Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan 48 yıl önce bugün , 6 Mayıs 1972’de idam edildiler. Çok genç yaşlarındayken devrim şehidi olarak biyolojik ömürleri noktalanan Deniz, Hüseyin ve Yusuf, devrimci kişilikleri, mücadeleci duruşları ve yarattıkları değerler ile günümüzde de özgürlükçü, adil ve eşitlikçi bir yaşamın ve bunu yaratacak iradenin sembolü olmaya devam ediyor. Deniz’in darağacına giderken yazdığı son mektupta da belirttiği gibi; “... önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir.” Onlar kısacık ömürlerine çok fazla şeyi sığdıracak kadar yetenekli, cesur ve dürüsttü. Tarih, özgürlük uğruna verilen sınıf savaşımı ve kurtuluş mücadelesi gerçekliğinin yegane yargıcı olarak, bu üç güzel insanı haklı ve muzaffer kılarken; onları katlederek, onların şahsında somutlaşan insan onuruna yaraşır bir yaşam tutkusunu da bitireceğini hesap edenleri ise lanetiyle mahkum etmektedir. Egemenliği özgürlük tutkusu ve adaleti boğmakla ifade eden bir anlayışın gönüllü uygulayıcıları olan kişilikler, bugün en yakınları, hatta kendi evlatları için bir utanç sebebiyken, Deniz’ler toplumsal konumu ve siyasi tutumu farklı milyonlarca insan tarafından saygı duyulup örnek alınan bir kişiliğin ifadesi olmaktadır. Bu anlamda, devrimin bu üç önderini, şehadetlerinin yıldönümünde anarken, 6 Mayıs’ları da onları doğru temelde sahiplenmek adına bir dayanak ve güç kaynağı olarak görmek gerekmektedir. Doğru çizgide bir sahiplenişin ise temeli sağlam bir kavrayışla mümkün olduğu aşikardır.
Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un böylesine abideleşmesinin elbette anlaşılır nedenleri bulunmaktadır. Herşeyden önce samimiyetleriydi, onların, yüce değerlerin bayraktarı olarak sahiplenilmesine yol açan. Despotluğa karşı halkın, sermayeye karşı emeğin, emperyalizm ve sömürgeciliğin her türüne karşı ezilen halkların, onursuzlaştırıcı itaatkârlığa karşı özgürlüğün, eşitsizliğe karşı adaletin yanında samimiyetle durmaktan bir an bile olsa vazgeçmediler. Kararlılıklarıyla, halkların özgürlüğü ve emeğin kurtuluşu için, şairin de dediği gibi ‘uzun bir koşu olan devrimin en güzel yüz metresini’ ikirciksiz bir şekilde yürüdüler, yürüttüler. Üniversitelerde, hatta daha çocukluk dönemlerinde ki sokak oyunlarında başlayan arayışların, halkın davasına kendini feda edecek en ileri düzeye kadar yükselmiş olmasında ifadesini bulan bir içtenliktir, onların gençlik başta olmak üzere halklar ve emekçiler için yol gösterici olmalarını sağlayan.
Deniz, Hüseyin ve Yusuf için belirtilebilecek en önemli hususlardan biri de, davaya ve halka karşı duyulan naif samimiyetle bağlantılı olarak, değişim dinamiğine açık bir karaktere sahip oluşlarıdır. Aile ortamından edindikleri ve hayatlarının belli bir döneminde etkisi altında bulundukları siyasal tavır ve düşünceleri hızlı bir şekilde aşıp, bilimsel sosyalizmi rehber olarak benimserken çağın bilgelik düzeyini yakalamakta ne kadar mahir oldukları tüm netliğiyle belirginlik kazanmaktadır. Belirledikleri amaçlar için ilerlemeye ve gerekli değişimleri gerçekleştirmeye uygun düşünce yapısı ve eylem mantığına sahip oluşları daha ilk aşamada birer doğal önder olarak öne çıkmalarında etkili oldu. Hedeflerini ezilenlerin kurtuluşu ve toplumun özgürleşmesi olarak belirledikten sonra, devrimcinin en etkili gücü olarak hayatlarının son anına kadar yetkin bir şekilde kullandıkları eleştiri silahı ile, dogmatizmin ve dar görüşlülüğün, çıktıkları uzun yürüyüşte engel olmasına asla izin vermediler. Topluma zorla giydirilmeye çalışılan resmî ideolojiyi, toplum zararına sonuçlara gebe geleneksel yargıları ve ilericilik adı altında dayatılan burjuva-sosyalist sekterliği aşmak kadar , Kürt halkıyla geliştirilecek mücadele birliğinin önemine denk bir duruşun esas alınması da devrimci-eleştiri ile kazandıkları hayati zaferlerin başında gelmektedir.
Enternasyonalizm ilkesi bu üç devrimci önder şahsında yılmaz birer savunucu bulmuştur adeta. Türkiye, uluslararası emperyalizme karşı dünya ölçeğinde verilen mücadelenin bir mevzisi olarak görülmüş; Küba’da, Vietnam’da, Angola’da Filistin’de verilen kurtuluş mücadelelerinin hem yükünü omuzlamak hem de kapitalizme karşı verilen mücadelede Türkiye’yi de etkin bir cepheye dönüştürmek hedeflenmiştir. “Tam bağımsız Türkiye” sloganı böyle bir enternasyonalist dayanışma ruhu ve dünya devrimi hedefinin tezahürü olarak tarihe geçmiştir.
Yoldaşlığa biçtikleri anlam da destansıdır. 68 kuşağının ilk şehitlerinden Taylan Özgür’e olan bağlılıkları yoldaşlığın en görkemli örneklerinden birini ifade eder. Mücadeleyi büyütme hamlesi Taylan yoldaşın anısına bağlılığın tezahürü olarak varlık kazanmıştır. Ölüme giderken bile son istek olarak Taylan Özgür’ün yanına gömülmeyi belirttiler. Yoldaşa bağlılık, bu önderler şahsında, keskin mücadele bilincinin ve yeni toplumu yaratma arzusunun en parlak yansıması olarak gençliğin yolunu aydınlatmaktadır.
Kapitalizmin iç-çelişkileriyle birlikte dünyayı mahşer yerine çevirdiği bir tarihsel dönemde Denizleri anlamak, uygulamak ve başlattıkları davayı sahiplenip büyütmek, gençlik başta olmak üzere, tüm devrimci, demokrat ve yurtseverlerin temel görevidir. Savaşlar, intiharlara yol açan yoksulluk ve pandemi gerçekliği, halk dayanışmasını ve adil ve özgürlükçü bir yaşamın inşasını ertelenemez bir görev olarak ortaya koymaktadır. Kürdistan’da köprü inşa eden, Che’yi, Giap’ı, Fidel’i bir yoldaş olarak takip eden, Filistin’de emperyalizme karşı mücadeleyi ön saflarda yürüten, işaret fişeği Paris’te atılan sistem-karşıtı direnişi zaman geçirmeden İstanbul’da, Ankara’da örgütleyip Kürdistan’a taşıran, böyle bir pratik tempoyu karşılayacak teorik gücü entelektüel yoğunlaşmalarını derinleştirerek üreten Denizleri doğru anlayıp içselleştirmek, anın gerektirdiği sorumlulukları karşılamak bakımından büyük önem arz etmektedir.
HDK Gençlik Meclisi olarak Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı şehadetlerinin 48. yılında özlemle anıyoruz. Deniz’in liderliği, Hüseyin’in düşünce derinliği ve Yusuf’un pratikçilik konusundaki becerisi gençliğin örgütlü bir iradeye dönüşmesinde büyük birer ilham olarak güç ve inanç vermektedir. Meclisimiz, üç büyük devrimcinin anısına, gençliği yaşamın her alanında örgütleyerek sahip çıkacaktır. HDK’nin ‘Yeni Yaşam’ perspektifi ve gençliğin dinamizmi Denizler’in devrimci ruhunun günceldeki tezahürü olarak geleceği inşa edecektir.