7 Ekim Cuma günü AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şahkulu Sultan Dergahı’nı ziyaret ederek cemevleri temel atma ve toplu açılış törenine katıldı. Konuşmasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kurulacağı duyurusunda bulundu.
"Kültür ve İçişleri Bakanlıklarımızın koordinasyonunda yürütülen çalışma kapsamında 1585 cemevinin ziyaret edildiği bina, tadilat, ısıtma sorunları için talimatlar verilip, adımlar atıldığı ve daha köklü çözümler için ayrıntılı çalışmalar yürütüldüğü” açıklandı. Alevi halkların meselesinin cemevi tapusu, elektirik, su faturası, ya da pirlerin maaşıymış gibi yansıtılması ve üstüne bir de inancı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlama fikri, kendini kalu beladan bu yana, yaşamın ilk halinden bu zamana evrenle var eden ve bütünleşen inanca hakarettir. Bir siyasetçi neden cemevini ziyaret eder? Kendisi bir din görevlisi değildir. Neden inanç kurumlarına İçişleri Bakanlığını müdahil eder? İçişleri Bakanlığı inançla ilgilenen bir kurum değildir. Kaldı ki Aleviler Diyanet’in kapatılmasını isterken inancın siyasetten bağımsızlığını, siyasetten ayrı olmasını talep ederken normal koşullarda bile şaşırtıcı sayılacakken, seçim öncesi bu ziyaretin gerçekleşmesi, iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. Alevi halklarının talepleri açıkça bellidir: İnançlarının tanınması, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması, dergâhların iade edilmesi, eşit, anayasal kurucu yurttaşlık. AHİM kararları tanınmaz, taleplerin hiçbiri dikkate alınmazken Erdoğan’ın bu hamlesi ne anlama geliyor? Bir inancı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlamak, “cemevleri turistik bir alan mıdır” sorusunu akla getirirken Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven ve kurulun üç üyesinin, semahı ‘folklorik figür’ olarak değerlendirmesini hatırlatıyor. Hacı Bektaş-ıVeli’de dergâha girerken ücret ödenmesi, dergâhın ibadete kapalı tutulması aslında iktidarın ne yapmaya çalıştığını açıklamaktadır. Bütün bunlar Alevi inancına, halkına vurulacak en büyük darbedir. Hacı Bektas-ı Veli’de olduğu gibi inancı müzeleştirmektir. cemevlerini ibadethane olarak görmeyen bu akıl her fırsatta “cemevleri kültür evidir” diyen ve Türkiye’de tek inancı Sünni İslam olarak belirleyen bu akıl, Aleviliğe bir don biçme ve kendi Alevi’sini yaratma çabasındadır. Bu fikir Alevi halkının asimilasyon sürecini hazırlamaktır. Cumhuriyet tarihi boyunca Alevi halklarına sürekli devlet eliyle hakaret edilmiş ve katliama uğratılmıştır. Şimdi ise yöntem değiştirilerek yeniden dizayn edilmek istenmektedir. Aleviler tarihleri boyunca sistemden uzak durmuş ezilenin yanında olmuştur. Kendi tarihlerine ihanet etmeyen Alevilerle, biz Halklar ve İnançlar Meclisi olarak Alevi halklarına ve inancına yapılan bu hakareti kabul etmediğimizi bildiriyor Alevi halkının mücadelesinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz.
Halkların Demokratik Kongresi
Halklar ve İnançlar Meclisi