8 Şubat sabahı Türkiye gözlerini AKP medyasının sevinç çığlıkları eşliğinde verdiği, Cizre'de 60 yurttaşımızın mahsur kaldıkları bir evin bodrumunda çatışmaya girdikleri güvenlik güçlerince katledildikleri haberleriyle açtı. Bu haberlerin ve veriliş tarzlarının toplumda yarattığı infial ve öfke karşısında, gene AKP kontrolü altındaki TRT ve Anadolu Ajansı ise öldürülen yurttaşlarımızın sayısını 8 ile 12 arasına çekti ama katledilenlerin silahlı çatışma sonucunda öldürüldüklerinde ısrar etti. Her iki haber de bağımsız kaynaklarca doğrulanmadı.
Gerçeği, Cizre'de kuşatma başladığı günden beri halklarımızın gözü kulağı olan HDP Şırnak milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın çok zor şartlar altında geçtiği, ama güvenilirliği tartışılmaz bilgilerden öğrendik: Sabaha karşı operasyon düzenlenen bir evden 30 yurttaşımızın yanmış bedenleri çıkartılmıştı. Cenazeler üzerinde kurşun yarası yoktu. Bu cenazeler 36 yaralı yurttaşımızın sığındıkları, günlerce kuşatma altında kaldıktan sonra ağır bombardıman altında çöken ve içindekilerden bir daha haber alınamayan evden değil başka bir evin bodrumundan çıkartılmıştı.
“Savaşta önce hakikat ölür” ilkesinin bir kez daha doğrulandığı resmi yalan sağanağının içinden halkın vekillerinin tanıklığında süzülen apaçık gerçek şudur: Sur'da ve Silopi'de olduğu gibi Cizre'de de operasyonların hedefinde Kürt halkının kendisi vardır. Her türlü “mevzuat” ile iplerini koparmış olan Saray'ın özel kuvvetleri, “terörle mücadele” adı altında Kürt halkını kolektif cezalandırmaya tabi tutmaktadır. Direniş gösterenleri, geride kalanlara ibret olması için hiçbir yasa, sınır, kural tanımaksızın, savaş yasalarını ve bütün kanun ve yönetmelikleri çiğneyerek kurşuna dizmektedir. Halklarımıza karşı, dünyanın gözleri önünde tehcir, tenkil ve soykırım uygulamaktadır. Cizre'de bu sabah olan, bu yavaşlatılmış ve zamana yayılmış soykırım sürecinin bir anıdır.
Toplumumuzu hızla yararak, dolu dizgin bir iç savaşa doğru sürükleme eğilimi gösteren bu akıl ve ahlak dışı, hiçbir meşruiyeti olmayan “çöktürme harekatı”na son verilmesi için halklarımızı seslerini yükseltmeye; hangi sözde gerekçeye dayandırılmaya çalışılırsa çalışılsın devletin yurttaşlarına karşı giriştiği kıyımın derhal son bulması için vicdana ve toplum halinde yaşama umuduna sahip herkesi harekete geçmeye çağırıyoruz.
Yurttaşlarımıza yönelik katliamlarda AKP hükümetinin sorumluluğunun ortaya çıkarılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin derhal toplanmasını istiyoruz. Gerçekler TBMM'den saklanmaktadır. Resmiyet çerçevesinde verilen bütün bilgiler düpedüz yalan değilse, çarpıtılmıştır, eksiktir, tek yanlıdır. TBMM katliam sorumlularının yargılanmasının yolunu açacak bir soruşturma heyeti oluşturmalı ve kuşatma altındaki kentlere göndermelidir.
Halklarımız, demokrasi ve barış güçleri, soykırıma tabi tutulan Kürt halkıyla dayanışma için harekete geçmeli, yaşadıkları ve çalıştıkları her yerde süregiden katliamları sorgulayarak suçluların açığa çıkarılması ve hak ettikleri cezalara çarptırılması talebini yükseltmelidir.
Halkların Demokratik Kongresi, bütün demokrasi, barış ve özgülük güçleriyle hayatın ve direnişin olduğu her yede birlikte olmaya devam edecektir.
Gülistan Kılıç Koçyiğit
Ertuğrul Kürkçü
8 Şubat 2016