HDK İstanbul İl Yürütmesi krize karşı eylem planlamasını açıkladı

01.10.2019

HDK İstanbul İl Meclisi, Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu'nun geçen hafta deklare ettiği "Kriz Var! Aynı Gemide Değiliz!" kampanyalarının startını vererek, taleplerini sıraladı. 

 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul İl Meclisi, "Kriz Var! Aynı Gemide Değiliz!" kampanyasının startını Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi’nde yaptığı basın toplantısıyla verdi. HDK bileşenlerinden temsilciler ve Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut'un yanı sıra çok sayıda kişi ve kurum temsilcisinin katıldığı toplantıda "Kriz Var! Aynı Gemide Değiliz!" pankartı asıldı. 

 HDK adına basın metnini, HDK İstanbul İl Eşsözcüsü Nihayet Düzel okudu. Düzel, Türkiye'nin ağır bir ekonomik kriz sürecinden geçtiğini belirterek, "HDK olarak krizin bedelinin halklara değil, krizi yaratanlara ödetilmesi, halklardan çalınanların halklara iade edilmesi için dayanışma ve barış aklının örgütlenmesi amacıyla bir kampanya başlattık. Krize dönük kampanyamız şu sıralar birçok ilde deklare edilmekte ve peş peşe çalışmalar başlatılmakta. HDK İstanbul İl Meclisi olarak biz de işçilerin, emekçilerin oldukça yoğun yaşadığı, gençlerin işsizlikle karşı karşıya olduğu, kadınların emek sömürüsüne maruz bırakıldığı, yani ekonomik krizin günlük hayatımıza en belirgin yansımalarını yaşadığımız kentimizde 'kriz var' diyerek tüm kent sakinlerini krizle mücadeleye davet ettiğimizi deklare ediyoruz" dedi.
 

 

Krize karşı özellikle yerel düzeyde, alternatif dayanışma ağlarının kurulması, bu konudaki deneyimlerden yararlanılması ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade eden Düzel, "Ülkede yaşanan ekonomik krizde, kapitalizmin yapısal krizi kadar, rant ve talana dayalı iktidar politikaları, yolsuzluk ve kamu kaynaklarının toplumsal yarar için kullanılmak yerine yandaşlara peşkeş çekilmesi ile toplum yararına olmayan ekonomik politikaların da etkisi vardır. Ayrıca uzun yıllardır ülkede uygulanan savaş politikaları, toplumun refahı için harcanması gereken bütçenin savaş ve savunma ekonomisine aktarılması sonucunu yaratmış ve bu durum krizle birlikte yoksulluğu derinleştirmiştir" şeklinde konuştu.
 
"Yürüteceğimiz kriz karşıtı faaliyetlerin temel hedefinde, toplumsal örgütlenme ile alternatif  'yeni yaşam'ın, kapitalist sistemin dayattığı sömürü ilişkilerine dayalı yaşama karşın inşa edilmesi yatmaktadır" diyen Düzel, "Özlemini duyduğumuz, kapitalist üretim-tüketim ilişkilerini aşan, insan, doğa ve toplumu merkezine alan kadın özgürlükçü yaşamı gerçekleştirinceye kadar yürüteceğimiz her faaliyet aynı zamanda zihniyet dönüşümü ve anda devrim hedefiyle, devrimci toplumsal dönüşüm perspektifiyle olmalıdır" ifadelerini kullandı. Düzel, HDK 10. Genel Kurul'una dek sürecek olan kampanya boyunca il meclisi İstanbul'un üç bölgesinde de tüm yerel örgütlenmeleriyle, meclis girişimleriyle, koordinasyonlarıyla eylem ve etkinliklerini tüm toplumsal kesimlerle ortaklaştırma çabası içinde olacaklarını söyledi. “Kamu için ekonomi temel stratejimizdir” diyen Düzel, “Ekonomi için kamu ise savaşlar ve krizler sistemidir. Birlikte beslendikleri savaşa izin vermeyeceğiz. Besleneceğimiz barışı inşa edeceğiz" diye vurguladı.

 
Taleplerimiz
 
Bu çerçevede taleplerini sıralayan Düzel, "Temel ihtiyaç düzeyinin altında kalan hane başına su, elektrik ve doğalgaz tüketiminden ücret alınmasın. Bu düzeyin üstündeki tüketim kademelendirilerek ücretlendirilsin. Temel gıda maddelerinden KDV kaldırılsın. Haftalık çalışma süresi, ücretler düşürülmeden 35 saate indirilsin. Asgari ücret, işçinin ve ailesinin gereksinimlerinin karşılanması ilkesi gözetilerek belirlensin ve vergi dış bırakılsın. En düşük emekli maaşı da bu kritere göre belirlensin. İşçi ve memurların ücretleri net olarak ödensin. İşten çıkarmalar yasaklansın. İşsizlik sigortasından yararlanma kolaylaştırılsın, ödemeler artırılsın. Herkesten geliri ve bütçesiyle orantılı vergi alınsın. Emeklilik yaşı kademeli olarak düşürülsün, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetleri giderilsin ve emekli maaşları insanca yaşanabilir bir düzeye yükseltilsin" diye belirtti. 

 
Taleplerinin özel bir kısmının da mülteciler için olduğunun altını çizen Düzel, "Sığınmacı ve göçmenlerin, özellikle Suriye'de Türkiye'nin de müdahaleleriyle tırmanan savaştan dolayı ülkemize göç eden milyonlarca insanın kabul edilemez koşullarda yaşamasına, bedava ya da boğaz tokluğuna, güvencesiz ve kayıt dışı çalıştırılmasına son verecek düzenlemeler yapılsın. İlk olarak, Türkiye Cumhuriyeti BM Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu coğrafi sınırlama şerhini kaldırmalı, tüm sığınmacılara derhal mülteci statüsü tanımalıdır" diye konuştu.


Toplantı, basına ve katılımcılara broşürlerin dağıtılmasıyla son buldu.