HDK, 8. Dönem 6. Genel Meclisi, ülkenin çeşitli
yerlerinde mücadele yürüten kadın-erkek-genç üyelerinin katılımı toplandı;
gündemdeki çeşitli konuları tartıştı ve aşağıdaki sonuçları kamuoyu ile
paylaşma kararı aldı.
1- Halkların Demokratik Kongresi
Genel Meclisi, 4 Kasım
darbesinin yıldönümünde toplandı. AKP’nin barışçıl sonuçlar üretme potansiyeli
taşıyan görüşme sürecini sona erdirerek, Dolmabahçe mutabakatını yok sayması
ile yeniden savaş ve çatışmalı süreçlere dönülmüştü. AKP’nin başlattığı bu
darbe sonrası HDP Eş Başkanları ile milletvekilleri, belediye eş başkanları,
meclis üyeleri başta olmak üzere binlerce HDP ve DBP üye ve yöneticisi
tutuklanmış, rehin alınmıştır. Bu dönemde barışçıl bir dönem için görüşme ve
diyalog sürecinin başlatıcısı olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde de tecrit uygulanmaya
başlanmıştır.
15 Temmuz ile
başlayan ve 4 Kasım darbesi ile artan baskı, şiddet ve savaş politikaları devam
etmekte ve zulüm politikaları tüm muhalif kesimler üzerinde artarak sürmektedir.
HDK, tüm bu baskı politikalarına karşı mücadelesini yükseltecektir.
2- Genel Meclisimiz, kapitalizmin yapısal
bir kriz içinde olduğunu, krizlerin dünyasal ölçekte ve sadece iktisadi değil
ideolojik olduğunu, devrevi aralıklarının kısaldığını ve etkisinin giderek
şiddetlendiğini tespit eder.
İktisadi
krizin derinleşme eğilimine girdiği, yaşanan siyasal gerilimlerin, iktisadi
krizi derinleştirici sonuçlar yarattığı görülmektedir.
Kriz
işçi ve emekçilere, bir yandan işçilerin işten atılması, ücret vb. haklarının
ödenmemesi ve dolayısıyla çalışma ve yaşama koşullarının kötüleşmesi; diğer
yandan yaşanan devalüasyon ve tüm mal ve hizmetlere yapılmaya başlanan zamlar
olarak yansımaktadır.
Kriz
koşullarında ayakta kalmanın en önemli yolunun birlik ve dayanışma zemininin
güçlendirilmesi olduğu açıktır. Bunun için daha kolektif bir yaşam tarzını
örgütlemek günümüzün en acil görevleri arasındadır. Sistem dışı dayanışma
ağlarının inşasına ihtiyaç vardır. Bu dayanışma ağları örgütlenme ve mücadele
zemini olarak ele alınmalıdır. HDK, dayanışma ilişkilerinin güçlendirilmesine
yönelik arayış içinde olacaktır; bu arayışların sistem içi olmamasına,
kapitalizmin meşrulaştırılmasına hizmet etmemesine özen gösterecektir.
Bu amaçla,
çeşitli biçim ve formlar altında dayanışma ekonomisi gibi alternatiflerin de
salt iktisadi bir perspektifle değil siyasal bir perspektifle ele alınması,
kooperatif ve benzeri tartışmaların bu eksende yapılması gerektiğini
belirlemektedir.
3- Genel Meclisimiz, yaklaşan yerel
seçimleri çeşitli yönleri ile ele almıştır. Öncelikle, bu seçimlerin geleneksel
bir yerel seçim niteliği taşımadığının ve seçimlerin önemli siyasal sonuçlar yaratacağının
altını çizmektedir. Bu durum AKP-MHP ittifakında yer alan politikacılar
tarafından da açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla yerel seçimlerin kendi dışında
sonuçlar yaratma potansiyeli taşıması nedeniyle daha geniş bir perspektiften
ele alınması gerekmektedir.
Genel Meclisimiz yerel yönetim seçimlerin
esas olarak AKP-MHP ittifakını geriletme perspektifi ile ele alınması
gerektiğini belirlemiştir. Aday belirleme yönteminden, ittifaklar politikasına
kadar tüm seçim stratejisine bu tespitin yön vermesinin önemine dikkat
çekmektedir. Dolayısıyla, tüm ilişki ve ittifak politikalarımıza AKP-MHP
ittifakını geriletme hedefli politik esneklikle yaklaşılmalıdır.
Yerel seçimler sadece ve esas olarak
belediye başkan seçimleri ile sınırlı ele alınmamalı, belediye ve il genel
meclisleri ile muhtarlık seçimlerinin de önemi unutulmamalıdır.
İktidar kanadından, Kürt illerinde
yeniden kayyum atanabileceğine dair açıklamalar yapılmaktadır. Öncelikle
belirtmek isteriz ki, bölge halkını seçim süreçlerinin dışına itme amaçlı bu
açıklamalar boşa çıkarılacaktır. Aynı şekilde aday belirlemede bu açıklamaların
baskısı altında olunmamalıdır.
Kayyum atanarak gasp edilen tüm
belediyeler geri alınacak ve yeniden kayyum atanmasının söz konusu olması
halinde de kolay kolay geri verilmeyecektir. Bölge halkı, demokratik direniş
hakkını en etkili biçimde uygulayacak, yerel yönetimini ve temsilcilerini
savunacak; sömürgeci zihniyeti ve uygulamalarını gerilecektir.
Bu dönemki politikamız, yerel
yönetimlerdeki çeşitli hizmetlerin nasıl verilmesi gerektiği ya da yerel
yönetim modelleri ile sınırlı ele alınamaz; bu yaklaşımın eksik, yetersiz
kalacağını belirtmekte yarar vardır.
Seçimlere ilişkin bir kadın tavrının
oluşturulması, yerel ittifaklarda kadınların taleplerinin ve kadın adayların
öne çıkarılması gerektiği açıktır.
4- AKP iktidarının kadınların mevcut
haklarını tırpanlama süreci ve örgütlü mücadelelerini bastırma girişimi devam
etmektedir. Bir yandan Kürt kadın hareketi TJA’nın almıştan fazla aktivistinin
gözaltına alınması ve onlarcasının tutuklanması, kadınların eşitlik ve özgürlük
mücadelesine yönelik yeni bir baskı ve tehdit hamlesidir.
Diğer yandan boşanan kadınların
nafakalarının 5 yılla sınırlandırılması 25 yıl evli kalan kadınların emekli
olabileceği gibi düzenlemelerin yasalaştırılması çalışmaları ile kadınları
ekonomik ve sosyal olarak erkeklere muhtaç hale getirme ve erkek egemen
iktidarı güçlendirme politikaları sürmektedir.
Kadın Meclisimiz, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele gününde yapılacak merkezi ve özgün faaliyetlerini bu
politikalara karşı mücadeleyi yükseltme perspektifiyle örgütleyecektir.
5- Genel Meclisimiz, 1 Kasım Dünya Kobane
gününün ertesinde bir araya gelmiştir. Kobane, yarattığı yeni yaşam deneyimi ve
mücadelesi ile tüm bölge halklarına olduğu gibi ülke halklarına da moral ve
esin kaynağı oldu.
Geçtiğimiz
dönemde “düştü, düşecek” denilen, Türkiye ve bölge ülkeleri tarafından kışkırtılan
İŞİD çetelelerine karşı kahramanca direnen Kobane halkı, faşizme ve gericiliğe karşı savaşan halklar
için direnişin ve başarının sembolü oldu. Genel Meclisimiz, Rojava Devrimi’ni
selamlamakta ve bu mücadeleyi yükseltme sözü vermektedir. Bu vesile ile bu mücadelede
yitirdiklerimizi saygıyla anmaktadır.
6- Dün İdlib’e karşı yapılan işgali,
sivillerin kurtarılması gerekçesine dayandıran AKP, İstanbul’da yapılan Suriye
gündemli dörtlü zirveden aldığı güçle günlerdir Rojava’ya saldırmakta ve
bombardımana tutmaktadır. Oysa Rojava’nın herhangi bir tehdit içermediği
ortadadır ve bu bombalamalar sonucu sivil halk yaşamını yitirmektedir. Genel
Meclisimiz, AKP-MHP ittifakının Rojava’ya karşı başlattığı saldırıdan ciddi
kaygı duymaktadır.
İş ve dış savaşlar
gibi gerekçeler başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle milyonlarca insan
ülkelerini, yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmaktadır. Suriye başta
olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki
savaş ve çatışmalar kitlesel göç dalgasına yol açmıştır. Mülteciler bulundukları
ülkenin vatandaşlarının yapmak istemediği işleri yapmak zorunda kalmakta, dünyanın
dört bir yanında ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır. Bu durum bile savaşların
sonuçlarını bize göstermektedir.
HDK, 8. Dönem 6. Genel Meclisi, ülkenin çeşitli yerlerinde mücadele yürüten kadın-erkek-genç üyelerinin katılımı toplandı; gündemdeki çeşitli konuları tartıştı ve aşağıdaki sonuçları kamuoyu ile paylaşma kararı aldı.
1- Halkların Demokratik Kongresi Genel Meclisi, 4 Kasım darbesinin yıldönümünde toplandı. AKP’nin barışçıl sonuçlar üretme potansiyeli taşıyan görüşme sürecini sona erdirerek, Dolmabahçe mutabakatını yok sayması ile yeniden savaş ve çatışmalı süreçlere dönülmüştü. AKP’nin başlattığı bu darbe sonrası HDP Eş Başkanları ile milletvekilleri, belediye eş başkanları, meclis üyeleri başta olmak üzere binlerce HDP ve DBP üye ve yöneticisi tutuklanmış, rehin alınmıştır. Bu dönemde barışçıl bir dönem için görüşme ve diyalog sürecinin başlatıcısı olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde de tecrit uygulanmaya başlanmıştır.
15 Temmuz ile başlayan ve 4 Kasım darbesi ile artan baskı, şiddet ve savaş politikaları devam etmekte ve zulüm politikaları tüm muhalif kesimler üzerinde artarak sürmektedir. HDK, tüm bu baskı politikalarına karşı mücadelesini yükseltecektir.
2- Genel Meclisimiz, kapitalizmin yapısal bir kriz içinde olduğunu, krizlerin dünyasal ölçekte ve sadece iktisadi değil ideolojik olduğunu, devrevi aralıklarının kısaldığını ve etkisinin giderek şiddetlendiğini tespit eder.
İktisadi krizin derinleşme eğilimine girdiği, yaşanan siyasal gerilimlerin, iktisadi krizi derinleştirici sonuçlar yarattığı görülmektedir.
Kriz işçi ve emekçilere, bir yandan işçilerin işten atılması, ücret vb. haklarının ödenmemesi ve dolayısıyla çalışma ve yaşama koşullarının kötüleşmesi; diğer yandan yaşanan devalüasyon ve tüm mal ve hizmetlere yapılmaya başlanan zamlar olarak yansımaktadır.
Kriz koşullarında ayakta kalmanın en önemli yolunun birlik ve dayanışma zemininin güçlendirilmesi olduğu açıktır. Bunun için daha kolektif bir yaşam tarzını örgütlemek günümüzün en acil görevleri arasındadır. Sistem dışı dayanışma ağlarının inşasına ihtiyaç vardır. Bu dayanışma ağları örgütlenme ve mücadele zemini olarak ele alınmalıdır. HDK, dayanışma ilişkilerinin güçlendirilmesine yönelik arayış içinde olacaktır; bu arayışların sistem içi olmamasına, kapitalizmin meşrulaştırılmasına hizmet etmemesine özen gösterecektir.
Bu amaçla, çeşitli biçim ve formlar altında dayanışma ekonomisi gibi alternatiflerin de salt iktisadi bir perspektifle değil siyasal bir perspektifle ele alınması, kooperatif ve benzeri tartışmaların bu eksende yapılması gerektiğini belirlemektedir.
3- Genel Meclisimiz, yaklaşan yerel seçimleri çeşitli yönleri ile ele almıştır. Öncelikle, bu seçimlerin geleneksel bir yerel seçim niteliği taşımadığının ve seçimlerin önemli siyasal sonuçlar yaratacağının altını çizmektedir. Bu durum AKP-MHP ittifakında yer alan politikacılar tarafından da açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla yerel seçimlerin kendi dışında sonuçlar yaratma potansiyeli taşıması nedeniyle daha geniş bir perspektiften ele alınması gerekmektedir.
Genel Meclisimiz yerel yönetim seçimlerin esas olarak AKP-MHP ittifakını geriletme perspektifi ile ele alınması gerektiğini belirlemiştir. Aday belirleme yönteminden, ittifaklar politikasına kadar tüm seçim stratejisine bu tespitin yön vermesinin önemine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, tüm ilişki ve ittifak politikalarımıza AKP-MHP ittifakını geriletme hedefli politik esneklikle yaklaşılmalıdır.
Yerel seçimler sadece ve esas olarak belediye başkan seçimleri ile sınırlı ele alınmamalı, belediye ve il genel meclisleri ile muhtarlık seçimlerinin de önemi unutulmamalıdır.
İktidar kanadından, Kürt illerinde yeniden kayyum atanabileceğine dair açıklamalar yapılmaktadır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, bölge halkını seçim süreçlerinin dışına itme amaçlı bu açıklamalar boşa çıkarılacaktır. Aynı şekilde aday belirlemede bu açıklamaların baskısı altında olunmamalıdır.
Kayyum atanarak gasp edilen tüm belediyeler geri alınacak ve yeniden kayyum atanmasının söz konusu olması halinde de kolay kolay geri verilmeyecektir. Bölge halkı, demokratik direniş hakkını en etkili biçimde uygulayacak, yerel yönetimini ve temsilcilerini savunacak; sömürgeci zihniyeti ve uygulamalarını gerilecektir.
Bu dönemki politikamız, yerel yönetimlerdeki çeşitli hizmetlerin nasıl verilmesi gerektiği ya da yerel yönetim modelleri ile sınırlı ele alınamaz; bu yaklaşımın eksik, yetersiz kalacağını belirtmekte yarar vardır.
Seçimlere ilişkin bir kadın tavrının oluşturulması, yerel ittifaklarda kadınların taleplerinin ve kadın adayların öne çıkarılması gerektiği açıktır.
4- AKP iktidarının kadınların mevcut haklarını tırpanlama süreci ve örgütlü mücadelelerini bastırma girişimi devam etmektedir. Bir yandan Kürt kadın hareketi TJA’nın almıştan fazla aktivistinin gözaltına alınması ve onlarcasının tutuklanması, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesine yönelik yeni bir baskı ve tehdit hamlesidir.
Diğer yandan boşanan kadınların nafakalarının 5 yılla sınırlandırılması 25 yıl evli kalan kadınların emekli olabileceği gibi düzenlemelerin yasalaştırılması çalışmaları ile kadınları ekonomik ve sosyal olarak erkeklere muhtaç hale getirme ve erkek egemen iktidarı güçlendirme politikaları sürmektedir.
Kadın Meclisimiz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele gününde yapılacak merkezi ve özgün faaliyetlerini bu politikalara karşı mücadeleyi yükseltme perspektifiyle örgütleyecektir.
5- Genel Meclisimiz, 1 Kasım Dünya Kobane gününün ertesinde bir araya gelmiştir. Kobane, yarattığı yeni yaşam deneyimi ve mücadelesi ile tüm bölge halklarına olduğu gibi ülke halklarına da moral ve esin kaynağı oldu.
Geçtiğimiz dönemde “düştü, düşecek” denilen, Türkiye ve bölge ülkeleri tarafından kışkırtılan İŞİD çetelelerine karşı kahramanca direnen Kobane halkı, faşizme ve gericiliğe karşı savaşan halklar için direnişin ve başarının sembolü oldu. Genel Meclisimiz, Rojava Devrimi’ni selamlamakta ve bu mücadeleyi yükseltme sözü vermektedir. Bu vesile ile bu mücadelede yitirdiklerimizi saygıyla anmaktadır.
6- Dün İdlib’e karşı yapılan işgali, sivillerin kurtarılması gerekçesine dayandıran AKP, İstanbul’da yapılan Suriye gündemli dörtlü zirveden aldığı güçle günlerdir Rojava’ya saldırmakta ve bombardımana tutmaktadır. Oysa Rojava’nın herhangi bir tehdit içermediği ortadadır ve bu bombalamalar sonucu sivil halk yaşamını yitirmektedir. Genel Meclisimiz, AKP-MHP ittifakının Rojava’ya karşı başlattığı saldırıdan ciddi kaygı duymaktadır.
İş ve dış savaşlar gibi gerekçeler başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle milyonlarca insan ülkelerini, yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmaktadır. Suriye başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki savaş ve çatışmalar kitlesel göç dalgasına yol açmıştır. Mülteciler bulundukları ülkenin vatandaşlarının yapmak istemediği işleri yapmak zorunda kalmakta, dünyanın dört bir yanında ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır. Bu durum bile savaşların sonuçlarını bize göstermektedir.