150 yıl önce Newyork’lu tekstil işçisi kadınların başkaldırı ruhu, isyan ateşi Ortadoğu’da Kürdistan’da, Türkiye’de elimizde meşale olmaya devam ediyor.
Direnişi kuşanan; erkek egemen sisteme, kapitalist sömürüye boyun eğmeyen, yaşamı yeniden kurma iradesiyle özgürlük, barış, eşitlik, adalet mücadelesi yürüten tüm kadınların 8 Mart’ı kutlu olsun.
AKP İktidarının, emeğimize, bedenimize, kimliğimize, yaşam alanlarımıza, doğamıza yönelik onca saldırılarına karşın biz kadınlar, özgürlüğe olan tutkumuzla isyanımızı sürdürmekten umudumuzu büyütmekten asla geri durmadık. Bu 8 Mart’ta da, Zılgıtlarımızla, kahkahalarımızla, özgürlük türkülerimizle, renklerimizle, farklılıklarımızla birlikte alanları bir kez daha özgürleştirdik.
Yasakçı zihniyete karşı gezi ve direniş ruhunu kuşandık. Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir ve Urfa, Van gibi bir çok bölge illerinde bizlere çizilmek istenen sınırlara inat, alanlara, sokaklara çıkarak irade beyanında bulunduk. Zılgıtlarımızla, sloganlarımızla, halaylarımızla sokakları alanları özgürleştirdik, her yeri 8 Mart eyledik.
Devletin ve kurumlarının, cinsiyetçi söylemleri ile erkek şiddetini meşrulaştırmasına izin vermeyeceğiz. Dinayetin şehvet fetvalarından cesaret alan erkekler, pek çok okulda, Üniversitede, kamusal alanda taciz ve tecavüze cinsel istismarlarda bulunmaya devam ediyor. Devletin ve erkeklerin utancını taşıyamayan genç kadınlar intihar ederek yaşamına son veriyor. Sadece 2015 yılında 300 kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledildi. Kadınlar, boşanmak istediği için, çalışmak istediği için, bir erkeği reddettiği için kendi hayatına kendisi karar vermek istediği için öldürüldü. Cinsiyetçi, kadın düşmanı politikalar sonucunda şiddet, cinsel saldırı, kadın cinayetleri oldukça arttı. Buna rağmen kadınlar ölümü pahasına direnmeye, hayatlarına sahip çıkmaya devam ediyor. Çilem, Nevin, Yasemin yaşam hakkı için, ölmemek için öldürmek zorunda kaldılar. Onların öz savunmasını destekliyoruz, kadın dayanışması ile yanlarında olmaya devam edeceğiz.
“Önce kadınları vurun” diyen zihniyet, cinsiyetçi politikalarını Kürt kadınlar sahsında da sürdürdü. Özyönetim alanlarında direnen onlarca kadını katletti, cansız bedenleri günlerce sokakta bekletti. Ekin Wan şahsında, katlettiği kadınların bedenlerini teşhir ederek direniş ruhunu kırmaya çalıştı. Oysa ki, her evin, her sokağın başında zılgıtları ve bedenlerini siper edinen kadınlar, bu saldırıları gerçekleştiren erkek devlete, onların “çöktürme” planlarına geçit vermediler. Barikatların ardında yeni yaşamın simgeleri oldular.
Bu 8 Mart’ı, kadın özgürlük mücadelesinin barikatları ardında yitirdiğimiz Seve, Pakize, Fatma şahsında katledilen siyasetçi kadınlara; Ekin Wan şahsında çıplak bedenleri teşhir edilen direnişi kuşanan kadınlara, Taybet ana şahsında barikatların ardından zılgıtları ile direnen Kürt kadınlarına, Dilan, Dilek, Yeliz, Şirin şahsında özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde katledilen devrimci kadınlara; erkek şiddetine karşı öz savunma hakkını kullanan Yasemin, Nevin, Çilem’e ve erkekler tarafından katledilen Özgecan ve bütün kadınlara atfediyoruz.
“Müjde” diye duyurulan, ama emeğimiz üzerinde sömürüyü daha da katmerlendiren, kadınları eve kapatan, sadece “annelik” üzerinden okuyan patriarkal kapitalizm, bir yandan muhafazakar politikalarını ivmelendirirken, bir yandan da kadınları ucuz emek gücü haline getirmekte, esnek, güvencesiz çalışma alanlarına itmektedir. Bu politikalarla değil çocuklu, çocuksuz kadınlara pozitif ayrımcılık, işçi, emekçi, çalışan kadınlar annelik izinlerinden de olmaktadır.
Bizler Kadınlar olarak, emeğimiz, kimliğimiz, bedenimiz üzerinde gelişen baskı ve sömürü politikalarına artık yeter diyoruz!
Kürdistan’da direnen, katliama uğrayan kadınlarla omuz omuza!
Sesimizi, direnişimizi, taleplerimizi hep birlikte yükseltiyoruz;
Erkek-devlet şiddetine karşı yaşamımızı savunuyoruz!
Evde, sokakta, işyerinde okullarda şiddete, tacize tecavüze uğramak istemiyoruz!
Erkek-yargı işbirliğine son verilsin!
Erkek adalet değil, gerçek adalet uygulansın!
Aileyi değil kadını merkez alan sosyal politikalar geliştirilsin!
Erkek şiddetinin son bulduğu, emeğimizin hakkını alabildiğimiz sömürüsüz bir dünya istiyoruz!
Kadın cinayetlerine, savaşa, tacize, tecavüze, erkek şiddetine, devletin cinsiyetçi kadın düşmanı politikalarına sessiz kalmayacağız ve mücadelemizi büyütüp, istediğimiz dünyayı yaratacağız!
HDK Kadın Meclisleri