Eş Sözcümüz Cengiz Çiçek, Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşı Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte oluşan süreci “Üçüncü Dünya Savaşı” olarak nitelendirdiğini ifade eden HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, “İçinde bulunduğumuz ortam bu tezi doğruluyor” dedi.
Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri operasyon üçüncü gününde devam ediyor. Hem Rusya hem de Ukrayna tarafından yapılan açıklamalara göre, 3 gün içerisinde yüzlerce kişi yaşamını yitirdi.
Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşı değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, devletler arasında cereyan eden bütün savaşların halkların gündeminde olan bir mesele olmadığını söyledi. Bu savaşın egemenlerin çıkar savaşı olduğunu belirten Çiçek, “Halkların savaşı, demokrasi ve özgürlük savaşıdır” dedi.
EGEMENLERİN SAVAŞI
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra NATO’nun Doğu Avrupa’da ve Baltıklarda kendi askeri gücünü ve ittifakını büyütmeye çalıştığını dile getiren Çiçek, bu şekilde NATO’nun Rusya’yı kuşattığını söyledi. Karadeniz’in Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu savaşla birlikte yeni bir savaşın temel merkezi haline geleceğinin altını çizen Çiçek, “Burada biraz da Karadeniz’in egemenliği söz konusudur. Rusya’nın en büyük kaygılarından birisi de budur. Ama şunu da belirtmekte fayda var; Rusya’nın kendisince güttüğü güvenlik kaygısından çıkışı, savaş politikalarında aramaması gerekir. NATO’nun, ABD’nin oyununu bozabileceğimiz tek yön, halkların demokratik sistemini inşa etmesinden geçiyor. O yüzden diyoruz ki bu devletlerin, egemenlerin savaşıdır. Bizlerin, halkların değil” diye belirtti.
YENİ DÜNYA DÜZENİNE DARBE
ABD ve NATO’nun bu savaşla birlikte gelişmekte olan yeni dünya düzenine bir darbe yaptığına vurgu yapan Çiçek, “Çünkü hepimiz bilmekteyiz ki bu savaşın bir yönü de ekonomidir. Bu dünya sistemine kim patronluk yapacak onun savaşıdır. Biz buna hegemonya savaşı diyoruz. Bu savaş özellikle de Almanya ve Rusya arasındaki olası ticaret hacminin gelişmesine bir müdahaledir. Aslında ABD bu mesele üzerinden dağılmakta olan yani kendi tekelinde çıkmakta olan ekonomi tekelini yeniden sağlamasına dönük bir darbedir. İkinci olarak da dağılmakta ve gevşemekte olan siyasal ve tarihsel müttefikleri tekrardan Rusya karşıtlığı üzerinden konsolide etmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
SİLAH TÜCCARLARININ GÜNDEMİ
Dünyanın sınıflı tarihi hep bir hegemonya savaşına şahitlik ettiğine vurgu yapan Çiçek, şöyle devam etti: “Bu son gelişmeler ölmekte olan NATO’yu tekrardan canlandırdı. Bunların hepsi sermaye tekellerinin kendi savaşlarıyla ilgilidir. Vladimir Zelenskiy iktidarı, Ukrayna’nın NATO’ya üye olup olmama meselesini Ukrayna halkına sorsaydı, halk gerçekten ‘Ben Ukrayna’nın NATO üyesi olmasını isterdim’ der miydi? Bence Ukraynalıların böyle bir gündemi yok. Bu kimin gündemi? İktidarların, sermaye odaklarının, silah tüccarlarının gündemi. Aslında baktığımızda devletlerin çıkardığı savaşların halkların gündelik ilişkisiyle hiçbir ilişkisi yok.”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte oluşan süreci “Üçüncü Dünya Savaşı” olarak nitelendirdiğini hatırlatan Çiçek, “Sayın Öcalan, Üçüncü Dünya Savaşı içerisinde sosyal, diplomatik, ekonomik ve yer yer askeri bir sürü merkez dışı rekabetlerin olacağını söylerdi. Aslında içinde bulunduğumuz ortam Öcalan’ın bu tezini doğruluyor” dedi.
BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN
Kapitalizmin kendi krizinin savaşını yaşadığını dile getiren Çiçek, Ukrayna’da yaşananların dünya sisteminin krizi olduğunu belirtti. Dünya sisteminin kendisine yeni bir yol aradığını ifade eden Çiçek, şunları kaydetti: “Bu kriz karşısında nasıl çıkacağız? Halkların demokratik ve özgürlük reçetesiyle çıkmak zorundayız. Bu seçenek somut olarak devletlerin bize dayattığı savaş gerçeğine karşı dünya halkları bulunduğu her yerde özgürlük taleplerini karşılamasıdır. Eğer bugün Ortadoğu’da Kürtlerin özgürlük talepleri karşılanmış olsaydı ve Ortadoğu merkezli demokratik bir ulus seçeneği oluşmuş olsaydı, belki buradan çıkan ilham, halkların karşısında kendi demokratik rejimini daha fazla inşa edeceği bir cesareti de örgütleyecekti. Biz başka bir hayatın, başka bir rejimin, mümkün olacağını biliyoruz. Yaşanılabilir, adil, eşit ve özgür bir dünya için bütün direnenleri, bütün ezilen kimlikleri, aynen Sayın Öcalan’ın bahsettiği gibi Dünya Demokratik Uluslar Birliği perspektifiyle kapitalizm ve emperyalizm karşıtı bir halk hareketine ve isyanına dönüştürmemiz gerekiyor.”
TARİH ÖCALAN’I HAKLI ÇIKARIYOR
Öcalan’ın “Dünya Demokratik Uluslar Birliği” okumasını Üçüncü Dünya Savaşı okuması üzerinden yaptığını belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Öcalan burada Kapitalist Modernite dediğiniz sistemin, aslında krizlerle, çatışmayla, düşmanlaştırmayla kendisini ayakta tuttuğunu ifade ediyor. Ama bunun karşısında halkların kendi dünyasında, tarihlerinde dayanışmacı, birlikçi öğelerinin olduğunu ve devletli dünyaya karşı halkların aslında daha eşitlikçi, daha özgür seçenekleri önüne koyabileceğini ve bunun halkların kendi öz tarihinde olduğunu söylüyor. Bunun üzerinden de kapitalizme ve emperyalizme karşı en büyük sonuç alıcı mücadelenin dünyadaki bütün ulusların, halkların bu iktidarcı yönelimlere karşı kendi eşitlikçi, özgürlükçü programını ve hareketi oluşturmasını öneriyor. Aslında tarih bu anlamda Sayın Öcalan’ın fazlasıyla haklı çıkarıyor. Çünkü 21’inci yüzyıl gerçekten çok sıcak savaşlara da gebe. Dünya halkları bu kapitalist haydutlara karşı kendi sözünü, kendi iradesini ortaya koyabilmelidir”
MA / Ferhat Çelik