"Evi yıkılanın yurdunu genişletmek lazım"

22.11.2020

Mültecilerle Dayanışma Ağı’ndan bir heyet, kentte karşılaşılan hak ihlalleri ve sınırda yaşanan ölümler dolayısıyla 13-15 Kasım tarihlerinde Van’a gelip, kimi ziyaretlerde bulundu. Sınır ölümlerinin sıkça yaşandığı Çaldıran’a giden heyet, yine hastanelerde tedavi gören mültecileri ziyaret edip, Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu’nun yanı sıra kentteki bazı siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya geldi. 
 
Mülteci Dayanışma Ağı içerisinde yer alan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Göç ve Mülteciler Meclisi üyesi Müge Yamanyılmaz, bulundukları bu temaslara dair MA’ya konuştu.
 
Yamanyılmaz, Van Gölü’nde 61 mültecinin yaşamını yitirdiği tekne faciasının ülkenin batısında yeterince gündeme oturmaması üzerine kente gelerek mültecilere ses olmak istediklerini dile getirdi 
 
Yamanyılmaz, “Batı da yapılan görüşmelerin ardından Van’da yaşananları yerinde görmek ve gözlemlemek için geldik.  Van’da uzun süredir mülteci ölümleri yaşanıyor. Uluslararası bir su olmamasına rağmen Van Gölü üzerinde ölümler gerçekleşiyor. Yine kışın donarak mülteciler ölüyorlar” dedi. 
 
İNSAN KAÇAKÇILIĞINA GÖZ YUMULUYOR
 
Mültecilerin öldüğünde ya da yaralandığında ancak haber olabildiklerini ifade eden Yamanyılmaz, bunu da yalnızca özgür basının gündeme getirmeye çalıştığını belirtti. Yamanyılmaz, “Van’da yaptığımız görüşmelerde öne çıkan ortak bir şey var. O da mültecilerin kullandıkları tehlikeli göç yollarının devlet görevlilerince bilindiği. Kamu görevlileri ve yetkililer bunları bilmesine rağmen herhangi bir önlem almıyor. Uluslararası mültecilik prosedürlerinin ve mültecilerin uluslararası insan hakları sözleşmelerinde elde ettikleri hakları uygulamıyor. Fakat bunlara uygun davranılmıyor. Bir şekilde mültecileri kaderine terk etme durumu söz konusu” diye konuştu. 
 
MÜLTECİLER AĞIR SÖMÜRÜ ALTINDA
 
Van’a çoğunlukla Afganistan, Pakistan ve İran gibi ülkelerden mültecilerin gelmesi üzerinde duran Yamanyılmaz, mültecilerin Türkiye’yi batı ülkelerine geçişte transit güzergah olarak kullandığını belirtti. Yamanyılmaz, şunları söyledi: “Mülteciler burada sağlık ve eğitim hakkına ulaşamıyorlar. Güvenceli istihdam söz konusu bile değil. Ağır sömürü altındalar.  Buradaki mülteci ölümlerine halk çok duyarlı, köylüler çok duyarlılar ancak bir taraftan da geçim kaynaklarının sınırlı olması insanları kaçakçılığa yönlendirebiliyor. Buna da göz yumulduğu ve bunların açıktan yapıldığı biliniyor. İnsan ticaretinin yer yer neoliberal düzene uygun şekilde sosyal medyada paylaşıldığını görüyoruz. Pazarlama stratejisinin sosyal medyalarda VIP’i geçişler şeklinde yansıtıldığını ve verilen sözlerin tutulmadığını, 15 kişilik minibüslere 45 kişinin bindirildiğini, havasızlıktan çocukların öldüğünü biliyoruz.” 
 
TEDAVİ GÖRENLER RAHATSIZLIKLARINI DİLE GETİREMİYOR
 
Erciş Karayolu’nda 2 kişinin yaşamını yitirdiği, 31 kişinin yaralandığı trafik kaza sonrası hastanede tedavi gören mültecileri ziyaret ettiklerini anlatan Yamanyılmaz, fakat Peştuca dilinde konuştuklarından dolayı mültecilerle iletişim kurmakta zorlandıklarını kaydetti.

Tercüman olmamasından kaynaklı yaralı mültecilerin hastane görevlilerine yaşadıkları rahatsızlıkları veya ağrılarını ifade edemediklerini aktaran Yamanyılmaz, “Bu durum iktidarın, hükümet görevlilerinin, İl Göç İdaresi’nin bu insanların sağlık hakkına erişim için tercüman yönlendirmediğini göstermektedir” diye konuştu. 
 
‘KADIN MÜLTECİLER CİDDİ SORUNLAR YAŞIYOR’ 
 
Yamanyılmaz, mülteciler arasında özellikle kadınların çok fazla sorun ve sıkıntı yaşadıklarını ifade etti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aynı zamanda küresel bir eşitsizlik türü olduğunu vurgulayan Yamanyıldız, mülteci kadın veya kız çocuklarının daha fazla sömürü, ırkçılığa ve saldırılara açık hale geldiğini kaydetti. Yamanyılmaz, erkeklerin bu durumu güç ilişkisi içerisinde kurumlarla birlikte avantaja çevirme niyetinde olduklarını belirterek, şunları ekledi: “Mülteci kadınların haklarına erişimi noktasında birçok eksiklik var. Özellikle Geri Gönderme Merkezlerinin bir cezaevi olduğunu biliyoruz. Yine mülteci kadınlar ikinci bir evliliğe maruz kalabiliyorlar. Çocuk yaşta evlilikler söz konusu oluyor. Kadınlar yine şiddete maruz kalıyor. Buna karşın mülteci kadının hak ve sığınma talep edecek bir yeri yok. Türkiye bugün misafirperverliği ile tanınmaya çalışıyor ancak mülteci insanlar ölümden beter uygulamalarla karşı karşıya kalıyorlar.” 
 
‘DAYANIŞMA AĞI’NI VAN’DA KURABİLİRİZ’
 
Van’daki temasları doğrultusunda bir rapor hazırlayıp, kamuoyu ile paylaşarak duyarlılık çağrısında bulunacaklarını söyleyen Yamanyılmaz, “Dayanışma Ağı olarak Van’a ikinci bir ziyaret gerçekleştireceğiz. Çalıştay yapılması gibi bir fikir var. Ya da burada da bir ağ oluşturarak, mültecilerin buna erişmesi için, hak ihlallerine uğramış kişilerin haklarının verilmesi için hukuki danışmanlık verilmesi gibi fikirler var. Bu fikirleri değerlendirip, hemen kısa ve orta vadeli planlar yaparak, bunları hayata geçirmeye çalışacağız” dedi.
 
‘EVİ YIKILANIN YURDUNU GENİŞLETMEK LAZIM’
 
“Evi yıkılanın yurdunu genişletmek lazım” diyen Yamanyılmaz, son olarak şunları ekledi.: “Bizim en önemli taleplerimizden biri, mülteci ölümlerinde görevi, ihmali ve yetkisi olan kurum ve kişilerin malvarlıklarının araştırılması. Burada insan ticaretine karışmamış tek bir kişi yok. Görevlilerin mal varlıklarının şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılmasıyla sorumlular cezalandırılabilir diye düşünüyoruz.” 
 

Müjdat Can - Dindar Karataş / MA