HDK Eğitim Meclisi'nden Eğitim Öğretim Dönemi Sonuna Dair Açıklama

17.06.2016

Bir Eğitim - Öğretim Dönemini daha geride bıraktıkEğitim sisteminin yıllardır çözüm bekleyen en temel sorunları, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında azalmak bir yana daha da artmış, eğitimde yaşanan çelişkiler ve eşitsizlikler derinleşmiştir. Bu eğitim öğretim yılının sonunda AKP İktidarının yıllardır uyguladığı ırkçı, gerici, cinsiyetçi, ayrımcı, piyasacı, barış karşıtı eğitim politikaları gençlerin haklı tepkileri ile karşı karşıya kalmıştır.

2015-2016 eğitim öğretim yılında Kürt illerinde aylarca süren ablukalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle eğitim öğretim bazı il ve ilçelerde tamamen durmuştur. Yaşanan sokağa çıkma yasakları ve fiili sıkıyönetim uygulamaları nedeniyle 300.000 öğrencinin eğitim-öğretim hakkı gasp edilmiş, öğretmenlerin MEB tarafından kısa mesaj gönderilerek “hizmet içi eğitime” alınmasıyla eğitim faaliyetleri engellenmiştir. Bu il ve ilçelerde çok sayıda okul ve eğitim kurumuna yönelik saldırılar yaşanmışokullarda askeri yığınak yapılarak fiilen karakola dönüştürülmüştür.

Kamu denetiminden uzak dini vakıflar ve kuruluşlar aracılığı ile eğitim adı altında  can yakıcı faaliyetler yaşanmaktadır. Devlet tarafından denetlemeye tabi tutulmayan Ensar, İHH, Anadolu Gençlik Vakfı ve benzeri birçok dinci vakıf deyim yerindeyse okullarımızda cirit atmaktadır. MEB ile ortak proje adı altında hergün yüzlerce çocuğumuz bu vakıfların ve vakıf mensuplarının çalışmalarına terkediliyor ve yapılan çalışmalar pedogojik hiçbir süzgeçten geçmeden okullarımızda yaygınlaşıyor. Bu tür kurumların bağımsız bir şekilde denetlenebilir hale gelmesi, sadece hükümetin eline bırakılmaması önemlidir. 

AKP kendi politikalarını denetleyecek ve politikaları üzerinde söz sahibi olacak bir toplum yerine, kendi ideolojisine biat edecek dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek  çabasındadır. Bu nedenle eğitimi hükümetin ideolojisi çerçevesinde yeniden yapılandıracak olan 4+4+4 eğitim sistemini 2012 yılında hayata geçirmiştir. Bu sistemin en görünür çıktılarından biri, sayısında adeta patlama yaşanan İmam Hatip liseleridir. AKP hükümeti, her mahallede açtığı ve ailelerin gözünüboyamak için inanılmaz yatırımlarla yaptırdığı İmam Hatip liselerinde dindar ve kindar bir nesil yetiştirirken, 4+4+4 eğitim sistemi ile kız öğrencilerin ilkokuldan sonra eve kapatılmasının ve zorunlu din dersleri ile Alevileri dışlayan bir sistemin önünü açmaktadır.

Üstelik şimdi de 4+4+4 eğitim sisteminin yeniden değiştirilerek 3+3+3+4 sistemine çevrileceği iddiaları gündeme gelmiştir. Bu sisteme göre erken yaş eğitim 4-7 yaş arasına çekilerek adeta Osmanlı’daki sübyan mektepleri modelinin yeniden uygulamaya konması planlanmaktadır. Kızlar ve erkekler ayrı sınıfta okuyacak, kız çocuklarımıza bebek denecek kadar küçük yaşta başörtüsü taktırılacak ve zorunludin dersleri uygulanacaktır

Eğitim yılı başında tamamı Meslek ve Anadolu lisesine dönüşen liselerde ise sorunlar azalmak bir yana artarak sürmektedirÖrneğin, Anadolu Sağlık Meslek Lisesine dönüşen liselerin 9.sınıflarında sağlık meslek derslerini okutacak öğretmen bulunamazken, açıklar diğer ders öğretmenleri tarafından kapatılmaktadır. Dersler sadece teorik olarak yapılmakta, okullarda pratik uygulama yapılacak alanların düzenlenmemiş olması bu okulları kuruluş amacından uzaklaştırmaktadır. Liseler arasındaki ayrışmalar giderek derinleşmektedir. 

Elbette meslek liselerinde bahsi geçen öğretmen yetersizliği ile binlerce atanamayan öğretmen sorunu bir çelişki olarak varlığını sürdürmektedir. 14 yıllık dönemde 540 bin öğretmen atanmasına rağmen artan öğrenci, derslik ve çeşitlenen programlar ile emeklilik nedeniyle oluşan öğretmen açıkları varlığını korumaya devam etmektedir. Şu an 90 bin öğretmen açığı olduğu norm kadro güncellenmesinden anlaşılmaktadır. Bir yandan da 2016 yılında atanmayı bekleyen öğretmen sayısının 350 bine ulaştığı açıklanmıştır. O nedenle zaman geçirilmeden bu yıl için atanacak öğretmen sayısı açıklanmalıdır.

Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli sorun ise okullarda yaşanan ve tehlikeli boyutlara varan dil, din ve cinsiyet ayrımcılıklarıdır. Kadınlar cinsiyet ayrımcılığının en belirgin örneklerini okul ortamlarında yaşamaktadır. Ayrımcılık farklı inanç ve kimliklere sahip öğrencilere reva görülen genel geçer bir yol olarak görülmektedir. Okul idarecileri için “makbul” öğrenci ve “makul şüpheli” öğrenci uygulaması rutinin ötesine geçmiş durumdadır.Anadilinde eğitim hakkı yok sayılmakta, anadilinde eğitim yapan okul örneklerinin açılmasına izin verilmemektedir. Her türlü ayrımcılığın sona erdirilmesi ve çocuk hakları sözleşmelerinin ayrımsız ve eksiksiz uygulanmasını sağlayacak tedbirler zaman geçirilmeden yürürlüğe konulmalıdır. Eğitimlerini kendi anadilinde yapmak isteyen yurttaşların bu taleplerinin yerine getirilmesini sağlayacak yasal düzenlemeler bir an evvel hayata geçirilmelidir

Uzun zamandır ortaöğretim kurumlarında yaşanan anti demokratik baskıcı ve yasakçı uygulamalar öğrencileri isyan noktasına getirmiştir.  İsyan dalgasının başladığı İEL ve ardından gelen diğer liseler sınavlı sistemin ilk yüzde beşlik diliminden öğrenci alan liselerdir. Mezunlarının %95 oranında yükseköğretim programlarının en gözde bölümlerine yerleşen bu liselere AKP’nin müdahalesinin arka planında, bahsi geçen liselerde okuyan öğrencilerin sınavlardaki başarılarından, sosyal ve siyasal olaylara daha duyarlı olan yönlerine duyulanrahatsızlık yatmaktadır. Söz konusu okullarda kız ve erkek öğrenci, öğretmen, öğrenci ve veli ilişkilerinin daha seviyeli ve karşılıklı iletişim ilişkisi içinde yaşanması, okul ortamlarının daha iyi, sosyal aktivitelerin diğer liselere göre göreceli de olsa daha rahat yapılıyor olması “proje okulları” adı altında bu liselere müdahalenin nedeni olmuştur. Seçmeli derslerde bakanlığın ve görevlendirdiği yöneticilerin seçilmesini çok arzu ettikleri derslerin tercih edilmiyor oluşu da yürütülen müdahalenin bir başka ayağını oluşturmaktadır. Kısacası Bakanlık bu okulların varlığından duyduğu rahatsızlığı, okulları doğrudan itibarsızlaştırmak yerine dolaylı yoldan “tuzak” olarak niteleyeceğimiz müdahale zeminleri kurgulayarak bir plan çerçevesinde devreye koymaktadır. Bu liselerin önce yönetici kadroları, sonra öğretmen kadroları havuzlara alınarak doğrudan Bakanın onayı ile öğretmen ve idareci atanan okullara dönüştürülmek istenmiş; yargı kararları, eğitim emekçilerinin, öğrenci ve velilerin tepkileri üzerine öğretmen kadroları yerlerinde bırakılarak idareci kadroları değiştirilmiştir. Yeni gelen idareci kadroların kendi ideolojik perspektifleri doğrultusunda süreçleri dizayn etme, ayar verme, biçimlendirme hamlelerine duyulan güvensizlik öğrencilerin öfkesinin büyümesine neden olmuştur.   

Yaşanan bu gibi tepkileri daha geniş manada ülkede olup bitenlere, AKP’nin topluma benimsetmeye çalıştığı eğitim sisteminde ve ülkede “yeni” ”değişim” ve ”dönüşüm” diyerek kurmaya çalıştığı düzene karşı bir demokratik duyarlılık olarak görmek gereklidir.  HDK Eğitim Meclisi olarak; Türkiye’de sürekli değiştirilen ve hükümetin ideolojisi çerçevesinde düzenlenmeye tabi tutulan eğitim sistemindeki gerici uygulamaların takipçisi olacağımızı bildiriyor, tüm velileri ve öğrencileri bu sorunlara karşı mücadele etmeye ve demokratik bir eğitim sistemini elbirliği ile inşa etmeye çağırıyoruz.

 

HDK EĞİTİM MECLİSİ