HDK 9. DÖNEM 5. GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİDİRİSİ
14-15 Eylül 2019, İstanbul
Halkların Demokratik Kongresi 9. Dönem 5. Genel Meclisi, 14-15 Eylül 2019’da, İstanbul’da, HDK Genel Merkezi’nde toplandı.
12 Eylül faşist darbesinin üzerinden 39. yıl geçti.
Bu faşist askeri darbeye karşı, faşizm koşullarında örgütlü mücadeleyi sürdüren, direnen, işkencelere, idamlara, yerinde infazlara rağmen teslim olmayan ve devrimci iradenin siyasi, ahlaki ve insani üstünlüğünden taviz vermeyen her gelenekten yoldaşlarımızın değerli hatırasını saygıyla selamlıyoruz.
Türkiye bu darbeyle ve darbe geleneğiyle, gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma süreci yaşamadı. Dolayısıyla baskıcı, otoriter ve militarist devlet geleneği, siyasi rejimi giderek daralan aralıklarla gerçekleştirilen darbelerle şekillendirmeye devam ediyor.
Bu darbe adımlarının sonuncusu, halkın 31 Mart yerel seçimlerinde ortaya koyduğu iradesine karşı gerçekleştirilen kayyım darbesi olmuştur.
AKP-MHP iktidarının temel siyasi karakterini oluşturan ve diğer düzen partileriyle de ortaklaştığı Kürt düşmanlığı temelli dış politikası, yaşadığımız günlerde aleni bir yenilgiye dönüştü.
IŞİD, İhvan ve diğer selefi örgütlerin hem askeri hem de ideolojik ve politik olarak yenilgiye uğratılmış olması; bu yapıları başından itibaren destekleyen AKP iktidarının da açık yenilgisi olmuştur.
Yenilgisini örtmek amacıyla atılan Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye eşbaşkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyım atama adımı ise, iktidarın umut ettiği gibi sessizlikle karşılanmadı. Aksine başta Amed, Mardin ve Van olmak üzere, ülkenin her yerine yayılan direnişler ve dayanışma eylemleri, iktidarı zor durumda bıraktı. HDK Genel Meclisi, kayyımlar Saray’a gönderilinceye ve halkın iradesi yeniden hâkim oluncaya kadar direniş ve dayanışma eylemliliğinin yükseltilmesi yönünde kararlılığını ilan eder.
İktidar; mevcut siyasi sıkışmışlığını aşmak için ülke içindeki saldırgan politikalarını arttırıp, yerel seçimlerde ortaya çıkan, esas olarak halk içinde vücut bulan demokrasi yönündeki güç birliğini bölme, muhalefetin yan yana duruşunu parçalama ve siyaset alanını Kürtsüzleştirme yönündeki girişimlerini sürdürmektedir. HDP İl Binası önünde iktidarın organize ettiği oturma eylemi bu minvaldeki adımlardan biridir. Büyükşehir belediye başkanlarını Saray’da toplama ve tehditlerle seçilmiş başkanları kayyımlaştırmaya yönelik girişimlerin yanı sıra İmralı tecridini sona erdirme amaçlı destansı açlık grevi direnişinin öncülüğünü yapmış olan DTK Eşbaşkan Leyla Güven yoldaşımıza karşı kampanya örgütleyerek saldırganlık sahasını genişletmektedir.
Meclisimiz Leyla Güven yoldaşın yanında olduğunu, hiçbir saldırı kampanyasının irademizi kıramayacağını duyurur.
Anaların çocuklarının sağ ve gözlerinin önünde olmasını istemeleri hiç kimsenin, hiçbir gerekçeyle değersizleştiremeyeceği bir taleptir. On binlerce anne bu taleple barış istemektedir. Evlatları dağda, cezaevinde veya askerde olan her annenin “evladımı istiyorum” talebi, barış talebidir ve kıymetlidir. Ancak iktidar, annelerin acısını istismar etmekte ve kendi sorumluluğunu HDP’nin üzerine yıkmaya çalışmaktadır.
HDP’yi bu çeşit yöntemlerle kriminalize etme çabalarını iktidarın siyaset zeminindeki çaresizliğinin bir tezahürü olarak değerlendiriyoruz.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş’ın tahliye kararına rağmen, kararın gereğinin yerine getirilmemiş olması, bir hukuk skandalıdır. Demirtaş’ın serbest bırakılmadığı her dakika, “zorla alıkoyma” suçu oluşturmaktadır. Başından itibaren, tamamen haksız yere ve siyaseten tutuklanmış olan Selahattin Demirtaş yoldaşımız ve bütün siyasi tutsaklar derhal serbest bırakılmalıdır.
AKP’nin kadın kazanımlarına yönelik saldırıları devam etmektedir. Kadın cinayetleri, taciz ve tecavüzler artarak devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa, nafaka hakkına saldırılar, erkek devletin aklıyla örgütlenerek kadın kazanımları geriye çekilmeye çalışılmaktadır. Yine MEB yönetmeliğinden toplumsal cinsiyet eşitliğinin çıkarılması, sonbaharda Meclis’e gelecek yargı paketinde aile arabuluculuğunu devreye koyma çalışmaları ve en son olarak eşbaşkanlık uygulaması üzerinden kayyımların atanması, kadın kazanımlarını geriletmeye yönelik atılmış adımlardır. HDK, eşbaşkanlık sistemini ve mücadele sonucu ulaştığımız tüm kadın kazanımlarını sonuna kadar korumaya ve kadın mücadelesini her alanda yükseltmeye kararlıdır.
AYM’nin kararı sonrası Barış İçin Akademisyenler’in davalarında arka arkaya beraat kararları verilmektedir. Bu olumlu gelişme, iktidarın bir lütfu veya “yumuşama” eğiliminin sonucu değildir. Barış talebinin haklılıktan kaynaklanan gücü; üstünün örtülmesine, kriminalize edilmesine izin vermemektedir. Barış İçin Akademisyenler maruz kaldıkları işsizlik, yargılanma ve cezaevine girme yaptırımlarına rağmen süreç boyunca dimdik durarak barış ve demokrasi güçleri için kıymetli bir örnek oluşturmuşlardır. Meclisimiz bu onurlu duruşu selamlamaktadır.
AKP’nin uzun vadeli bir yaklaşım geliştirme kapasitesini yitirmesi ve günü kurtarmaya dönük adımlarla giderek derinleşen ve bunalıma dönüşen krizi örtbas etme girişimleri sonuç vermemektedir. AKP, askeri harcamalar, yağma ve israf nedeniyle gün be gün artan bütçe açıklarını yeni zamlarla kapatmaya çalışmaktadır. Başta elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yapılan zamların çalışanların ve yoksulların hayatı üzerindeki etkisi giderek daha hissedilir hale gelmektedir.
HDK, krizin sonuçları olan işsizlik, açlık ve yoksulluğa karşı halklarımızın mücadele, direniş ve dayanışmasını örgütlemeyi, sürecin öncelikli görevlerinden biri olarak görmektedir.
Dönemin önde gelen bir diğer mücadele alanı ise Kazdağları, Hasankeyf, Munzur, Murat Dağı, Zonguldak Alaplı, Salda Gölü, Cerattepe ve benzeri onlarca alanda ortaya çıkan doğanın ve kültür mirasının yıkımı yönündeki saldırılardır.
Kongremiz 23 Eylül’de BM’de gerçekleştirilecek “İklim Acil Toplantısı” öncesi ve sırasında sesimizi duyurabilmek için 20 Eylül’de Küresel İklim Grevi’ne ve gerçekleşecek eylemlere destek verecektir. HDK her kesimden doğa dostunu da bu eylemlere destek vermeye çağırır.
HDK bu saldırıların aynı iktidar zihniyetinin ürünü olduğunu ve mücadelenin de ortaklaştırılması gerektiğini öngörmektedir. Bu çerçevede mücadelelerin ortaklaştırılması yönünde örgütlülüğünü geliştirmeyi güncel görev olarak önüne koymaktadır.
Faşizm koşullarında mücadele ediyoruz ve AKP-MHP faşizmini yıkma perspektifi ile mücadelemizi geliştiriyoruz. Atılan her adım bu perspektif içinde kıymet kazanmaktadır. Kazdağları’ndan Hasankeyf’e, kayyım politikasına karşı direnişten krizin çalışanlar ve yoksullar için yarattığı sonuçlara, barış mücadelesinden ifade ve inanç özgürlüğüne her alan, HDK’nin bir toplumsal örgütlülük ve yığın mücadelesi yaratma alanıdır.