Yazılı bir açıklama yapan HDK/HDP Kadın Meclisi, son günlerde yaşanan kadın cinayetlerine dikkat çekti, "Sadece Nisan ayının ilk 11 gününde, erkek arkadaşları, eşleri, ağabeyleri, babaları ya da akrabalarının şiddetiyle 11 kadın yaşamını yitirdi" dedi.

HDK/HDP Kadın Meclisleri, her gün yaklaşık 5 kadının erkekler tarafından öldürülmesinin “katliam ve kırım” olmasına rağmen bu ölümlerin en hafif deyimle seyredildiğini hükümet politikalarıyla ise adeta teşvik edildiğinin altını çizdi.

AKP'nin politikalarının kadına yönelik şiddeti körüklediği eleştirisinde bulunulan açıklamada, Meclis’te kabul edilen koruma yönetmeliğinin “kadını değil aileyi koruyan, şiddeti cinsiyetsizleştiren bir rol oynadığını” belirtti.

Kadınların korunmasıyla ilgili mahkemelerde delil şartı aranmasının, kararın saldırgana tebliğine kadar geçen sürede kadınların korunmamasının ve koruma kararının polisin insafına kalmasının eleştirisini yaptı.

“Koruma Yönetmeliğine göre, şiddet gören, fiziki veya sözlü tacize uğrayan kadına devlet tarafından verilen korumanın masraflarını kadınlar karşılamak zorunda” diyen Kadın meclisleri yaşanan durumu “paran kadar koruma!” şeklinde özetledi.

Açıklamada şunlar belirtildi:

"Kadınlara yaşam hakkını parayla satan, her fırsatta 'Boşanmalar toplumu yozlaştırıyor' diye nutuk atan, eşitlik mücadelesi veren kadınları 'tehlikeli' diye yaftalayan, kadının ismini bakanlıktan çıkaran, cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik ayrımcılığı sistematik hale getiren hükümet, tüm bu kadın cinayetlerinden de sorumludur. Başbakan, 'Kadın erkek eşit değildir' derken, kadın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, erkek Başbakan'ın 'Üç çocuk doğurun' buyruğunun bilimsel temellere dayandığını iddia ederek kadın bedeninin kontrolünü meşrulaştırabilmektedir. Bu zihniyetin hükmettiği bir sistemin, meclisiyle, hükümetiyle, yargısıyla kadını koru(ya)mayacağı açık ve nettir."

Katliam boyutuna varan kadın cinayetlerini seyretmeyeceklerini duyuran HDK/HDP Kadın Meclisi, şu taleplerde bulundu:

"Biz kadınlar; gerçek ve kamusal koruma istiyoruz. Kadın cinayetlerini ve kadına şiddeti önlemek için çalışan bir Kadın Bakanlığı istiyoruz. Kadına yönelen, cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle işlenen cinayetlerin ağırlaştırılmış cinayet olarak nitelenmeli, haksız tahrik ve iyi hal indirimi kaldırılmalı, kadın cinayetleri af kapsamına alınmamalıdır. Cinsiyete dayalı her türlü suçun yargılamasında, kadın örgütlerinin davaya müdahil olmalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılmalı, yeterli sayıda Kadın Sığınağı ve danışma/dayanışma merkezleri açılmalı, bu merkezlerin yönetimi ve denetiminde kadın örgütlerinin yönlendiriciliği esas olmalıdır."

21.04.2014