HDK Gençlik Meclisleri Çalıştayı Sonuç Bildirgesi

01.08.2017
   Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, savaşların süreklilik kazanması, toplumsal tıkanmalar ve otoriterleşme yönelimleri; antikapitalist, demokratik ve özgürlükçü nitelikteki bir alternatif sistemin var olması gerekliliğini dayatıyor. Ulus-devletler, kendilerini asgari demokratik koşullarda ayakta tutamıyor. Halklar iki kutuplu siyasete zorlanmak istenirken; otoriter rejimler karşısında 3. yol olarak demokratik cumhuriyet fikri güncelliğini koruyor. Rojava ‘da şekillenen halkın kendi kendisini yönettiği özerklik modeli, tüm Ortadoğu’ya ve dünya halklarına örnek teşkil edip umut oluyor. Ancak tam da bu sebeple çok boyutlu saldırı hamlesi ile karşı karşıya bırakılarak devrim barbar çeteler aracılığıyla yok edilmek istendi. Türkiye’de siyasi iktidarın içerde ve dışarda Kürt düşmanı stratejisi Türkiye’yi derin bir çıkmaza sürüklüyor. Katar Krizi de göstermektedir ki, Türkiye geliştirdiği günlük taktiklerle bu çıkmazda sıkışmış durumdadır. Kriz, Katar’dan ziyade Türkiye’ye verilen bir uyarıdır. Suriye Demokratik Güçleri’nin Rakka Operasyonu sona doğru yaklaşırken; devrimin boğulmak istendiği zorlu süreci aşanın halkların örgütlü direnişi olduğunu, devrimi sahiplenme ruhunun Bakar’dan Rojava’ya yol açtığını, enternasyonal dayanışmanın bir köprü kurduğunu bir kere daha hatırlıyoruz. Şimdi, Ortadoğu’da Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, Alevi tüm halkların öreceği yeni bir ortak yaşamın vaktidir.
   Dünya’daki ilerici ve özgürlükçü güçlerin bütünü küresel bir saldırı altında ve sağ popülizmin yükselişi temel bir problem olarak önümüzde durmakta. Bu durumun önüne geçmek için verilecek mücadele; küresel çapta olmak, demokratik ilkeleri öne sürerek yeni seçenekler ortaya koymak ve ulus-devlet sınırlarını boşa düşürmek zorundadır. Türkiye’de 15 yıllık AKP iktidarının geldiği son nokta; AKP-MHP kliği ile birlikte kendinden olmayanları yok sayan, kutuplaştırıcı bir siyaseti egemen kılan, toplumun farklı kesimlerine savaş açan, otoriter bir rejim inşasına dayanmıştır.
   Otoriterleşme, devletin çözülme yaşadığı 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte meşru kılınmak istenmiş ve darbe mekaniklerini boşa düşürecek barış-demokrasi mücadelesi ağır bir saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Demokratik siyasetin tüm kazanımlarına dönük tasfiye operasyonları gelişmiş, ülkenin 3. Büyük partisinin siyasetçileri, yönetici ve üyeleri tutuklanmış, halkın iradesi kayyumlarla gasp edilmiştir. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan üzerindeki tecrit koşulları ağırlaştırılmış, Kürt sorununda imha, inkar, zora dayalı çözümsüzlük politikaları devreye sokulmuştur. Gece yarısı çıkartılan KHK’larla akademi tamamıyla bilimsel, demokratik ve eleştirel düşünceye dayalı özünden arındırılmak istenmiştir. Siyasi baskılarla yıldırılamayan yoksullar, ekonomik baskılarla yıldırılmak; açlık, yoksulluk, işsizlikle terbiye edilmek istenmiştir. Üniversiteler hem öğrencilerinden, hem de hocalarından kopartılmış; ancak bunun ardından her bir KHK’nın ardından yeni bir ‘Dayanışma Akademisi’ de çalışmalarına başlamıştır. Tüm bu koşullar altında, devlet imkanlarının Evet’e çalıştığı 16 Nisan Referandumu’nda halkların omuz omuza verdiği mücadele ile Hayır’ın meşru bir sonuç olarak sandıktan çıktığını, ancak gayrimeşru bir sonucun bizlere dayatıldığını gördük.
  16 Nisan sürecinde deneyimledik, çoklu bir mücadele hattı ile itirazlarımızı örgütlemek ve bizleri yok sayan bu sistemde yaratıcı kanalları zorlamak bize yeni imkan ve olanaklar sunabiliyor ve tüm bu kararlılığımız karşısında halka halka büyüyen bir çalışmayla OHAL engellemeleri boşa düşürülebiliyor. 16 Nisan Referandum’undan çıkardığımız en anlamlı sonuç; bu imkan ve olanakları ileri taşıyabilmek için toplumun tüm kesimlerine doğru yayılan bir örgütlenmeye girişme cesaretini gösterebilmek zorunda olduğumuz. Karşımızda 2 temel dinamik bulunmaktadır. İlki Kürt Özgürlük Hareketi, diğeri ise Türkiye’deki faşizmin kurumsallaşmasından rahatsızlık duyan geniş çevreler. Yeni dönem başarımızı belirleyecek olan bu 2 dinamik arasında sağlam temellerde bir demokratik cumhuriyet koalisyonu oluşturmaktır. OHAL-KHK’lar eliyle inşa edilen rejimin sosyal, siyasal, ekonomik saldırıları karşısında tüm bu alanların içinden cevaplar üretecek gençlerin örgütlü bir hamle başlatabilmesi için koşullar elverişli. Topluma çözümsüzlük politikalarını dayatan hiçbir gücün kazanamayacağı bir kez daha görüldü. Bu belirsizlik atmosferinde, özgürlükçü bir demokratik gücün açığa çıkması, öncü olması, alternatifler sunması gerekmektedir. Bu noktada Halkların Demokratik Kongresi’nin eksikliğini, içinden geçtiğimiz 6 yıllık süreç içerisinde ilk defa bu kadar yakıcı olarak hissedebilmekteyiz. Sistemin zeminlerinde yeni çatlaklar yaratan, bu çatlaklardan sızmayı hedefleyen çeşitlendirilmiş toplumsal örgütlenme modelleri repertuarı ile yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Türkiye’de sol ve sosyalist hareketlerin ve Kürt özgürlük hareketinin yapabilme becerilerinin üzerine yeni beceriler katan bir HDK; tüm bu bileşeninin kapladığı alanı aşan ve yeni alanlara doğru yayılan bir örgütlenme biçimini hayata geçirebilmelidir. (En az) %50’yi ve ötesini örgütleyebilmek ve bir arada tutabilmek; siyasi partilerin tek başlarına başarabileceği bir durum değildir. Siyasetler üstü, ayakları toplumun temel ihtiyaçlarına basan, aşağıdan bir örgütlenmeyi esas alan bir HDK; demokratik toplumun öz örgütlenmelerini yaratabilmelidir. Bununla beraber faşizmin kurumsallaşmasına karşı verilecek ortak mücadelede HDK, belirleyici özneler arasında olmalıdır. “Faşizme Karşı Birleşik Cephe” deneyimlerinin bugünden bakıldığında işaret ettiği yerde HDK kendisini konumlandırabilmelidir. Bunu mümkün kılacak araç ve yönteme odaklı tartışmalarının ötesinde; öncelikli olanın bunu mümkün kılacak bir ortak ruhun ve kültürün yaratılması gerekmektedir. Birebir ilişkileri dönüştürmekle başlayıp tüm mücadele alanlarına doğru yayılan demokratik cephenin izdüşümlerini yaratmak zorundayız.
   Türkiye ve Kürdistan’da gençlik mücadelesi; önemli tarihsel kırılmalar ve sistemde büyük krizler yaratarak demokratik bir basınç oluşturabildi. Yarattığı tarih ve değerler; bugün dahi mücadele motivasyonumuzu diri ve canlı tutabiliyor. Ancak bu tarihin yanında geldiğimiz anın içinden değerlendirdiğimizde gençlerin örgütsüzüğü, gençlik hareketlerinin kitleselleşememesi, demokratik bir gençlik birlikteliğinin yaratılamaması, klasik yöntemlerdeki ısrarcılık, dar grupçuluk, günü kurtarmacı anlayışlar sürece cevap olamayışta büyük bir etken durumdadır. Gençler, daha fazla örgütsüzleştirilerek kendi öz güçlerine yabancılaştırılmaktadır. Oysa gençlik; toplumda en büyük sömürü mekanizmalarıyla karşı karşıyadır. Adaletsizlik, işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik krizi gençlerin örgütlü bir karşı koyuşunu ihtiyaç olarak sunuyor. Bu kapsamda, gençlerin siyasete ve örgütlü mücadeleye olan ilgisini arttırmak, gençlerin ihtiyaçlarına örgütlü bir toplumla çözümler geliştirmek, niteliksiz bir eğitim sisteminin geliştiremediği deneyimleri tekrar sunabilmek ve üretebilmek durumundayız. Kendi imkanlarımızın farkında olabildiğimiz ölçüde gençlere seçenekler sunabiliriz. Gençliğin toplumsal alanda, yaşamın her alanında örgütleme ve öncülük görevinde ısrar etmeliyiz. HDK Gençlik Meclisleri, eril-homofobik-transfobik siyasetin karşısında özgürleşme fikrini geliştirebilmek için kadın ve LGBTİ aklını daha çok açabilmelidir.
   Bu değerlendirmeler etrafında yerellerde gençlerin özgün ihtiyaçlarını tespit etmek ve bu ihtiyaçlara yerel imkanlar doğrultusunda toplumun örgütlülüğünü besleyecek çözüm önerileri geliştirmek HDK’nin perspektifi olmalıdır. HDK, Fırat’ın batısı ile doğusunun ortak mücadele organıdır. HDK; iktidar aygıtlarına cevap verme potansiyelimizi tekrar açığa çıkarabilmelidir. Bir araya gelme yol ve yöntemlerimiz bir zemine oturmalıdır. HDK; işsiz ve yoksul gençler için demokratik-komünal ekonomiye yaslanan birliktelikler açığa çıkartabilmelidir. Komün ve kooperatif deneyimleriyle gençlerin sistem tarafından sömürülmesine karşı alternatif ekonomi çalışmaları yürütmelidir. Sistemin dayattığı merkezi ulus devletçi akla karşı demokratik cumhuriyet fikrini örgütleyecek yerel meclisler ve bu perspektifi geliştirip yaygınlaştıracak akademiler inşa edebilmelidir. Meclislerde örgütlenecek olanların ilk buluşma adresi bilginin özgürce üretilip dayanışmacı temelde paylaşıldığı özgür akademiler olabilmelidir. Üniversiteler tasfiye edilirken, özgürlükçü ve dayanışmacı akademiler etrafında özgür düşünceyi geliştiren bilimsel eğitim imkanını yaratılabilmelidir. Sosyal alanı örgütleyebilmek için gençlere kendi varoluşlarını keşfedebilecekleri, yaratıcılıklarının farkına varabilecekleri yaşam alanları inşa edebilmelidir. Anadil üzerindeki yasaklamalara karşı gençlerin anadilinde eğitimleri için imkanlar geliştirebilmelidir. Gençlerin eğitim problemi komün ve meclislerin temel sorumluluğu olabilmelidir.
   HDK; toplumu örgütleyerek daralan siyaset sahnesine nefes aldıracak ve 6 milyonun çok ötesinde bir kesimde hitap olanağı bulacaktır. Bileşen gençlik örgütlerinin önüne koyduğu programı aşıp üretmeyi hedefleyen, çözüm olma beklentisini taşıyan bir HDK’ye ihtiyacımız var. HDK Gençlik Meclisleri’nin temel görevleri bu saydıklarımız etrafında yeni bir yaşam formu hayata geçirebilmek olmalıdır. HDK’yi gençleştirmenin yolu, ekonomik-sosyal-kültürel olarak çembere alınmış gençleri bu çemberin dışına çekmekten geçiyor. Gençleşen bir HDK ile beraber gençlere dönük yaklaşımımızın bir bütün olarak değişmesi zorunludur. Gençlerle kurulan ilişkilenmede HDK’nin gençler için bir cazibe merkezi olması unutulmamalıdır. Toplumda ve en başta da gençlerde biriken öfkenin doğru kanallar bulması, öfkenin örgütlenmesi HDK’nin varlığını anlamlı kılan gerekçeler arasında olacaktır.
   Adaleti, kaybettiğimiz yerde arayacağız. Yıllardır büyük zorluklarla gelişmiş adalet mücadelesinin takipçileri olarak, bu talebi kuşananlar arasındaki devrimci-demokratik potansiyeli ileri doğru çekmek durumundayız. Cüretli bir politika üreterek çıkışın yolunu açabiliriz. Taban siyasetinde ve birleşik mücadeledeki ısrarımız bu topraklar için vazgeçilmezdir. HDK’yi besleyecek yeni dinamikleri antikapitalist mücadelelerin içerisinde bulabiliriz. Süreç bize, yaratıcı bir hareket tarzını dayatıyor.