Halkların Demokratik Kongresi 10. Dönem 7. Genel Meclis toplantısı 6 Aralık 2020 tarihinde toplandı. Genel Meclis toplantısı COVID-19 pandemisi nedeniyle çevrimiçi şekilde gerçekleştirildi.
Genel Meclis toplantısına eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yitirilenlerin anılmasıyla başlandı. Toplantıda 89 gündür tutsak edilen Eşsözcümüz Sedat Şenoğlu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrite karşı açlık grevine başlayan Sebahat Tuncel ve direnişteki tüm siyasi tutsaklar selamlandı. HDP, DTK, HDK ve pek çok devrimci-demokratik kuruma yönelik saldırıların hız kesmeksizin sürdüğü bir dönemde gerçekleştirilen toplantıda siyasal durum değerlendirildi ve değerlendirmeler doğrultusunda HDK’nin takip eden dönemde atacağı adımlar planlandı.
Merkez Bankası Başkanlığı'na Naci Ağbal’ın atanması ve Berat Albayrak’ın söz konusu atamayı izleyen istifası ile birlikte iktidar bloku içerisindeki çatlakların son derece çıplak bir biçimde gözler önüne serildiği; Adalet bakanının, Cumhurbaşkanlığı sözcüsünün ve Erdoğan’ın Avrupa Birliği’ne göz kırpan reform söylemlerine faşist Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’na tehditlerini sosyal medya aracılığıyla yönelten mafya liderlerini meclis kürsüsünden savunmasının eşlik ettiği bir dönemden geçiliyor. Bu haliyle iktidarın açık bir sıkışmışlık içerisinde bulunduğu ve ekonominin mevcut durumunun bu sıkışmayı giderek yoğunlaştırdığı görülüyor. İktidarın ekonomideki yapısal krizin üstesinden koltuk değişimleriyle gelemeyeceği, yaşadığı siyasal krizi seslendiği kesimlerin dahi gözünü boyayamayan reform söylemleriyle aşamayacağı; kırılgan bir zeminde bulunduğu izlenebiliyor. Ancak iktidarın bu iç çatışma ve çözülmeler neticesinde giderek zayıflayarak kendiliğinden çökeceğini düşünmenin kof bir hayal olduğu ifade edilmeli. Halkların Demokratik Kongresi olarak iktidarın içerisinde bulunduğu siyasal sıkışmayı derinleştirme ve bu doğrultuda, sürdürdüğümüz siyasal ve toplumsal mücadeleyi daha da büyütme ve güçlendirme sorumluluğumuzun altını çiziyoruz.
Bilindiği gibi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki süreklileşen tecritin kırılması amacıyla hapishanelerdeki tutsakların başlattığı açlık grevi bugün onuncu gününde. İmralı’daki tecridin bir açık hava hapishanesi olan Türkiye’nin mevcut durumundan, toplumun yaşadığı tecritten ayrı düşünülemeyeceği açıktır. Halkların Demokratik Kongresi olarak açlık grevi eylemcilerinin seslerini bulunduğumuz her zeminde yükseltecek, taleplerinin karşılanması için mücadele edeceğiz.
9 Ekim’de Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile Irak Hükümeti arasında Türkiye ve ABD’nin destek açıklamalarında bulunduğu Şengal Anlaşması imzalandı. Şengal halkının öz yönetimini yok sayan ve Kürt ulusal birliğinin sağlanmasına dönük adımları tehlikeye atan anlaşma Êzidî halkının iradesinin tanınmaması anlamına gelmekte. HDK olarak Şengal Demokratik Özerk Meclisi’ni ve Êzidî halkının iradesini tanımayan bir anlaşmanın kabul edilemez olduğunu ifade ediyoruz.
COVID-19 pandemisi bir yıla yakın süredir devam ediyor. Sağlık Bakanlığı'nın salgına ilişkin verileri halktan sakladığı, yatak doluluk oranlarının hat safhaya ulaştığı, hükümetin salgının önüne üretimin durdurulduğu ve gerekli tedbirlerin alındığı kontrollü kısıtlamalarla geçmeye çalıştığı değil, bütün toplumsal yaşamı ortadan kaldıran ve tek kıstası kapitalist üretimin sürdürülmesi olan yasaklarla salgını bir kontrol aracına dönüştürdüğü, işsizliğin ve hak gasplarının katlanarak arttığı, eğitimdeki eşitsizliklerinin tarifsiz bir biçimde şiddetlendiği, engellilerin hak kayıplarına uğradığı, yaşlılara yönelik ayrımcı uygulamaların izlendiği, yoksulluğun derinleştiği, çarkların dönmesi için işçilerin yaşamının hiçe sayıldığı ve salgının bütün yükünün halkın omuzlarına yüklendiği bir tablo ile karşı karşıya bulunuyoruz. Halkların Demokratik Kongresi olarak pandeminin devlet eliyle toplumsal bir kontrol aracına dönüştürülmesine ve tek önceliği kar hırsı olan bir salgın yönetimine karşı çıktığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Pandemiyle şiddetlenen yoksulluk ve işsizliğe ve açlık sınırının altındaki sefalet ücretine karşı örgütlenmenin mevcut dönemin en asli mücadele başlıklarından biri olduğunu vurguluyoruz. Koronavirüs aşısının ücretsiz olması, bütçenin savaşa değil halka ve halk sağlığına ayrılması gerektiğinin altını çiziyoruz.
Pandemide ekolojik yıkım devam ediyor. İktidar ekonomik krizde, pandemi koşullarını bu yıkımı daha da derinleştiren yasal düzenlemeler, şirketlere ekstra kolaylıklar tanıyan uygulamalar için fırsata çevirmek istiyor. Maden ve enerji şirketlerine sınırsız imtiyazlar tanıyan, çevre koruma mevzuatını sıfırlayan yasalar çıkarıldı. Coğrafyamızın her yeri şirketlerin hücumu altında. Gümüş Çayı’nda başlatılan HES inşaatına Karaağaç köylüleri direniyor, Kemaliye’de halk altın madeni çalışmalarına karşı çıkıyor, pandemi tedbirlerini bahane edip Kaz Dağları’ndaki direnişçileri para cezalarıyla yıldırmayı amaçlıyor. Halkların Demokratik Kongresi olarak, kâr üzerine kurulu kapitalist sistemin talan ve saldırılarına karşı direneceğimizi ifade ediyoruz.
Pandemiyle birlikte kadınların ve LGBTİ+’ların yaşadığı toplumsal eşitsizlik derinleşmeye, ev içi şiddet ve emek sömürüsü artmaya, kadınların omuzlarına yüklenen bakım emeği daha da ağırlaşmaya, göçmen kadınların karşı karşıya oldukları problemler pandemi koşullarıyla birlikte çoğalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Bayram Sokak’ta 9 trans kadının gözaltına alınarak evlerinden atılması pandemi tedbirleri adı altında kolluğun trans kadınların barınma haklarına yönelik saldırılarının daha da şiddetlendiğini gözler önüne seriyor. Gülistan Doku’nun, Nadira Kadirova’nın, Aleyna Çakır’ın ve binlerce kadının katili devlet eliyle korunuyor, cezasızlık politikalarıyla kadın cinayetleri adeta teşvik ediliyor. Tüm bu baskıcı devlet politikalarına karşın, kadınlar ve LGBTİ+’lar örgütlenmeye, yan yana gelmeye, sokakları ve meydanları doldurmaya; hakları, yaşamları, özgürlükleri için mücadele etmeye devam ediyor. Polonya’dan Şili’ye, Türkiye’den Sudan’a, Kürdistan’dan Bolivya’ya kadınların ve LGBTİ+’ların mücadelesi tüm dünyadaki muhalefet hareketlerinin en dinamik unsurlarından birini oluşturmayı sürdürüyor. Kadınlar ve LGBTİ+’lar, 25 Kasım’daki eylemlilikleriyle kadın katillerini ‘ayıplayan’lara baş kaldırarak erkek-devlet şiddetine karşı kadın dayanışmasının sesini yükseltiyor.
Dünya, içerisinde bulunduğumuz günlerde pek çok ayaklanma ve direnişe sahne oluyor. Fransa’da direnişçiler güvenlik yasasının tamamen geri çekilmesi için eylemlerini sürdürürken, Hindistan’da işçiler ve çiftçiler sokakları doldurmaya devam ediyor. HDK olarak polis şiddetine ve sermaye boyunduruğuna başkaldıran ve mücadele eden tüm ezilenlerin direnişlerini selamlıyoruz.
Halkların Demokratik Kongresi olarak iktidarın tüm saldırılarına karşı bir adım bile geri adım atmayacağımızı ve faşizme geri adım attıracak olanın örgütlü mücadelemiz olduğunu vurguluyoruz. Kararlı ve disiplinli bir şekilde her mahallede, her meydanda, her sokakta toplumsal örgütlenmeyi güçlendirmeye devam edecek ve yeni yaşamı inşa ısrarımızı her geçen gün daha da büyüteceğiz.
Halkların Demokratik Kongresi
Genel Meclisi