Eğitim Emekçileri İle Dayanışmaya Çağırıyoruz

10.09.2016

Emek, Demokrasi Ve Barış Mücadelesinden Geri Adım Atmayan Eğitim Emekçileri İle Dayanışmaya Çağırıyoruz.         

    Eğitim öğretim yılının açılmasına sayılı günler kala 1 Eylül gece yarısı çıkarılan 672 sayılı KHK ile en temel hukuk ilkelerini ayaklar altına alarak tek seferde 28 bin 163 öğretmen, adil yargılama ve savunma hakkı bile tanınmadan kamu görevlerinden ihraç edilmiştir. Darbe girişiminin üzerinden 1,5 ay gibi kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, tüm kamuda tarihin en kitlesel tasfiyesi gerçekleşmiştir. Bu kadar kısa süre içinde yapılan ihraçların somut hukuki delillerden çok, büyük ölçüde siyasi fişlemeler üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır.

              8 Eylül tarihinde 11 bin 285 öğretmen, iktidar ve siyasal uzantılarının algı operasyonu ve hükümetin darbe fırsatçılığı sonucunda açığa alınmıştır. Devleti ve eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmak isteyenler, karşılarında duracak hiçbir muhalif ve örgütlü güç istemedikleri için eğitime darbe girişiminde bulunmuştur. Hükümet kendisine muhalif olan herkesi “terör suçu” ile ilişkilendirerek kamuoyu desteğini arkasına almaya çalışmakta, kendi işledikleri suçların üzerini örtmek istemektedir. İnsanlar ölmesin, savaş olmasın, barış olsun diyenler hedef haline getirilmiştir. Tek bir kişinin bile mağdur edilmemesi gerekirken binlerce eğitimci haksız yere görevden alınmıştır. Bunun toplumda büyük bir kaos ortamına neden olacağı bilinmelidir.

               Hükümet, kamudan ihraç edilenlerin hangi somut gerekçelerle ihraç edildiklerini, ihraç edilenlerin darbe girişimi ile aralarında hangi somut bağlar bulunduğunu en küçük bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklamak zorundadır. Kamuda yaşanan ihraçlara bakıldığında “darbecilerle mücadele” söyleminin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı tarafından “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendirilen 15 Temmuz darbe süreci, hükümet tarafından kendilerinden farklı düşünenleri de tasfiye etmek için bir fırsat olarak kullanılmıştır. Darbecilerle geçmişte büyük bir işbirliği yaparak devletin tüm kurumlarına yerleşenler,  “kandırıldık” bahanesini sadece kendilerine mahsus görmekte ve bulundukları makamlara büyük bir aymazlıkla yerleşmektedirler. Muhalifleri tasfiye ederek OHAL’ in de sınırını aşmaktadırlar.

               Tüm bu yaşananlara emek cephesinden baktığımızda, sermayenin emeğe saldırısı devletin bekası bahane edilerek devreye sokulduğunu görüyor ve anlıyoruz. Hükümete direnen emekçilerin açığa almalarla devre dışı kalacağına inanan devlet direnişçi ruhu bu şekilde kırmaya çalışmaktadır. Hükümetin amacı yeni anayasa çalışmaları yaparken iş güvencesinin kaldırılmasına yönelik oluşacak toplumsal muhalefeti törpülemektir.

            Haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Açığa alınan ve hukuk dışı bir şekilde ihraç edilen tüm emekçilerin arkasında olduğumuzu ve üyelerimizin görevlerine geri dönmesi için bütün hukuksal ve örgütsel olanaklarımızı seferber edeceğimiz bilinmelidir. Bizleri hükümetin belirlediği sınırlar içinde hapsederek yandaşları gibi hizaya getirmeye çalışanlar büyük bir yanılgı içinde olduklarını bilmelidir. Kimlerin hangi amaçlarla bizleri sindirmek istediği er ya da geç mutlaka ortaya çıkacak, bugün hukuku ayaklar altına alarak hareket edenler, yok saydıkları hukuk karşısında mutlaka hesap vereceklerdir. Kamu emekçileri 100 yıllık onurlu bir mücadele geleneğine sahiptir. Bundan sonra da bu mücadelelerini sürdürecektir.

            Tüm emek ve demokrasi güçlerini, her türlü baskıya rağmen siyasi iktidara değil, halka hizmet eden emek, demokrasi ve barış mücadelesinde geri adım atmayan eğitim emekçileri ile dayanışmaya çağırıyoruz.

HDK EMEK MECLİSİ