan onuruna yakışır bir dünya için kadın kazanımlarını sahiplenmeye büyütmeye davet ediyoruz.
HDK KADIN MECLİSLERİ